• susanne collins'in 19 mayıs 2020 tarihinde raflarda olacak kitabıdır. 10.açlık oyunları ve panem'in karanlık tarihi üzerine olacakmış kitabın konusu. katniss'in devriminden 64 yıl öncesi olacak anlayacağınız. kaynak`:https://kayiprihtim.com/…?__twitter_impression=true`
  • başkan snow'un hikayesini konu alan bir kitap. lionsgate tarafından filmide çekilecektir.
  • açık oyunları serisinin 2, 3 ve 4. filmlerini yöneten francis lawrence'ın yöneteceği roman uyarlaması the hunger games'in prequel filmi.
  • 19 mayıs 2020'de yayımlanacak suzanne collins romanı.

    the ballad of songbirds and snakes, açlık oyunları'nın ilk kitabından 64 yıl öncesini, yani 10. açlık oyunları'nın oynandığı dönemi ele alacak. 18 yaşındaki coriolanus snow'un 12. mıntıka'nın kız yarışmacısına akıl hocalığı yapmak için görevlendirileceği romanda onun kurallara bağlılığıyla kazanma arzusu arasındaki mücadele anlatılacak. açlık oyunları serisinde sürekli bahsi geçen "karanlık günler" ve on yıl sonrasını kapsayan bir roman olacağı söyleniyor. bugüne kadar yazılmış en kalın açlık oyunları romanı, diğerlerinin neredeyse iki katı kalınlığında.

    açlık oyunları'nda herkesin nefret ettiği snow'un bu romanda bir kahraman mı yoksa anti-kahraman mı olacağı henüz belli değil. fanlar, bu kadar nefret ettikleri bir karakterin kahraman olarak anlatıldığı bir hikaye istemiyorlar.

    böyle bir romanın geleceği aşağı yukarı 2015'ten bu yana belliydi. serinin diğer filmleri bittiğinde prodüksiyon şirketi bu hikayenin daha fazlasını içerdiği ve eski dönemleri çekmek istediklerini belirtmişlerdi. muhtemelen collins'ten materyal istediler, o da böyle bir şeyle geldi. önceki filmleri yapan şirket lionsgate, yayın haklarını satın aldığını kitabın duyurulmasının ardından hemen açıkladı.

    bakış açılarının değiştirilip aynı olayları tekrar anlatmaktansa j. k. rowling'in harry potter serisine yaptığı şeyi yapıyorlar. aynı evren ama farklı karakterler ve farklı hikayeyle geliyorlar. rowling fantastik canavarlar'ın senaryosunu bizzat kendi yazmıştı ancak her şeyi mahvetmişti. kendi yazdığı evrenin kurallarını alt üst ederek bütün düzeni yıkmıştı. buna karşılık collins, rowling'in yaptığı hatayı yapmıyor. önce filmle gelmiyorlar, kitabı yayımlıyorlar. direkt film olayına dalmaktansa kitaplaştırmaları iyiye işaret. en azından collins'in rowling gibi kendi kurduğu evreni bozması zorlaşır ve fanlar için yeni hikaye çok daha anlaşılır olur.

    filmin tarihiyle ilgili henüz hiçbir açıklama yok.

    --- spoiler ---

    hikayeye dönecek olursak, aslında bazı kısımları biliyoruz. mesela 12. mıntıka'nın ilk (ve 74. açlık oyunları'na kadar tek) zafer kazanan ismi haymitch abernathy ve o da 50. açlık oyunları'nı kazandı. bu bakımdan snow'un akıl hocalığı yapacağı kızın kaybedeceğini biliyoruz.

    kitapta snow'un arenadaki kazanma ve akıl hocası olarak kendini ispatlama arzusu ile sistemin kurallarına duyduğu sadakatin çatışacağı göz önüne alınarak fanlar kitabın adındaki imgeleri bununla bağdaştıran teoriler ortaya atıyorlar. kitabın adında bahsi geçen yılanların ve kuşların mücadelesinin bunu temsil ettiğini söyleyenler var.

    tabii en popüler iddia, 18 yaşında bir delikanlı olarak snow'un akıl hocalığı yapacağı kıza aşık olacağı ve arenada o kızın hayatını değil, sistemin devamlılığını tercih ettiği için sonraki yıllar kalpsiz bir adama dönüşeceği teorisi. capitol'ün çıkarlarını aşkına tercih eden taşlaşmış bir adam profili çiziyorlar.

    bunların hepsi fan teorisi tabii.

