• ilk defa 1860'lı yıllarda geliştirilen, torpido silahını kullanmak üzere inşa edilmiş ve deniz savaş stratejisinde bir devrimi tetiklemiş gemi tipidir. amerikan iç savaşında kullanılan ilk torpido istimbotlari uzun bir sırık ucuna takılı, düşman gemisinin karinesine raptedildikten sonra makara ile salınan halat yardımıyla güvenli bir uzaklıktan patlatılan bir nevi mayın ile silahlılardı. 1868 yılında bugün bildiğimiz torpido icat edildi. hareketli torpidonun en verimli nasıl kullanılacağı sorununu ise süratli küçük yatlar yapmakla ün salmış ingiliz thornycroft firması çözdü. 1877 yılında saç gövdeli, küçük ve süratli lightning ilk torpidobot namıyla denize indi. izleyen birkaç yılda yapilan donanma manevraları gece karanlığından faydalanacak torpidobotların zırhlı gemileri adeta katledeceğini ortaya koydu.

    torpidonun potansiyeli deniz taktiğinde ve stratejisinde bir devrim anlamına geliyordu zira bu ucuz ve ölümcül yeni silahtan kurulacak filotillalar müstahkem limanlarda üslenebilir ve yakın abluka uygulayan hantal muharebe gemisi filolarını parça parça edebilirlerdi. torpidobotun vaat ettiği gelecek fransa kökenli devrimci jeune ecole stratejisini tetiklemiştir ki bu başlı başına bir yazı konusudur. torpidobotlar 10 yıl kadar bir süre deniz stratejisine hakim olduktan sonra gemi makineleri ve topçuluk gelişmeleri ile sırf torpidobot avlamak üzere tasarımlanmış muhrip sınıfının sahneye çıkışı sonucu kısa sürede tarihteki yerlerini almışlardır.

    ilgili olarak: (bkz: jeune ecole)
  • ön edit: yazının görseller ile desteklenmiş versiyonunu okumak isteyenler şuradan (link) ulaşabilirler. (bkz: historeal)

    deniz savaşlarında savaş kruvazörü veya zırhlı olarak isimlendirilen gemilerin mutlak hakimiyeti, 19. yüzyılın ortalarına kadar devam etmişti. ancak 1800’lü yılların ortalarında torpidonun icat edilmesi ve bu yeni silahları taşıyan küçük teknelerin ortaya çıkması ile birlikte denizlere hakim olan bu dev deniz araçları, tıpkı davut ile goliath’ın hikayesinde olduğu gibi başka hiçbir rakibin başaramadığı kadar tehlike arz etmeye başladı. ortaya çıkan torpido taşıyan bu hızlı ve ufak gemiler, muharebe gemilerinin günümüz donanmalarında ortadan kalkması yolunda ilk adımı oluşturdular. ilerleyen dönemde torpidolarla birlikte başka silahlarda bu büyük savaş makinelerinin yok oluşunu hızlandıracak ve 2. dünya savaşının sonunda muharebe gemisi (battleship) olarak isimlendirdiğimiz bu gemilerin inşası ve kullanımı tüm donanmalar tarafından bırakılacaktı.

