• don miguel ruiz'in bir nevi başucu kitabı. iş dünyası için mini bir cevher olmakla beraber kişisel hayata da uyarlaması kolay hatta lütfen uyarlayın.

    ek olarak 5. anlaşma da gelmiştir bu kitaba. 4 +1 olarak kurallar şu şekildedir kısaca.

    - be impeccable with your word (sözünüzle kusursuz olun): dürüstçe konuşun, dedikodudan kaçının, söylediğiniz şeyi kastedin. gerçek * ve sevgi * aracılığıyla kelimelerin gücünü kullanın.

    - don't take anything personally (her şeyi kişisel almayın): insanların yaptığı her şey size yönelik/sizin yüzünüzden değildir. insanların hareket ve söylemleri kendi gerçekleri ve hayalleridir. başkalarının söylem ve hareketlerinden muaf olduğunuzda, gereksiz acının da kurbanı olmazsınız

    - don't manage assumptions (varsayımlarda bulunmayın): sormak istediğiniz şeyleri soracak ve istediklerinizi söyleyebilecek cesareti kendinizde bulun. insanlarla olabildiğince açık iletişim kurarsanız, yanlış anlamalardan, gereksiz dramalardan ve üzüntülerden kaçınabilirsiniz. sadece bu anlaşma bile hayatınızı dönüştürmenize neden olacaktır.

    - always do your best (her zaman en iyisini yapın): 'en iyi'niz zaman zaman değişecektir mesela hasta olduğunuzda. her şartta, basitçe elinizden gelenin en iyisini yapın ve kendini yargılamaktan, pişmanlıktan kurtulun/vazgeçin.

    - be skeptical and learn to listen ( şüpheci olun ve dinlemeyi öğrenin): kendinize ya da başkasına inanmayın, her zaman duyduğunuz her şey ile ilgili sorgulamanın gücünü kullanın. bu gerçekten doğru mu? kelimelerin arkasındaki anlamı dinleyin ve gerçek mesajı anlayın.
  • matthew dekay, martin roth ve ole biege'e ait güzel bir parçanın ismi. liriğin çevirisi şöyledir:

