• pearl s. buck'in icimi burkan romani..
  • (bkz: matron mother)
  • isminin kendisine cuk oturdugu bir film olmuş bu. anne olmak, bireyliğinden kopup üstüne geçirilen rolün içine gömülmeyi mi gerektirir, herkes kendine biçilen role uygun davranıldığı sürece mi kabul edilebilirdir uzun uzun düşündürmüştür. burada benyazdim'a katilmamak imkansiz, seyirci filmin klişeler üzerne yürüyecegine o kadar inaniyor ki pek çok yerde şaşkınlıktan "yok daha neler, yuh!" gibi tepkiler veriyor insan. salonda yer yer kopan kahkahalarin da sebebi bu kabul edemeyiş. insan cocuklarin evine donen yasli buyukannenin, cocuklarinin ve torunlarinin sorunlarini çözüp sonunda kendi kücük hayatina donecegini hayal ediyor. bu sadece bugune kadar seyrettiğimiz filmlerden de değil, hayattan aliştiğimiz bir klişe. yonetmenin ellerine saglik, seyircinin ne hissedecegine bir türlü karar veremeyeceği, kimi tutup sonunda ne olmasini istedigini bir türlü çözemeyeceği bir drama yaratmiş. aferin cocuklara bak ne güzel seyler yapmişlar.
  • amerikada ilk defa tribeca film festivalinde gosterilmis ve filmindeki olaylar dogrultusunda tum izleyecileri son derece rahatsiz etmis, aglatmis, guldurmus, kizdirmis, sevindirmis, hirpalamis, uzmus, kisaca seyirciye sinemada gecirdigi 2 saat boyunca yuzlerce farkli duygu seli tattirmis sahaser bir filmdir.

    filmi izlerken insan filmin deki kucukcuk detaylara bakarak filmin ne kadar ustaca planlanmis ve fevkalade yonetilmis oldugunu fark ediyor, ama filmin en carpici ozelligi ,kesinlikle, yonetmenin filmdeki tum olaylari ve karakterleri seyirciye duygusalliga kacmadan gayet objetif bir sekilde gosteriyor olmasi. bbc films tarafindan uretilmis olan bu film, bbc nin son zamanlarda ne kadar degistigini ve artik duygu somurusu kokan televizyon dizileri yerine anlamli filmler yapmaya basladigini gosteriyor. sonunda bbc filmde dogru yolu buldu!
  • film ne ask, ne aile iliskileri ne de yasli bir kadinin oglunun arkadasi ve kizinin sevgilisine duydugu cinsel cekime dairdi. bence film sadece sevgisizlik, sevilmemislik ve bencillige dairdi.

    ayni kentte yasayan ama ilgileri bulunmayan single parent olan kizkardes ile abinin sevgisizligi, yillar boyunca ayni yataga bas koymus, iki cocuk yapmis ama temelde hicbirseyi paylasamamis yasli adamla yasli kadinin yasayamadigi sevgi ve iletisimsizlik filmin cercevesini olustuyordu. ailenin annanesi ve dedesi olmalarina ragmen 5-6 yasindaki torunlarini hic tanimamis, cocuklarinin ailelerine karsi hic mi merak duymadiklarini merak ettigim yasli cift, kocanin olumu ile ozgurlesirler. artik birbirini seviyormus, beraber yasiyormus gibi yapilmasina gerek kalmaz. yasli kadin sasirir, tipki hapisten yeni cikan mahkumlarin birden bire karsilastiklari ozgurlukleri ne yapacagini bilmemeleri gibi sasirir. cocuklarinin arkadasi ile paylasabildikleri, cinsellik ve siirler kadini genclestirir.

    bencillik onplana cikar. kadin treni yakalama cabasi icinde yasar, yasar, yasar. ilginctir tum bunlar olurken en cok unutulan hep cocuklardir. abinin cocuklari bir filmin basinda, bir sonunda gozukurler, kizkardesin cocugu ise paylasimlarin arasinda hep bir yuktur. yasli kadin, kizinin sevgilisi ile iliski yasamaya basladiginda ise kizi coktan kayiplara karismistir.

    sevgisizlik, iletisimsizlik ve bencillik adina cok guzel islenmis, seyrettigim en guzel filmlerden biri idi.
  • bana fassbinder'in korku ruhu kemirir adli filmini hatirlatan film.

    --- spoiler ---
    aslinda iki filmde benzer bir tema isleniyor: yasli kadin - genc adam aski, ve bu askin toplum tarafindan kabullenilmemesi. hatta dikkat ettim, yasli kadin oyuncular gorunus olarak birbirine de benziyor.. ama fassbinder'in filminde bu dedigim tema daha merkezde. ayrica fassbinder'in filminde genc adamin bir zenci olmasiyla da toplumdaki farkli olana, alisilmamis olana vurgu daha bariz..

    michell'in filminde ise anne - kiz iliskisi, ilgisizlik daha on planda.. bununla birlikte korku ruhu kemirir'de goruyoruz ki ortada bir sevgi var. ama the mother'de iki kisi arasindaki iliski biraz para kokuyor gibi.. ama yine de kesin bir sey soylemiyor film, o da ayri..
    --- spoiler ---
  • anne olmak filmimiz bu kavramı işliyor; ama bu sefer farklı açılardan.... kızının sevgilisiyle cinsel ilişkiye varan bir yakınlık kuran 60 yaşlarında bir annenin kocasının ölümünden sonraki birkaç ayının portresini çiziyor; çizerken insanın kafasında klasik klişe anne portresi de tarumar oluyor tabi …

    kocasının ölümünden sonra hayatı sorgulayan, çocuklarıyla mesafeli, geride kalan yıllarda kaybettiği gençliği, arzuları ve gerçekleştiremediği tüm duygularının muhasebesini yapan ve kaybettiğinin farkına varan bir annenin tekrar nefes alma molası olarak da algılanabilir film. tabi bu molada feda ettiklerimiz de önemli …

    yönetmenini tebrik ederim roger michell harika bir iş çıkarmış her karakteri objektif olarak masaya yatırmış ve karakterlere eşit mesafede durmuş. bizi sorgulamaya iten anne kavramı üzerine düşünmemize yol açan bu kavrama eklediklerimiz çıkardıklarımız dayattıklarımız olmasını istediklerimiz üzerine sorgulatıcı ama acite etmeden gerçekçi ve şeffaf olarak sunan güzel bir çalışma … daniel craig ‘i atlamayalım annenin sevgilisi rolünde gerçekten çok başarılı ve cüretkar …

    filmi izlerken sevgisizlik iletişim eksikliği ve bencillik rüzgarlarını hissedeceksiniz ama anne kavramına objektif bakarak anlamaya çalışarak izlersek daha az tepkisel olabiliriz çok hoş ve etkili bir film izlemek isteyenlere…
  • allah kimseyi baskalarinin hayatini yasiyorum, bunca zaman bu ben degilmisim gibi hislerle doldurmasin dedirten film. haa daniel craigin gozlerinde kayboluyorsunuz film boyunca orasi ayri. filmin ozeti ise anne ile oglun su konusmasinda gizlidir:

    mother : how did you become so cold?
    son: how did you become so hot?
hesabın var mı? giriş yap