    hiç şüphe yok ki 19. yüzyılın ikinci yarısında bir amirali en çok rahatsız eden husus, kendi filosunun ana vurucu gücünü oluşturan pahalı muharebe gemilerinin, düşük maliyetli bir torpido tarafından yok edilme riskiydi. bilhassa 1866 yılında ingiliz mühendis robert whitehead’in avusturya’nın liman kenti fiume’deki (rijeka) fabrikasında modern anlamda ilk kendinden tahrikli torpidoyu (self-propelled automotive torpedo) üretmeye başlaması, deniz harp teknolojisindeki en önemli sıçramalardan birini teşkil etmekteydi. dönemin donanmalarında geçerli vurucu güç olarak görülen ana muharebe gemilerinin (ironclads veya predreadnought) birçoğunun torpido taarruzu karşısındaki çaresizliği, mevcut deniz harp doktrinlerini dramatik bir biçimde altüst etti. büyük meblağlara mal olan bir zırhlının çok ucuza mal edilebilen bir torpido tarafından “kırılgan” bir hedef haline gelmesi fikri, birçok askeri stratejistin deniz taktiğine yeni boyutlar eklemesine neden oldu. robert whitehead’in torpidoları, o dönem birçok donanma tarafından önemli yere kondu. hatta birçok ülke, whitehead lisansıyla kendi torpidolarını bile imal etmek için girişimde bulunmaya başladı. bu bağlamda, 1870 yılında ingiltere, 1872’de fransa, 1873 yılında italya ile almanya ve 1876’da ise rusya ve ilerleyen yıllarda osmanlı devleti, whitehead torpidolarının en iyi müşterileri konumuna geldi. aslında bu silahın askeri anlamda potansiyelini anlamak için menziline bakmak dahi yeterliydi. whitehead’in ilk sürümü olan mark-1 serisi torpidoların etkili menzili 400 metre civarındayken, kısa bir süre sonra imal edilen geliştirilmiş modellerinde bu menzil 3000 metreye kadar ulaşmıştı. aynı zamanda 54 kilogramlık yüksek patlayıcı bileşikten oluşan harp başlığı, kademeli olarak geliştirilerek patlayıcı oranı artırılması sonucunda, kuşak zırh korumasından yoksun dönemin muharebe gemilerinin omurgalarına ölümcül yaralar açabiliyordu.

    peki, bu yeni silahı etkili bir şekilde atabilecek gemi tipi hangisiydi?

    gerçekten de düşman muharebe gemisini torpido taarruzu ile alt etme düşüncesini benimseyen denizci devletler, bu silahın hangi platform ile daha etkin kullanılacağı üzerinde bir hayli kafa yoruyordu. askeri uzmanların, hangi platformun bu silahı daha etkili atacağı sorunsalına karşı geliştirdiği nihai çözüm; yüksek sürat ve manevra kabiliyetine sahip, çevik ve hafif tonajlı gemilerdi. daha sonra torpidobot (torpedoboat) olarak anılacak olan bu sınıf gemiler, deniz harp doktrinlerinin baştan aşağı değiştirilmesinde önemli bir paya sahip olacaktı.

    torpidobotların ilk modelleri, uzun bir direğin ucundaki bombanın düşman gemisine çarparak veya saplayarak patlatılması usulüne dayanan seren torpidolarıyla (spar torpedo) donatılan küçük teknelerdi. amerikan iç savaşı sırasında önemli ölçüde başarı gösteren ve ekseriyetle istimbot olarak adlandırılan bu gemiler, kıyı savunması için de biçilmiş kaftan olarak değerlendirilmeye başlandı. ikinci nesil torpidobotlar ise dönemin yeni icadı olan devrim niteliğindeki kendinden tahrikli torpidoları kendi gövdesi ya da güvertesinde konumlandırılmış tüpten atma kabiliyetine sahip motorbotlardı.

    bu ikinci nesil gemilerin ilk örneği, 1876 yılında ingiliz thornycroft firması tarafından inşa edilen 32 tonluk hms lightning’di. hafif tonajlı, düşük siluete sahip, zırhsız ve bir yata benzer zarif gövdesiyle dönemin en çağdaş gemileri hiç kuşkusuz torpidobotlardı. hms lightning’in çağdaş tasarımı, askeri uzmanlar tarafından tam not almakla kalmadı; dünyanın belli başlı denizci ülkeleri torpidobot inşasına girişirken bu geminin tasarımını temel aldı. ilginç bir şekilde, denizcilik teknolojilerinde öncü rolündeki fransızlar bile 1880’lerin ortalarına kadar kendi torpidobot tasarımını geliştirirken, ingiliz thornycroft firması’nın inşa ettiği torpidobot modelini esas kabul etti. fransızlar torpidobot ve torpidonun o kadar çok etkisinde kaldı ki ilerleyen yıllarda torpido üzerine bir doktrin (jeune ecole) oluşturarak bunu uygulamaya aldılar ve tüm donanma unsurlarını bu doktrin üzerine oluşturdular. ancak fransızların oluşturduğu jeune ecole doktrininin başarısızlığı ilerleyen yıllarda fransa’nın denizcilik alanında geri kalmasına neden olacaktı.