    --- spoiler ---
  • 19 mayıs 2020'de yayınlanacak olan 10.açlık oyunları zamanı ve başkan snow'u anlatacak olan kitap. bugün kidega'da tüm dünyada aynı anda çıkacağı açıklandı ve ön siparişe açıldı. yani kitap 19 mayısta türkiye'de de çıkıyor. neyse siparişimizi verdik bakalım, çıksa ve bir an önce okusak.
  • dünyayla aynı anda türkiye'de de satışa sunulmuş yeni suzanne collins kitabı. online kitap sitelerinden ulaşılabilir.

    benim için bayağı sürpriz oldu. malum ortamlarda ingilizce pdf'ini ararken kenardaki reklamlardan türkçe başlıklı versiyonunu gördüm ahah (bu arada henüz malum ortamlarda bulamadım). türkiye'ye altı aydan önce gelmez diye bekliyordum. yayın haklarının pegasus'tan dex'e geçtiğini de öğrenmiş oldum ki pegasus gibi kan emici bir yayınevinden daha iyidir diye düşünüyorum.

    kuşların ve yılanların şarkısı ismiyle çevrilmiş. yaklaşık 650 sayfalık kitap şu ana kadar yazlmış en kalın açlık oyunları romanı.
  • çok heyecanlıyım bu konuda. snowun hikayesini anlatıyormuş sanırım. sesli kitabının da aynı anda yayınlanmış olması çok mutlu etti beni.
  • sessiz sedasız çıkmış prequel açlık oyunları romanı. açlık oyunları üçlemesini ortaokul yıllarında severek okumuş biri olarak, seriye yeni eklenmiş bu kitabı da vefa gereği okuyayım dedim.

    bu yeni kitabında suzanne collins'in pek çok yönden kolaya kaçtığını düşünüyorum. öncelikle, kitabın yazım dilini son derece yavan buldum, serinin diğer kitapları da bu şekildeydi fakat aradan geçen zamandan sonra collins'in yazarlığını geliştirmek için en azından çaba göstermesini beklerdim. zamanında kitaplarının okuyucu kitlesi ortaokul ve liseye giden çocuklardan oluşuyordu büyük oranda. kullandığı dil, hitap ettiği kitleye uygundu fakat şimdi aradan on yıl geçti. seriye devam olarak çıkardığı kitabını okuyacak kitle de eski okuyucularının on yıl büyümüş hallerinden başkası olmayacaktır. sanmıyorum ki 2020 yılında 12-13 yaşındaki bir çocuk president snow'un hikayesini merak etsin.

    ayrıca bu kitapta, yazarın açlık oyunları dışındaki kitaplarını* okuyan birisinin kolaylıkla fark edebileceği bir tekrarlama durumu söz konusu. collins'in yazdığı diğer iki kitap serisinin baş karakterleri olan katniss ve gregor ile coriolanus snow karakteri büyük benzerlikler gösteriyor. bu üç karakter de babalarını trajik bir şekilde kaybetmiş, maddi sıkıntılar yaşayan, ailelerinin tüm yükünü sırtlanmak durumunda kalmış talihsiz çocuklar olarak yazılmış. üçünün de başına hayatlarını bütünüyle değiştirecek bir olay geliyor, üçü de bu durumdan içinde bulundukları kurgusal dünyayı değiştirecek bir hamle yaparak kurtuluyor.

    kitap 646 sayfadan oluşuyor ve hem hacmiyle hem de konusuyla iki ayrı kitabın birleşimi şeklinde yayınlanmış gibi bir izlenim veriyor. 10. açlık oyunları bittikten sonra ilk kitap bitmiş, sonrasında yeni bir kitaba başlamışım gibi hissettim. belki de snow'un hikayesi bir üçleme olarak tasarlanmıştı fakat bir nedenden dolayı bu fikirden dönüldü. üçüncü kitap için yeterli malzeme de vardı aslında, yazık olmuş.

    nereye varacağını bildiğimiz bir hikayede şaşırmak pek kolay olmuyor ama collins yine de bölümleri şoke edici bir şekilde bitirmeye gayret etmiş diğer kitaplarında olduğu gibi. açlık oyunları referansları da güzel, çoğu zaman kör göze parmak olsa da okurken hoşuma gitti. yeni karakterlere de kötü diyemem, sejanus plinth haricindekileri pek sevemedim fakat lucy gray ve covey tayfasının film uyarlamasında iyi iş çıkarabileceklerini düşünüyorum.

    filmi çıktığında gider izlerim, yeni bir kitap daha çıksa alır okurum ama eskisinin yarısı kadar bile zevk alamıyorum artık. collins güvenli sınırlarından çıkıp farklı bir yol çizmeli kendisine yoksa hep aynı örüntüleri takip eden vasat bir yazar olarak anılmaktan öteye gidemeyecek. ama benim gibi insanlar olduğu sürece neden risk alsın, o da ayrı bir konu tabi.
  • açlık oyunlarının prequeli diyebileceğimiz suzanne collins romanıdır.

    güzel güzel snow'un kariyerinin ilk yıllarını, siyasi entrikalarını okurum. akarım kokarım olmaz derken yine empatilerden empati beğenerek bu hikâyede yanan ben oldum.

