• ettore scola'nin yonettigi, marcello mastrioanni ve sophia loren'in oynadigi, fasist italya'da gecen, marcello'nun aydin homoseksueli, sophia'nin 6 cocuk annesi naif ev kadinini canlandirdigi ve onca olumsuzluga ragmen birbirleriyle yakinlasmalarini konu alan muhtesem film.
  • sophia loren'in ezik ev kadını rolündeyken bile nasıl albenili bir kadın olduğu gerçeğini gözler önüne seren film. 1977 yapımıdır.
  • asıl marcello mastroianni'nin, gay rolündeyken bile, hala nasıl bütün kadınların tatlı rüyası olduğu gerçeğini gözler önüne seren filmdir.
  • barış anlaşması imzalamak üzere italya'ya gelen hitler'in ve ev sahibi mussolini'nin geçit töreni için roma sokaklarının dolduğu gün evlerinde kalan iki ikişinin o bir günlük hikayesi. kadınlığını unutmuş ve yalnızca kendisini ailesine hizmet etmeye adamış altı çocuklu bir ev hanımı ve işine son verilmiş bir radyo spikeri. biri kadın biri erkek. biri ezik diğeri dışlanmış. kadın okumamış, cahil ve hatta siyasi düşünceleri bile kocasının etkisiyle şekillenmiş. erkek okumuş, aydın bir kişilik. "antonietta" bir köle ve kadınlığını unutmuş. "gabriele" bir gay. işte bu iki kişinin tesadüfi tanışmaları italya için özel olan günü onlar için daha da farklı kılıyor ve bir tanesi kadınlığını hatırlarken diğeri gözden çıkardığı yaşama yeniden bağlanıyor. sadece italya için değil dünyanın kaderi için de önemli olan bir günü bu iki kaybedene özel kılıyor scola.
  • bir erkek önce koca, baba ve asker olmalı diyaloguna insan olmalı yanıtını vererek izlediğim anti faşist rüzgarların buram buram estiği film. faşizmin temelinde kadının yalnızlaştırıldığı ve köleleştirildiği bir nevi robot halini alıverdiğini göze sokan ettore scola başyapıtı.
    evdeki çocukların büyütülüş tarzı ezeriz savaşmalıyızlarla olurken kadın kendisine nazikçe davranılması ve kendisine değer vererekten ilgilenilmesiyle adeta küllerinden doğuyor. bir tür özgüven ve benlik doğuşu...
  • faşizmi ev kadınının ikincilliği, değersizliği, ezilmesi üzerinden masaya yatırmış başyapıttır. eskimek bilmez filmdir, marcello mastroianni'ye saygının büyüğünü duyma sebebidir.
  • 1930'lar italya'sında faşizmin gündelik hayata ne şekillerde sirayet etmiş olduğunu, insanlar tarafından nasıl normalleştirilidiğini, antifaşist olmanın ciddi ciddi insanlıkdışı bir durum sayıldığını vs anlatan muhteşem bir film.

    --- spoiler ---

    umberto hitler'in italya ziyareti törenine giderken pencereden bakan karısına hoşçakal diyecek ve el sallayacaktır. ancak sağ kolunu havaya kaldırdığı sırada bi yarım saniyeliğine nazi selamı yapar ve sonrasında el sallar. faşist düşüncenin günlük rutinlere bile nasıl işlediğini gösteren başarılı bi detay. o an farkında olmaksızın, bilinçaltıyla hareket ettiğini düşünüyorum ben.
    --- spoiler ---
  • filmin sinopsisini/konusunu okuyunca patlamalı çatlamalı, savaşlı, kavgalı bir film izleyeceğimi sanmıştım. öyle bir film değilmiş yakın zamanda sinemayı bıraktığını açıklayan usta yönetmen ettore scola'nın yönettiği "una giornata particolare". türkçe adı "özel bir gün"den de anlaşılacağı üzere sadece bir güne odaklanır film. sabah, annenin 6 "faşist" çocuğunu ve devletin istihbarat kanadında çalışan faşist kocasını uyandırmasıyla başlar film. anne bütün çocuklarıyla ilgilenir. hepsini giydirir, yedirir ve hitler'in mussolini ile birlikte gerçekleştireceği törene yollar. akşam kocası ve çocukları gelene kadar aynı gün tanıştığı gabriel ile sohbet eder, ondan etkilenir. gabriele tatlı dili, kibarlığı ve beyefendiliğiyle ona kadınlığını hatırlatır (sağlık bakanlığı'nın dün atıp ardından sildiği kadınlar günü'yle ilgili tweet'i anımsayınız: "kadın demek aile demek, kadın demek anne demek, kadın demek gelecek nesiller demektir". çavuşesku ("10 çocuk doğuran 'anne'ye altınlar vereceğiz"), mussolini ("7 çocuk yaparsanız ödül vereceğiz") diktatörlüklerindeki gibi erdoğan diktatörlüğünde de kadının tek işlevi vardır: doğurmak, doğurmak, doğurmak ve ailesine bakmak).

    film 20 dakikaya yayılan giriş sekansında-ki enfes bir sekanstır, mükemmel çekilmiştir- (annenin çocuklarını giydirip törene yollaması) faşizmin toplumun en küçük birimi olan aile kurumuna nasıl da sindiğini ve bunun nasıl da doğal karşılandığını başarıyla anlatır. sonrasında film genelde sadece iki kişi, antonietta ile gabriele arasında geçer. iki karakterin imkansız aşkı anlatılırken (imkansızdır, çünkü gabriele eşcinseldir; antoinetta evlidir) faşizmin gönderme yapılır sürekli (gabriele'in radyo'dan kovulması -çünkü anti faşisttir-, erkek olmadığının söylenmesi -çünkü eşcinseldir-, medyanın iktidar yanlısı tutumu gibi onlarca gönderme mevcut faşizme yönelik). scola'nın filmi faşizmi en iyi anlatan filmlerinden olduğu su götürmez bir gerçek velhasıl.
  • ferzan özpetek'in la finestra di fronte'sine epey bir ilham kaynağı olduğunu tahmin ettiğim şahane ettore scola filmi.
  • filmde sophia loren, (bence) çağının en güzeli, filmin konusunun geçtiği 30'lı yıllar italyasında herkesin faşist olduğu vasatta bir o ev kadını, bir de homoseksüel komşusu sivildir.
    altı çocuk annesi (rolünde) ortalama ev hizmeti için üç kadını: biri mutfaktan, biri temizlikten, diğeri de (kendisi) yataktan hiç çıkmaması gerektiğini hayal eder.
    *
    dışarıda, hitler'in italya'yı ziyaret ettiği günün coşkusu vardır.
hesabın var mı? giriş yap