    torpidobotların ortaya çıkması ile dünyadaki birçok donanma, sahip olduğu farklı torpidobot ölçütlerine bir standart getirebilmek maksadıyla daha önceden bilinen bir yöntem olarak gemileri tonajlarına göre sınıflandırma yolunu seçti. birinci sınıf 80 ton ve üstü, ikinci sınıf 35 ton ile 80 ton arası, üçüncü sınıf ise 35 ton ve altı tonajdaki torpidobotlara tekabül ediyordu. ne var ki, her zaman denizcilik alanında kendi standartlarını belirleyen ingiliz kraliyet donanması için durum biraz daha farklıydı. nitekim ingiliz amirallik dairesi tarafından torpidobotlarda sınıflandırma kabaca geminin boyutuna göre tayin edilmekteydi. 100 feet (30,48 metre) ve daha uzun torpidobotlar birinci sınıf, 100 ila 70 feet (21,33 metre) arası ikinci sınıf, 70 feet altı üçüncü sınıf olarak tarif ediliyordu.

    1880’lerin ölçütleriyle karşılaştırıldığında 80 tonluk deplasmana sahip ve 30 metre uzunlukta bir torpidobotun, 10.000 ton sınırına dayanmış olan 100 metre uzunluğundaki bir zırhlı muharebe gemisini alt etme potansiyeli, hakikaten dönemin deniz hakimiyeti ve güvenliğine yönelik köklü paradigmanın sarsılmasında da oldukça etkili oldu. 1880’ler boyunca torpidobotlar, çağın teknolojisini zorlayan tasarımlarıyla çok daha vurucu bir silaha dönüştü. sadece birkaç avrupa devleti’nin inşasını üstlenebileceği bu teknoloji harikalarının oluşturduğu tehdit potansiyeli ile birlikte, yüzyıllardır açık denizlerde hüküm sürmüş muharebe gemilerinin etkinliği de açıkça sorgulanmaya başlandı. torpidobotlardan müteşekkil filotillaların düşmanın muharebe filosunu felce uğratabilmesi ve düşük maliyetli bir geminin pahalıya mal olan muharebe gemisini batırma yeteneği, deniz stratejilerine yeni bir boyut ekledi. benzer şekilde, taktik düzeyde iyi konuşlandırılmış torpidobotun yarattığı tehdit potansiyeli, muharebe gemileri tarafından düşman limanlarına, ikmal ve ticaret yollarına karşı icra edilen yakın ablukanın da uygulanabilirliğinin ciddi biçimde sorgulanmasına yol açmıştı. çünkü torpidobotların yarattığı yüksek risk unsuru, düşmana karşı kararlı bir ablukanın yürütülmesi ve deniz hakimiyetini sağlamaya yönelik stratejik anlayışı sarsmıştı. bunun yanı sıra, torpidonun yarattığı psikolojik etki yelken devrinden miras kalmış birçok taktiksel yaklaşımın uygulanabilirliğini büyük ölçüde sorgulanır hale getirmişti. karadaki “küçük savaş” ya da daha bildik adıyla ‘’gerilla harbine’’ benzer bir şekilde, yüksek manevra hızına sahip cüretkar taarruzlar silsilesi düşman filosunun dengesini bozarak harekat yarıçapını kısıtlamak dışında uyguladığı ablukanın da sürdürülebilirliğini kuşkulu hale getirdi. aslında üstün olan tarafın düşmanına karşı uyguladığı “deniz ablukası” (naval blockade), 18. ve 19. yüzyıllarda geleneksel bir stratejiydi. bu stratejinin temelinde, deniz hakimiyetini sağlamak adına düşman muharebe ve ticaret filolarının açık denize açılmasını engelleme ve düşman gemilerinin mümkün mertebe limanlarda hareketsiz bırakılması yatmaktaydı. ancak torpidobotların ortaya çıkması ile deniz ablukalarına karşı etkili bir savunma doktrini ortaya çıktı. bu yeni doktrin ile birlikte deniz ablukası kavramı ve bu ablukanın başarısı sorgulanır hale geldi.

