• amsterdam ve komsu sehir amstelveen arasinda sinir gorevi goren yerlesim yeri. vrije universiteit amsterdam'in yurdu da burada bulunmaktadir, pek sessiz, pek sakin bir yerdir. okunusu cok sirindir lakin turkce karakterlerimi evde biraktigim icin yazmam mumkun degildir. the city of owls* gibi bir manasi vardir, bu baglamda owl-en-stede diye okunabilir. ama asla bir hollandali gibi soylemek mumkun degildir. tecrubeyle sabittir.

    bir bucuk sene sonra gelen edit: aüle(n)steyde gibi bir okunusu var fakat dedigim gibi, asla bir hollandali gibi soylenmiyor.
  • vrije universiteit ile uilenstede arasindaki tram in anonslarindan dogru okunusunu ogrendigimiz ve ayni zamanda hollandaca ogrendigimiz ilk kelime olma konumundadir bu sakin yer.buz tutmaktan beyazlasmis kanallarini kendilerine yer edinmis iki ordegin sesleri disinda pek bir sessizdir ama ara sira bisiklet sesleri de gelir bu bilgeyerlesim yerine.
  • hayatımın en güzel 6 ayını geçirdiğim yerleşim yeridir. amsterdam merkeze 5 numaralı tramvayla 15-20 dakikada gidebilir, ya da 10 dakikada bisikletinize atlayıp ormana (bkz: amsterdamse bos) gidebilirsiniz. mükemmel yerleşim yeridir kısacası. nostaljidir. özlüyoruz.
  • bazı akşamlar ana girişin ordaki köprünün altında polislerin bisikletliler için çevirme yaptığı yurt kompleksidir. bisikletinizin ışıkları çalışmıyor veya hiç yoksa ceza kesiyorlar ve hediye ışık veriyolar. hoş 50 küsürlük cezanın yanında 5 euroluk ışıklar çok hediye gibi hissetirmiyor ama olsun.
  • hayatımda yaşadığım en huzurlu 5 ay diyebileceğim süreci yaşamama imkan sağlayan müthiş yer. kampüs aslında, veya öğrenci köyü. sessiz, sakin ve yemyeşil. tramvay/metro (gerçi bu bölgeye gelen turuncu hattı kapattılar diye duydum fakat doğruluğunu teyit etmek lazım) durağına göre en uzakta kalan 510 numaralı binama yürürken soldan soldan, su kenarında yeşilliklerin arasında yürümek, amstelveen sokaklarında "lan ne yaşanır ama burada ya" diye iç geçirerek gezinmek, amsterdam sınırından girip su kenarındaki iç/dış mimarlara para akıtılmış villalara hayran kalmak, il caffe'de iki bira yapıp schiphol e inen uçakları izlemek, 10dk su kenarında yürüyüp amsterdamse bos a gidip biraz da burada huzurlanayım hadi demek, veya olmadı 20dk yürüyüp jumbo dan aldığım sıcak hamur işleriyle amstelpark ta sincap besleyeyim, alpacalara göz atayım falan bunlar hep insanların nasıl mutlu olabildiğini gösteren aktiviteler olmuştu benim için. "neden biz burada o kadar mutlu olamıyoruz"a cevapları her gün yaşayarak görüyordum.
    ben şimdi burada ne yapayım, yarım saat yürüsem gidip porsuk çayı na ulaşıyorum anca, etraf nargileciden bozma kafeden geçilmiyor, sıkış tıkış her yer. bak bir de bu bahsettiğim şehir için güzel diyorlar sözde...

    özlüyorum uilenstede ve amstelveen'i, hem de çok.

    editto: uilenstede'e olmasa da hollanda'ya geri dondum* yine huzurlu mahallelerde yuruyorum farkli bir sehirde*
hesabın var mı? giriş yap