• türkçede böyle bir kelime yoktur.
    lakin; (bkz: teatrofobi)
  • adinin "dramafobia" olmasi daha dogru olacakti sanki; mesela ortaoyuncular armut mu topluyor, sinek mi avliyor?
  • perihan mağden'in bir pms hezeyanıyla kaleme aldığını ve ardından bir bacak arası gardıyla savunmaya geçerek iyice zavallılaştığını düşündüğüm dumanı hala inatla tüten boktan yazısı.

    ferhan şensoyun hakkında yaptığı yoruma katılmamak elde değil. diyor ki kavuklumuz:"atilla ilhan da bok atmıştı tiyatroya. çünkü zamanında dört adet tiyatro oyunu yazdığı halde oyunları hiç bir zaman sahnelenmemişti. perihan hanımın tepkisi de böyle bir kaynaktan fışkırmış olabilir".. aşağı yukarı böyle diyordu ferhan şoray.

    tiyatro yazarlığı, eline kalemi alıp çene ve ruh ishalini kontrolsuzce radikal sayfalarına boşaltmaktan çok daha farklı ve extra bir yoğunluk gerektirdiği için ve herhalde perihan hanım hezeyana olta sallayan yazılarıyla tamamen zıtlık taşıyan dramatik yazarlık biçemine zamanında uzattığı ellere karşılık bulamadığı için, böyle bir ani kontraatak düzenlemiş olabilir dünyanın en eski sanatının kutsal sahasına.

    aristophanes olsaydı ne güzel bir oyun yazardı bu köşe bucak yazarları için kimbilir. zamanında sofistlere yolladığı kazıklı mesajları daha da sivrilterek bi güzel yollardı bu ishalden muzdarip yazar müsvettelerine.
  • perihan mağden'in tiyatrofobia yazısı için:

    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=55905

    edit: bu link yıllar içinde 3 defa değişti, radikal-çevrimiçi'ye tebriklerimi, uyaran sissyneck'e teşekkürler.
    edit: 4. link değişikliği : http://radikal.com.tr/…n_magden/tiyatrofobia-650669
  • perihan magden bu yazısında, "böyle bir zamanda nedir yani tiyatronun durumu ve de dramı?" gibi tiyatro açısından önemli bir soru sormakla beraber, büyük ihtimalle yeterli birikimi olmadığından, soruyu cevaplamak yerine kendi ezikliğiyle ilgili kusmuklarını sayfalara boşaltmayı daha uygun görmüştür. tiyatrodan haz almama hakkı elbette vardır, ama bu durumu bu kadar sığ ve çiğ bir biçimde ortaya koyabiliyor olması inanılır gibi değil.
  • bu yazıyı ilk yazıldığında okumuştum.
    hislerime tercüman olmuş diyebilirim.
    her tiyatroya gittiğimde içimi ezen bir şeyler oluyordu.
    izlediğim 1-2 oyun haricinde bunu her zaman hissettim.
    tiyatronun kendine özgü bir yapaylığı var bence. bu tiyatronun yapısında var. artık sesini duyurmak için mi, sahneyi doldurmak için mi bilemiyorum abartılı hareket edilmesi gerekli sanırım sahnede.
    bu yüzden de benim sevdiğim sade bir oyunculuk göremiyorum.
    bu da benim çok canımı sıkıyor.
    en son tiyatro seyredeli yıllar oldu.
    sahnedeki yapaylığı içim kaldırmıyor.
    üzerinden seneler geçti bu yazının. aklıma geldikten sonra bir daha karıştırdım eskileri.
    bu yazıya cevap olarak yazılan yazılar "ama sen de şöylesin"den öteye gidememiş.
hesabın var mı? giriş yap