• d h lawrenceın 1915 te basılan, basıldıktan kısa bir süre sonra da müstehcen bulunarak toplatılan kitabı. kitapta bir ailenin 3 kuşağı - özellikle de son kuşaktaki ursulanın öyküsü anlatılır. gökkuşağı karakterlerin arayışlarını simgeler.
  • bisiklete binmeyi 27 yaşında sevdiği adamdan öğrenmiş bir kız gibi, utanan tarafı çocuk, yüzüne çarpan rüzgara poz kesen tarafı kadın kalmış biri gibi, lunaparkta atlı karıncaya binip pembe pamuk helva yemiş velet gibi, balıklama atlama çalışmalarının sonucu olarak "beğendiği" kızın önünde ilk defa göbek üstü değil de bıçak gibi suya dalış yapmış erkek çocuğu gibi, torunu ziyarete gelmiş anneanne gibi, fotoğrafta genç çıkmış baba gibi, "güneşi yakaladık da gökkuşağı mı eksik kaldı?" diyen bilmiş ve huysuz dede gibi bir apples in stereo şarkısı bu. tamam, etraf kötülük dolu da bundan bize ne?

    oh when my battery
    it just runs out on me
    i like to take a walk about
    and so it came to pass
    i saw you on the grass
    baby, in the buzzlin crowd

    some people looked strange
    some people looked deranged
    some people are just looking through you
    so when you look at me
    i wonder who you see
    now now, who i am to you

    take a trip under the ground
    and take a little look around
    baby don't you know
    people come and go
    oh just like the rainbow

    some people like to meet
    some people on the street
    some people like to hang around
    oh now, some people like to speak
    some people tongue and cheek
    now now, they try to cut you down

    take a trip under the ground
    take a little look around
    baby don't you know
    people come and go
    oh just like the rainbow
  • 23 dakikalık uzuncana bi talk talk şarkısı. güzeldir baya.
  • --- spoiler ---

    anı dediğimiz, hiçbir zaman gerçekleşmemiş bir dizi olasılıkların kaydından başka neydi ki zaten?

    --- spoiler ---

    syf. 113
  • "bugün kahve saatinden akşam altıdaki çay saatine kadar lady chatterley'in aşığı'nı okudum, hayatı kendi kafasına göre yaşayan* bir kadını okumanın keyfini çıkardım yine; women in love ve sons and lovers var bir de. bayılıyorum, bayılıyorum: neden lawrence'ı tanıdığım ve sevdiğim hissine kapılıyorum acaba - kaç kadın böyle hissetmiş ve fena halde yanılmıştır kim bilir! daha önce okumadığım the rainbow'u açtım ve en son ursula ve skrebensky bölümüne fena halde kaptırdım; londra oteli maceralarını, paris gezilerini, ursula üniversitede okurken nehir kıyısındaki sevişmelerini okuduğumda nefesim kesildi*, olduğum yerde çakılıp kaldım." sylvia plath - the journals of sylvia plath
  • george inness'in 1878-79 yıllarında yağlı boya tablosunun ismidir.

    bir fırtınadan sonra gökyüzünde kıvrılan bir gökkuşağını tasvir eden çok güzel tablodur.
  • talk talk şarkısı olanın sözleri şöyle:
    oh yeah
    the world's turned upside down
    jimmy finn is out
    well how can that be fair at all
    lenient
    the song the lawyer sang
    our nation's wrong
    well how can that be fair at all
    repented, changed
    aware where i have wronged
    unfound corrupt
    this song the jailor sings
    my time has run
    sound the victim's song
    the trial is gone
    the trial goes on
    sound the victim's song
  • d. h. lawrence'in henüz 30 yaşındayken britanya'da yayımladığı oldukça hacimli romanı. yayımladıktan hemen sonra müstehcenlik, din düşmanlığı ve ordu karşıtlığı vs nedenleriyle (hep aynı teraneler yani) david lloyd george hükümeti tarafından yasaklanmıştır. malum o yıllarda ingiltere birinci dünya savaşı'nın tam ortasındaydı ve lawrence abimiz de ursula karakterinin ağzından askerlere, dine falan iyi sallamış romanda. kitaptaki müstehcenlik falan günümüz koşullarına göre bahsi edilmeyecek kadar zayıf ve ürkek. öyle erotik sahneler falan yok yani. ama sevişmeyi, cinsel ilişkiyi, tensel hazları anlatmayı sever ve iyi becerir david abimiz.

    kitap benim nazarımda bir sons and lowers kadar mükemmel değildir ama iyidir. okunmalıdır. derindir. doğa ve bilhassa kuş, çiçek, çayır tasvirleri fevkaladedir. insan ruhunu ve o ruhun karmaşık, paradoksal labirentlerini çok ustaca anlatır. 45 yıl yaşamıştır ama her eseri klasik olmuştur. dehadır yani.
hesabın var mı? giriş yap