    şu anda gördüğün ve duyduğun tamamıyla rüyadan başka bir şey değil.
    şu anda rüya görüyorsun.
    beynin uyanıkken rüya görüyorsun.
    rüya görmek zihnin temel işlevidir.
    ve zihin günde yirmi dört saat rüya görür.
    zihin, beyin uyanıkken rüya görür, ayrıca beyin uyurken de rüya görür.
    aradaki fark, beyin uyanık olduğunda, olayları doğrusal bir şekilde algılamamızı sağlayan maddi bir çerçevenin varlığıdır.
    uyumaya gittiğimizde çerçevemiz ortadan kalkar ve rüya sürekli değişme eğilimindedir. insanlar daima rüya görür.
    biz doğmadan önce, bizden önceki insanlar büyük bir dış rüya yarattı,
    buna toplumun hayali veya gezegenin hayali diyeceğiz.
    gezegenin hayali; birlikte bir ailenin hayalini, bir topluluğun hayalini, bir şehrin hayalini, bir ülkenin hayalini ve nihayet tüm insanlığın bir hayalini yaratan milyarlarca küçük, kişisel rüyanın toplu rüyasıdır.
    gezegenin rüyası toplumun tüm kurallarını, inançlarını, yasalarını, dinlerini, farklı kültürlerini ve var olma yollarını, hükümetlerini, okullarını, sosyal olaylarını ve tatillerini içerir.
    biz nasıl rüya göreceğimizi öğrenme kapasitesiyle doğarız ve bizden önce yaşayan insanlar bize toplumun rüyasını nasıl hayal edeceğimizi öğretir.
    dış rüyanın o kadar çok kuralı vardır ki, yeni bir insan doğduğunda, çocuğun dikkatini yakalar ve bu kuralları onun zihnine sokarız.
    dışarıdaki rüya, bize nasıl rüya göreceğimizi öğretmek için anne ve babamızı, okulları ve dini kullanır. onlar bize nasıl rüya göreceğimizi öğretir.
    dikkat; ayırt etme ve sadece algılamak istediğimiz şeye odaklanma yeteneğimizdir.
    milyonlarca şeyi aynı anda algılayabiliriz, ama dikkatimizi kullanarak algılamak istediğimiz her şeyi zihnimizin ön planında tutabiliriz.
    çevremizdeki yetişkinler dikkatimizi yakaladı ve tekrar ederek bilgiyi zihnimize koydu.
    bildiğimiz her şeyi bu şekilde öğrendik.
    dikkatimizi kullanarak bütün bir gerçekliği, bütün bir hayali öğrendik.
    toplumda nasıl davranılacağını öğrendik: neye inanmalı neye inanmamalı; neyin kabul edilebilir ve neyin kabul edilemez olduğu; neyin iyi neyin kötü olduğu; güzel olan ve çirkin olanın ayrımını; neyin doğru neyin yanlış olduğunu.
    her şey zaten oradaydı - tüm bu bilgiler, dünyada nasıl davranılacağına dair tüm bu kurallar ve kavramlar.
    okuldayken küçük bir sandalyeye oturdunuz ve dikkatinizi öğretmenin size öğrettiği şeye yönelttiniz.
    kiliseye gittiğinizde, dikkatinizi rahip ya da papazın size söylediklerine verdiniz.
    anne ve babanızla, kardeşlerinizle de aynı dinamik:
    hepsi dikkatinizi çekmeye çalışıyorlardı.
    ayrıca diğer insanların dikkatini çekmeyi öğreniyoruz ve çok rekabetçi hale gelebilecek bir dikkat ihtiyacı geliştiriyoruz.
    çocuklar ebeveynlerinin, öğretmenlerinin ve arkadaşlarının ilgisi için rekabet ederler.
    "bana bak! ne yaptığıma bak! hey, buradayım."
    dikkat ihtiyacı çok güçlü hale gelir ve yetişkinliğe kadar devam eder.
    dışarıdaki rüya dikkatimizi çeker ve konuştuğumuz dilden başlayarak bize neye inanmamız gerektiğini öğretir.
    dil, insanlar arasındaki anlayış ve iletişimin kodudur.
    her dildeki her harf, her kelime bir anlaşmadır.
    kodu anladığımızda, dikkatimiz bağlanır ve enerji bir kişiden diğerine aktarılır.
    ingilizce konuşmak senin seçimin değildi.
    dinini veya ahlaki değerlerini sen seçmedin - onlar sen doğmadan önce zaten oradaydı.
    neye inanacağımızı ya da neye inanmayacağımızı seçme fırsatımız hiç olmadı.
    bu anlaşmaların en küçüğünü bile seçmedik.
    kendi ismimizi bile seçmedik.
    çocukken inançlarımızı seçme fırsatımız olmadı, ancak gezegenin rüyasından bize diğer insanlar aracılığıyla aktarılan bilgilerle hemfikirdik.
    bilgileri saklamanın tek yolu anlaşmaya bağlıdır.
    dışarıdaki rüya dikkatimizi çekebilir, ancak kabul etmezsek, bu bilgiyi saklamayız.
    anlaştığımız anda buna inanıyoruz ve buna inanç deniyor.
    inanç sahibi olmak, koşulsuz inanmaktır.
  • okumaya iki gün önce başlayıp sabah da erken kalkınca nihayet bitirebildiğim don miguel ruiz isimli yazara ait bir kitaptır. nihayet diyorum zira bu tür kişisel gelişim ağırlıklı, okuruna akıl vermeye çalışan yazarları ve zırvalarını hiç sevmiyorum. sırf yarım kalmasın diye bitirdim. kitap zaten ortalama 100 sayfa bir şey. aynı gün bitebilecek bir müsvedde.

    normalde finans ağırlıklı kitaplar okuduğum için arada bu tür farklı kitapları da alıyorum, amaç değişiklik ya da bir noktada farklı bakış açıları kazanmak diyelim. zaten işim finansla, seviyorum da ama bazen kafa dinlemek için ara vermeye de ihtiyaç duyuyorum.

    bu kitabı gördüğümde de bana tanıdık geldi. ismini ve yazarını bir yerlerden duyduğuma eminim. hem kısa. günde bir iki bardak kahveyle, yayıla yayıla, rahat rahat birkaç günde bitebilirdi. e bir de jtin olum oku geç kafasında aldım haliyle.

    şimdi... bütün sürprizi bozacağım belki ama the four agreements kesinlikle bir this book has changed my life kitabı değil. sağda solda sık sık bu şekilde konuşuluyor diye söylüyorum. yani alacağım, okuyacağım, hayatım değişecek, bana bir şeyler katacak diye bir olay yok.

    hatta bu türde yazılan çoğu kitabı okurken muhtemelen yapabileceğiniz gibi, kendinizi suçlama potansiyeliniz de oldukça yüksek. yazar bildiğiniz okurunu kendi iç dünyasında suçlamaya zorluyor. what if i'm the one creating my problems, what if it's all me... hadi oradan. sorular uzar da gider, yeter ki kendini suçlayacak kadar zayıf ol.

    ben bu kitabı sevmedim. güçlü bir karaktere sahipseniz bu tür kitaplara ihtiyacınız yok. hem zaman kaybı hem de üzülerek söylemek zorundayım ki, zaten kitapta yazılan her şeyi biliyorsunuz, bunları zaten hayat öğretiyor.

    zamanınızı daha kaliteli bir kitapla geçirin.
hesabın var mı? giriş yap