    torpidobotların değişime uğrattığı bir diğer anlayış ise uzun vadeli deniz harbi bünyesinde çok daha vurucu bir etkiye sahipti. genelde birbirine denk filoların çatışmaya girişmesi yüzyıllardır alışılmış bir durumken, torpidobotların sahneye çıkmasıyla birlikte halihazırdaki bu denge kısa bir sürede alt üst oldu. torpidobot döneminin öncesinde muharebe gemisi, muharebe gemisiyle; kruvazör, kruvazörle çatışmaya girerken, torpidobotun kendisinden cüsse ve silah olarak orantısız şekilde güçlü olan rakiplerinin karşısına çıkmasının, yüzyıllardır uygulanan bu sistemin çökmesinde hatırı sayılır bir etkisi oldu. hatta ingiliz tarihçi sir julian stafford corbett’de torpidobotları

    “küçük bir tekne üzerindeki büyük muharebe gücü…” olarak telaffuz etmekten geri durmamıştı.

    tarihteki ilk başarılı kendinden hareketli torpido taarruzu, 1877-1878 osmanlı rus harbi; namı diğer 93 harbi’nde gerçekleşti. torpidonun potansiyelini iyi kavramış, gözü pek rus yüzbaşı makarov tarafından kumanda edilen bir torpidobot filotillası, 25 ocak 1878 akşamı batum limanı açıklarındaki demirli halde bulunan osmanlı donanması’na ait 2.000 tonluk uskurlu intibah ahşap gambotunu, 73 metre (80 yds) gibi oldukça kısa bir mesafeden atılan whitehead torpidosu ile vurmayı başardı. gece vakti, baskın şeklinde yapılan bu cüretkar taarruz, torpido ve torpidobotun etkinliğini savunanlar için teorilerini doğrular nitelikte oldukça kıymetli bir tecrübe oldu. yüzbaşı makarov’un gerçekleştirdiği bu harekat ve diğer gelişmeleri daha detaylı okumak isteyenler daha önce hazırladığım yazıyı okuyabilirler. (bkz: admiral makarov/@uzumun sapi)

    rusların, osmanlı imparatorluğu ile giriştiği mücadelede oluşturdukları bu yeni doktrin ve taktik sayesinde teknolojik olarak gelişmiş muharebe gemilerine büyük yatırımlar yapacak iktisadi ve sanayi kapasitesi olmayan devletler için bir umut doğurdu. artık bu zayıf devletler zırhlıların yarı fiyatına bir torpidobot filotillası inşa edilebilecek ve güçlü rakiplerine kafa tutabileceklerdi. bu doktrin sayesinde torpidobotlar ile yüksek maliyetli düşman zırhlılarının etkisiz hale getirilmesi düşüncesi, birçok deniz kuvveti tarafından tereddütsüz benimsendi.

    ancak torpidobotun etkinliği o kadar abartılmıştı ki kısa bir süre sonra bu platformlar, denizlerde muharebe gemisinden bile daha caydırıcı role büründü. ancak caydırıcılığının arttığı oranda torpidonun kullanımı azaldı. bu etkili silah, 20. yüzyılın başına kadar kısıtlı düzeydeki çarpışmalarda rol aldı. 93 harbi dışında 19. yüzyılın sonuna kadarki deniz muharebelerinde yegane başarılı torpido taarruzu, 23 nisan 1891 günü şili iç savaşı’nda meydana geldi. 713 tonluk almirante lynch torpido gambotu, isyancıların elindeki deplasmanı 4.340 ton olan blanco encalada zırhlısına attığı whitehead torpidosuyla gemiyi dakikalar içinde 182 mürettebatıyla birlikte sulara gömdü.

