• başrollerinde george clooney ve thekla reuten'in de olduğu yeni anton corbijn filmi. amerikalı kiralık katilimiz jack, isveç'teki görevi biraz sorunlu bir şekilde sona erince, bir sonraki görevinin sonuncusu olacağını söyler. son işi için italya'ya gider ve olaylar gelişir...

    http://www.youtube.com/watch?v=wcz4x0lczvm
  • film, bir roman uyarlaması imiş. 1 eylül 2010 da abd de vizyona girecekmiş poster;

    http://bit.ly/bjusov
  • film türkçeye centilmen olarak çevrilmiş. çüş.

    (bkz: türkçeye saçma çevrilmiş film isimleri)
  • martin booth'un a very private gentleman adlı romanından uyarlamadır bu film.
  • bu filmi nefes nefese bir aksiyon beklentisiyle izlerseniz çok büyük hâyâl kırıklığına uğrarsınız. ancak aradığınız retro bir thriller, hatta biraz da dramsa the american sizin için biçilmiş kaftan. filmin ağır ağır ama kendinden emin adımlarla ilerleyen, adeta ilmek ilmek dokunan temposunun sabırsız seyirciyi sıkabileceğini kabul etmek lâzım. ancak sabreden dervişleri muazzam bir seyirlik bekliyor, benden söylemesi.

    --- spoiler ---

    jack'in hikâyesinin sonu başından belli. o adeta ömrünü biraz daha uzatmaya çalışan bir kelebek. eski kafalı tetikçimiz, mekaniğe yatkın olduğu kadar, yeni nesil makinalara uzak. silâhlar yapabiliyor ancak cep telefonlarından hoşlanmıyor. köklü avrupa'nın içine düşmüş, geçmişsiz bir amerikalı. çaresiz, italya'nın o küçücük köyünde bile kendine bir kimlik yaratma çabası içine giriyor. patronunun aksi yöndeki nasihatlerine rağmen kendisine oracıkta iki dost ediniyor: biri rahip, diğeri de fahişe. seyirci bütün bu çelişkiler yumağı içinde sersemlemiş, paniklemiş jack'in kendi sonuna doğru yürüyüşüne tanıklık ediyor.

    --- spoiler ---

    bu noktada aksiyon sevenler kadar, george clooney'nin büyüleyici gülümseyişini bekleyen hatun kişileri de filme hazırlamak gerek. clooney bu filmde de pek tabii ki muhteşem. mütemadiyen mekik, şınav, barfiks çekiyor -üstelik her defasında yarı çıplak. ancak er kişinin o meşhur kendinden emin çekiciliği bu filmde çok da silik bir şekilde tezahür ediyor. bu sefer kendinizi zat-ı şahanelerinin depresif moduna hazırlayın. ama inanın böylesi bile tadından yenmiyor.

    dünyanın en yüzeysel kadını yorumlarını bir kenara bırakacak olursak, belki herkesten daha çok alkışı hak eden, yönetmene de değinmeden geçmemeliyiz. fotoğrafçılık geçmişinin nimetlerinden sonuna kadar faydalanan anton corbijn, hiçbir kareyi boş geçmiyor. malzemesi de italyan kasabası castel del monte'nin muhteşem manzarası, dar ara sokakları ve george clooney'nin muazzam stilize, karakteristik duruşu olunca, ortaya gerçek bir görsel şölen çıkıyor.

    the american büyük ve iddialı bir film değil, bir başyapıt hiç değil. ama kesinlikle nokta atışı yapan, stil sahibi bir minimalist thriller. bu tarzı sevenler a single man'i de sevmişti.
  • eski fransız filmleri tadında, karanlık, yavaş ilerlermiş gibi yapıp heyecanı hep yüksek noktada tutan bir george clooney filmi. kız bebeğin anaannesine satılıp babayla başbaşa bir sinema keyfi yapılası bir akşamda, tamamen izleyecek başka hiçbir hell of a film bulunamadığından tercih edilen filmde, yakın plan çekimler öne çıkmış. genellikle puslu görüntüler yoğun ve arka planda çalan müziklerle birleşince, her an bir yerden biri fırlayacakmış gibi hissettirip kalbi attırıyor. sonu zayıf ve beklendiği gibi. artık kırk yılda bir bünye bir film izledi, şükretsin ve beğensin midir nedir bilemedim ama biz pek beğendik.
  • cs_italy'nin film sürümü. uzatılmış bir kol saati reklamı. bari george clooney yataktan "my hair?!" diye fırlasaydı..
  • ortada konu falan olmayan tek kelimeyle bok gibi bir film. kim kimi neden vuruyor belli degil. gitmeyin paranıza yazık.
  • clooney nin abdominalleri, italyan abla nın göğüsleri ( gerçi sarkmışlardı) dışında numarası olmayan bayık mı bayık film. bu arada ne yani hep aynı hayat kadınıyla yatılınca centilmen mi olunuyor.
hesabın var mı? giriş yap