    --- spoiler ---

    bu beni kötü bir insan mı yapacak bilmiyorum ama allah kahretsin ki ben genç snow'la empati kurdum arkadaşlar. bütün o kibrine, bencilliğine, aman ağzımızın tadı bozulmasın komformistliğine ve derdini şeediyim bir insan olmasına rağmen bu adam gerçek. böyle insanlar var ve onunla aynı yol ayrımlarına gelsek ben ondan daha onurlu davranabilir miydim sorusuna gönül rahatlığıyla evet cevabını veremiyorum. genç snow'a baktıkça en şeytani insanların bile bir zamanlar masum bir çocuk olduğunu hatırlıyorum. evlerimizde etli sütlüye karışmadan otururken kime ne zararım var diye düşünüp kendimizi iyi insanlar olduğumuza ikna etmeyi seviyoruz. ama güç elimize geçse canavara dönüşmeyeceğimizi kim garanti edebilir? özümüzde nasıl insanlar olduğumuzu belirleyen şey güç sahibi olma fırsatını yakaladığımızda nasıl davrandığımız değil midir?

    belki bu romanda dil yavan ve şahit olduğumuz açlık oyunu alışık olduklarımızdan çok daha durağan, heyecansız. ama okuduğumuz dönemde zaten bildiğimiz anlamda açlık oyunları standartları daha olgunlaşmamış. bu yüzden bunu normal karşılıyorum. suzanne collins bir alex değil ama ucundan koklattığı politik alt metinleri seviyorum. kendisinden siyasi teorisyen, akademisyen performansı beklemiyorum. savaş bize nasıl bedeller ödetir, bizi neye dönüştürür, bir zamanlar sistemin kurbanı olan henüz masumiyetini kaybetmemiş bir çocuk nasıl önce sistemin dişlilerinden birine sonra da sistemin ta kendisine dönüşür bu soruların cevaplarının çok güzel işlendiğini düşünüyorum. kaos, kontrol, toplum sözleşmesi gibi kavramlar günümüz toplumuna nazire yapılarak başarıyla irdelenmiş. çoğumuz sisteme isyan eden gençlerken çeşitli sebeplerle elimize bordroları alıp sistemin birer parçası olmadık mı? aslında bu noktada genç snow'un dönüşümünü anakin skywalker-darth vader dönüşümüne benzetiyorum. genç snow'un hayatında da zaaflarına oynayan, başkaldırmasın diye başını küçükken ezen bir palpatine'i var: dr. gaul! bir noktadan sonra tüm seçimlerinin ve gelecekte dönüştüğü canavarın sorumlusu kendisi olsa da o noktaya gelene kadar snow'un aslında kafesteki mutta tavşandan hiçbir farkı yok. o da tavşan gibi carrot and stick ile ehlileştiriliyor. batmamak için çırpınıyor. ama çaresizce attığı her adım, aldığı her kritik karar biraz daha batmasına ve daha büyük yanlışlar yapmasına sebep oluyor. bir yerden sonra da çekerim emaneti seviyesine ulaşıyor zaten. bilmiyorum belki de bizim büyük çaresizliğimizi hatırlattığı için bu kadar içselleştirdim.

    snow'un travmatik geçmişinin birer parçası olarak öyküye yerleştirilmiş katniss çiçeği, the hanging tree, alaycı kuşlar gibi 12.mıntıka göndermeleri her gördüğümde keyfimi ikiye katladı. ve lucy gray… sevdiği adamın onu öldüreceğini anladığı anda bile zehirlemeye kıyamayan, zehirsiz bir yılanla tuzak kurup kaçmaktan öteye gitmeyen koca yürekli kadın... olan sana olan bana olan bize oldu gardaşım.

    --- spoiler ---

    suzanne collins kar tepeye düşer demiş. ama ben olsam damımıza damımıza kar yağdı demeyi tercih ederdim.

    dipnot: alaycı kuş'ta capitol'e girdiklerinde kattnis ve ekibine yardım eden gözden düşmüş açlık oyunları stilistinin adı da hafızam beni yanıltmıyorsa tigris idi. snow'un kuzeni tigris'in de modayla ilgilendiğini düşünürsek herhalde o tigris bu tigristir diye düşünüyorum. ne oldu da birbirine bu kadar bağlı iki kuzen koptular ve tigris sefalete terk edildi merak ediyorum. bunu da ayrıca okumak isterdim doğrusu.
  • ya sen yine naptın ya

    --- spoiler ---

    kitabı okuyup bitirmem 1 gün sürdü, o bir gün içinde sağa sola bakıyorum şimdi gerçekten ben snow pisliğine mi empati duyuyorum napıyorum ben?

    ilk üçlemedeki bütün şarkıların söylenmiş olması baya tatlı. galiba bairdlerden biri katnissin babaannesi dedesi falan diye düşündüm okurken. ama bu konuya bir açıklık gelmedi. gelmemesi acaba daha mı iyi karar vermedim henüz.

    bir de oyunlardaki acemilikleri ve organizasyonsuzluk. aynı zamanda savaşın aslında nasıl capitolü de etkilemiş olduğunun göstergesi olduğu için gerçekten etkilendim.

    --- spoiler ---

    bu seriyi devam ettirip snow odaklı 1 ya da 2 kitap daha yazar mı acaba diye düşünmeden edemiyorum.

    şimdi eski kitapları tekrar dinleyip arada bir bağ kurmaya çalışacağım.
hesabın var mı? giriş yap