• bursanin yerel radyosu. genelde turk sanat muziği çalar bazen coşkulu bazen de iç gecirici parçalar çalar. frenkansı 91,7
  • internet üzerinden de yayın yapmaktalar. web sitelerine baktığınızda görebilirsiniz. bursa dışında olanlara duyurulur.
  • bursanın muhteşem gece manzarasını , uludağın yamaçlarından , soğuk bir bira yudumu eşliğinde izlerken yada iznik gölünün kenarında kuş uçmaz kervan geçmez bir yere kurduğunuz çilingir sofrasında , can dostlarınızla , bir duble rakı ve ilkel şartlarda pişmiş balığınızı buluşturuken , muhabbetinize şevk ve zevk katan yerel radyo istasyonu. cansın , canansın uludağ fm.
  • sanatçıların hasından şarkıların hasını dinleyebileceğiniz radyo istasyonu. türk sanat müziği aşkı söz konusu ise elbette.
  • http://www.uludagfm.com.tr/ linkinden internet üzerinden yayınını dinleyebilirsiniz. mükemmel ve kaliteli bir türk sanat müziği radyosu.
  • dünyanın bir ucunda kurulan rakı sofralarının vazgeçilmez radyosu. ard arda kaliteli türk sanat müziği. emeği geçenleri şükranla anıyoruz.
  • yıllar yıllar önce üniversite sınavına hazırlanırken, tam bir android olduğum için, tek deşarj kaynağımdı. sabahları 8'de başlayan mehmet yakıt'ın programıyla öğrendim nice sanat eserini. memleket hasretlerinin içinde hep yeri vardı. şimdiyse sabah şekerim. güne iyi başlatanım.
  • az insaflı olası dost.
    ölümüm elinden olacak vicdansız.
  • 91 ya da 92'de, 93 bile olabilir, neyse bursa'ya taşınılmış ve uludağ fm'de yeni açılmışken, nişanlı bir kız, kızkardeşiyle beraber bu radyoyu dinler, şarkılardan fal tutardı. hatta radyoyu aratır bir sürü şarkı isteği yapardı.

    birgün radyoya biri dadandı, görükle'den faruk. hep aynı şarkıyı istek yapıyor (hikmet miydi dj'in adı acaba) ve diğer tüm dinleyenlerin hakkını resmen gasp ediyordu.

    istediği şarkı, kahır mektubu idi.
    uzun versiyon hem de.

    bir gün, iki gün, üç gün.
    her akşam bir ya da iki kere ya da daha fazla o şarkıyı dinliyorlardı.
    şarkıyı severdiler de, kahrolmuştular dinleye dinleye.
    neredeyse bir hafta sürdü o olay, her akşam adam geliyor kahır mektubunu istek yapıyor, sonrasında kızların kısacık süren bir şarkısı, sonra kahır mektubu, sonra kızların başka bir kısa şarkısı, sonra kahır mektubu vs. vs. vs. devam ediyordu.

    dinleyen fazla yoktu, yoksa o kadar çalınmazdı o şarkı zaten de, e ama yeterdi artık.

    bir akşam, abla olan kızkardeşine "bu görükle'den arayan faruk için şarkı isteyeceğini ve bu şarkınında, tarkan'dan kıl oldum abi olacağını" söyledi. o yıllarda saftılar, kardeşi şiddetle itiraz etti ablasına. ya adam gelir onları bulursa, ya hesap sorarsa, ya konu komşuya rezil ederse, ya anneleri radyodan hem istek yaptıklarını hem de yabancı bir adama şarkı gönderdiklerini öğrenirse... ne yapardılar?

    abla hiçbir itirazını kabul etmedi kardeşinin. dj.'in sesine aşık olan kardeş arardı hep radyoyu, o gece kendisini tanıdığına dair hiçbir işaret vermeyeceğine ablasına yemin ettirdi, anneleri öğrenirse de kendisini ispiyonlamayacaktı. bunları kabul ederse arayabilirdi radyoyu abla.

    :))

    o yıllarda hakkaten çok korkak ve cahildik. gülmeden yazamıyorum buraları. aştığımız yolları ve geldiğimiz noktayı düşününce komik geliyor bunlar; ama öyleydi işte. radyodan istek yapmak ne demekti, hiii allah muhafaza komşular duyar da dedikodu ederlerdi hakkımızda. bu da bittiğimizin resmi olurdu.

    neyse, abla radyoyu aradı, şarkıyı istedi. malum uzun şarkı bittikten sonra, çekirge'den (adres de yanlış verildi ki bulunmasınlar) mjorate'nin, görükle'den faruk için istediği tarkan'dan kıl oldum abi çalmaya başladı. kızlar önce bir susup beklediler, sonra da gülmeye başladılar. adam eşek değildir herhalde, anlamıştır diye düşündüler. heyt be güzel de bir cevap vermişlerdir adama, bir daha o kahır mektubunu istemez, dj.'de çalmazdı zaten. rahatsız olan vardı, belliydi yani.

    ama sonra tarkan'ın şarkısı bitti ve görükle'den faruk'un, çekirge'den mjorate için istediği orhan gencebay'dan kime ne çalmaya başladı.

    kızlar bir utandılar, bir utandılar ki sormayın. hele mjorate resmen bozuldu, mosmor olmuş hissetti kendini. kızkardeş de epeyce söylendi ablasına, tamam yakında gelirdi oldukları yere o adam. yapılacak iş miydi bu, abla hep aynıydı zaten, kafasına göre davranmaktan hiç vazgeçmeyecekti işte.

    vır vır da, vır vır yani...

    bir süre birbirlerinin yüzüne bile bakmadılar. küstüler üç gün kadar hatta. uludağ fm'i de dinlemediler sonrasında hiç. hatta hafızalarından bile sildiler galiba, konuşulmadı bir daha çünkü.

    ta ki içlerinden biri az önce sol frame'de adını görüp gülümseyinceye kadar.

    kime ne'yi bana tanıtan radyodur. çok hatırası vardır bende.
  • rakı sofralarımızın vazgeçilmez radyosudur, reklam varmı bilmiyorum ama çalan şarkılar hep mi kaliteli ve güzel şarkılar olur.

    bu radyoyu yaşatmak lazım.
hesabın var mı? giriş yap