• toni morrison'un kucuk zenci bir kizin beyazlara ozene ozene delirmesini anlattigi romani.
  • okuyanın shirley temple'a başka gözle bakmaya başlayacağı (bkz: en mavi göz) roman.
  • kucuk zenci bir kizin cirkinligi ne kadar icsellestirdigini anlatan, ilk cumlesi 'nuns go by as quiet as lust' diye baslayan, buradan anlasilabilecegi gibi dili gercek anlamiyla guzel bir kitaptir.
  • precious* ile paralellik gösteren bir hikayeye sahip insanlıktan utandıran roman.
  • amerikan edebiyatinin onemli eserlerindendir. insanlarin sadece beyaz tenli ve mavi gozlu olmalari nedeniyle kiymetli olduklari bir yer ve zamanda dogmus bir zenci kiz cocugunun estetik algisinin nasil topluma bagli olarak sekillendigini ve kendilik degerininin sirf bu nedenle yerle bir oldugunu oldukca net ve dokunakli bir sekilde gozler onune serer.
    zamanin duygu ve dusunce yapisini hem de bir cocugun gozunden anlatmak konusunda cok basarili ve okunmaya deger bir roman.
  • geçen sene gördüğümüz derslerden biri sayesinde tanıştığım kitap. sadece ten rengi yüzünden beyaz anglosaksonlarımız tarafından hor görülen zenci kızımız pecola, en mavi göze sahip olmanın hayalini kurar böylece belki insanlar onu sevip bağrına basar, saygı duyarlar diye düşünür. hikayesi içimizi cızlatır, bir kez daha kızarız insanlığa. ayrıca yazar her ne kadar kitabı ingilizce yazmış olsa da dili deforme ederek beyazların ingilizcesine direnip meydan okumuştur fikrimce. (bkz: ince çok ince)
  • okuduğum en vurucu kitaplardan biri.
  • dil kursunda okumaya başlayıp sunduğum, kısa süre sonrasında romanın konusunun geçtiği ohio'da yaşamak durumunda kalmamla ilginç bir tesadüf yaşadığım, suya sabuna dokunan kitap.
    soğuk içime işlerken kitapta ohio'nun soğunu ilk hayal ettiğim zamanlar aklıma üşüştü hep.

    nobel ödüllü toni morrison ablanın eseridir.
  • amerikan edebiyatına sıkça konu olan ırkçılık kavramı üzerine yazılmış güzel romanlardan bir tanesi...
    kitabı merak edenler için;

    https://www.instagram.com/…hl=tr&taken-by=bookogina
  • kitapta tanrıya yazılan mektubu okurken, “madem her şey tanrının işi benim yanacak olmam biraz tuhaf bir şey” diye düşündürüyor insanı.

    ”bunu anlaman gerekiyor tanrım. sen “küçük çocukların bana gelmesini sağlayın ve onlara zarar vermeyin” demiştin. unuttun mu? çocukları unuttun mu yoksa? evet. unuttun. onları naçar bıraktın, yol kenarlarında oturup annelerinin cesetlerinin yanında ağladılar. yanmış, sakat kalmış, topallayan çocuklar gördüm ben. sen onları unuttun tanrım. nasıl ve ne zaman tanrı olman gerektiğini unuttun.”
hesabın var mı? giriş yap