    tüm bu muharebe tecrübelerinden önemli dersler çıkaran askeri stratejistler, 20. yüzyılın ilk geniş çaplı çarpışması olan 1904-1905 rus-japon savaşı’nın hem port arthur baskını’nda hem de sarı deniz muharebesi’nde hatırı sayılır düzeyde torpido taarruzuna sahne olmasına çok da şaşırmamışlardı. artık dünya yaklaşan büyük savaştan kaçınma değil, ona hazırlık safhasındaydı.

    su kesimine yakın bu torpidobotlar, güçlü makineleri ve küçük boyutlarından dolayı yüksek sürat ve manevra kabiliyetine sahipti. bu nedenle bu gemiler, 19. yüzyılın ikinci yarısından 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadarki dönemdeki teknolojiler de göz önüne alındığında, düşman topları ve torpidoları için zor bir hedefti. bununla beraber, her ne kadar isabet ettirilmesi kolay bir hedef değilse de zırhsız torpidobotlar, en hafif mühimmatın kendisine isabet etmesiyle ağır hasar alabiliyordu. bu gemilerin küçük boyutu ve buna karşın sınırlı yakıt yükünün yarattığı en önemli dezavantaj ise seyir mesafesi ve süresinin oldukça sınırlı olmasıydı. bu yüzdendir ki yüksek sürat için büyük miktarda kömür tüketen torpidobotlar, açık denizlerde muharebe yapabilecek imkandan da yoksundu. bu da torpidobotları kıyıya yakın alanlarda harekat icra eden bir platformun dışına çıkaramıyordu. neyse ki, yakın bir gelecekte nitelikleri attırılan torpidobotlar ve daha sonra onların halefi konumuna gelen muhripler (torpedo boat destroyer), geniş ölçekli ve farklı görevleri ihtiva eden harekatları icra edebilecek kabiliyete erişebilecekti. torpidobotlar, onu avlamak için tasarlanan muhrip ve daha sonra 20. yüzyılın başına kadar deneysel düzeyde kalan ancak daha sonra dünya savaşları’nda fazlasıyla rüştünü ispat eden denizaltıların ortaya çıkışına kadar tüm donanmalar tarafından tercih edilen yegane platform olacaktı. 2. dünya savaşı sırasında hem denizaltılara hem de düşman gemilere karşı oldukça etkileyici bir performans sergileyen destroyerler (muhrip) ise torpidobotların açık denizlerde kullanılan bir versiyonu olarak görülebilir. bu durum torpidobotların kısa süreli olsa da başarılarının kalıcı olduğunu bizlere gösteren en büyük etkendir. özellikle torpido salvosu ve bunun başarısı konusunda en iyi örneklerden birisi japon donanması ile abda kuvveti (amerika-ingiltere-hollanda) arasında gerçekleşen java deniz muharebesi’nde fazlasıyla dikkat çekicidir. bu muharebe sırasında japon destroyerlerinin kullandığı tip-93 (uzun mızrak) torpidolarının etkinliği ve taktiksel kullanımı abda kuvvetine bağlı birçok geminin hasar almasına veya batmasına neden olmuştur. bahse konu savaşın öncesi ve savaş sırasında yaşananları detaylı incelemek isteyenler daha önce hazırladığım şu yazıdan ulaşabilirler. (bkz: uss houston/@uzumun sapi)

    kaynaklar:
    1) 93 harbi deniz harekatı, sayfa 24-30, evren mercan.
    2) denizlerde bir davud câlût hikâyesi: torpidobotlar (evren mercan)
hesabın var mı? giriş yap