• tüccar ve ya da küçük esnafta görülen bir hastalık. durduramıyoruz efendim, sürekli besleniyor...
  • bir işte kâr ve zararı hesaba katıp kâr ihtimali çoksa harekete geçmedir. bunlar çıkarı yakalayanlardır. cesurdurlar. birinden kaybederse üçünden kazanırlar. bunlar bir avcı gibidirler. her yerde uyguladıkları kurallardan ziyade, o işte uygulayacakları kuralları belirlerler.
  • servis ücretleri hesaba dahil edildiği için bahşişe gereksinim duymayan* işletmeci zihniyetinde saklıdır.
  • başkalarına göre anlamsız ve hatta çöp kadar kıymeti olmayan şeyi başka kullanım alanları yaratarak o ürün için bir pazar ortaya çıkarmaktır..yerine göre taşı sıkıp suyunu çıkarmakla eş anlamlıdır...
  • sabah alınan bir paket captain blacki lisede dal dal satmak, akşam 2 paketle eve dönmek...
  • basit bir fikirden bile müthiş kazançlar elde edilmesini sağlayan unsurdur. şöyle bir olayla açıklanabilir;

    ödevlerini yapan öğrenciler heyecanla öğretmenlerinin gelmesini bekliyordur. nihayet öğretmen gelir ve sunum başlar;

    çıkan ilk çocuk anlatmaya başlar.

    - 30 dolar kazandım. yaşlılar yurdu için kurabiyeler sattım. bunu yaparken yaşlı insanları unutmamamız gerektiğini insanlara hatırlattım.

    öğretmen çok memnun olur. ikinci çocuk çıkar.

    - 45 dolar kazandım. büyük annemin yaptığı kurabiyeleri sattım. kazandığım para ile büyük anneme çok güzel bir hediye aldım.

    öğretmen gülümserken, üçüncü çocuk elinde kocaman bir kutu ile yaklaşır.

    + o da nedir öyle?
    - 2.500 dolar kazandım öğretmenim.
    + nasıl başardın?
    - şehrin en kötü kurabiyelerini yapan dükkanından, önceki günden kalma onlarca kutu kurabiye aldım. promosyon diş fırçası dağıtan bir yerden ise onlarca bedava diş fırçası aldım. şehrin en kalabalık bölgesine gidip, kurabiyeleri tek tek ve bedava bir şekilde dağıtmaya başladım. yiyen herkes, 'iğrenç bir tadı var!' dedi. ben de evet dedim. sonra da ekledim: diş fırçası satın almak ister misiniz?
  • sonradan kazanılmayan allah vergisi zeka, içinde biraz çakallık barındırır.
  • batıyorum diyerek ağlayan kolonyağı imalatçısı arkadaşına dizi için verilen bir dakikalık arada tuvalete gitmeden hemen önce kolonya şişelerinin delik çapını büyüt diye tavsiyede bulunan ve alel acele tuvalete giden kişinin sahip olduğu zeka çeşididir.
  • en büyük düşmanlarından biri egodur.

    bir ortamda aikido hocası ile tanışılır. kendisi spor salonu işletmektedir. şöyle bir diyalog gerçekleşir;

    -ne kadar zaman gerekir aikido öğrenmek için?
    +beş sene falan ilk başlangıç için.

    aga senin ben beynini sikeyim. sonra niye salona kimse gelmiyor. artistlik yapacağım diye milleti kaçırıyorsun. beş sene lan? onu biraz yumuşatsana salak. "beş-altı ayda kendinizi geliştirmeye başlarsınız" falan.
hesabın var mı? giriş yap