türk yunan şiiri
-
türk - yunan şiiri
sıla derdine düşünce anlarsın
yunanlıyla kardeş olduğunu
bir rum şarkısı duyunca gör
gurbet elde istanbul çocuğunu
türkçenin ferah gönlünce küfretmişiz
olmuşuz kanlı bıçaklı
yine de bir sevgidir içimizde
böyle barış günlerinde saklı
bir soyun kanı olmasın varsın
damarlarımızda akan kan
içimizde şu deli rüzgâr
bir havadan
bu yağmurla cömert
bu güneşle sıcak
gönlümüzden bahar dolusu kopan
iyilikler kucak kucak
bu sudan bu tattandır ikimizde de günah
bütün içkiler gibi zararı kadar leziz
bir iklimin meyvasından sızdırılmış
bir içkidir kötülüklerimiz
aramızda bir mavi büyü
bir sıcak deniz
kıyılarında birbirinden güzel
iki milletiz
bizimle dirilecek bir gün
ege'nin altın çağı
yanıp yarının ateşinden
eskinin ocağı
önce bir kahkaha çalınır kulağına
sonra rum şiveli türkçeler
o boğaz'dan söz eder
sen rakıyı hatırlarsın
yunanlıyla kardeş olduğunu
sıla derdine düşünce anlarsın
bulent ecevit
1947, londra -
ecevitin başbakanlığı sırasında yunanistan'la aramızda "kıt'a sahanlığı" problemi yaşanıyor. her iki ülkede de, denizde petrol arama sebebiyle birbirinin karasularına girip girmedikleri konusu gündeme geliyor ve hava gitgide geriliyor.
işte o günlerde, tercüman gazetesi köşe yazarı rauf tamer, başbakan ecevit'e vaktiyle yazmış olduğu bu "kardeş yunanlı" şiirini hatırlatıyor. ecevit de, "getirin o şiiri, altına şimdi de imzamı atarım" diyor.
bunun üzerine, rauf tamer de, aynı zamanda o şiire nazire türünden şu mısraları kaleme alıp köşesinde yayınlıyor:
denize döküp küfretmişiz,
olmuşuz kanlı bıçaklı,
hâlâ bir kin var içlerinde,
kıt'a sahanlığında saklı.
aramızda on iki ada,
ve bir sıcak deniz,
kıyısında birbirine düşman,
iki milletiz.
önce bir kahkaha çalınır kulağına,
sonra türk'e hayâsızca küfürler,
o, düşmanlıktan bahseder,
sen lâfı yuvarlarsın;
yunanlı'ya düşman olduğunu,
petrol derdine düşünce anlarsın.
mutlak ölecek bir gün,
ege'de arsız çocuğu,
ve tepesinde görecek,
türk'ten birlerce tûğu.
http://www.yeniasya.com.tr/…rlar/latifsalihoglu.htm -
fikret kızılok bu şiiri olmasın varsın adında besteleyip yanına da bülent ortaçgil ve erkan oğur'u alarak icra etmişti vakti zamanında.
(bkz: pencere önü çiçeği) -
-
türk-yunan şiirinin öyküsü
"ben bu şiiri londra'da genç yaşımda yazmıştım birinci şiir kitabımda bu şiirin altında 1947 tarihi yazılıydı fakat daha sonra elele büyüttük sevgiyi adlı ikinci kitabımda aynı şiirin altında 1947 tarihi yerine 1974 tarihi yer almıştı
iki tarih de doğru idi neden doğru olduğunu açıklamam gerekir ben 1974'de başbakanken 3 temmuz 1974'de bir muhalefet partisi sözcüsü aleyhimizde genel görüşme isteminde bulundu bu genel görüşmede muhalefet kıbrıs ve ege konusuna ağırlık verdi o arada genel görüşmeyi açtıran muhalefet partisinin sözcüsü bana ağır bir ithamda bulundu türk-yunan kardeşliğinden söz eden bir başbakanın ulusal ilişkiler konusunda gereken duyarlılığı gösteremeyeceğini ileri sürdü fakat ben gençlik dönemimde yazdığım şiirin altına o zaman da hiç duraksamadan imzamı atabileceğimi söyledim ve sözümü yerine getirdim
tbmm'deki bu görüşmeden birkaç gün sonra da başında bulunduğum hükümetin aldığı kararla kuzey kıbrıs'ta barış harekatı gerçekleşti şimdiden o sayede bütün kıbrıs'ta hem barış hem demokrasi yerleşti üstelik yunanistan'da yıllarca süren koyu dikta yönetimi de barış harekatı'nın ertesi günü sona erdi
henüz iki komşu ülke arasında yeterince sağlıklı siyasal ilişkiler kurulamamıştır ama iki komşu ülkenin halkları arasında dostluk ve insani-kültürel ilişkiler giderek gelişmektedir kıbrıs'a da bu sayede huzur ve barış gelmiştir"
bülent ecevit, bir şeyler olacak yarın, s109 -
1974'te kibris baris harekati'dan hemen önce eski basbakan bülent ecevit'ce yazilmis siir:
türk-yunan şiiri
sıla derdine düşünce anlarsın
yunanlıyla kardeş olduğunu
bir rum şarkısı duyunca gör
gurbet elde istanbul çocuğunu
türkçenin ferah gönlünce küfretmişiz
olmuşuz kanlı bıçaklı
yine de bir sevgidir içimizde
böyle barış günlerinde saklı
bir soyun kanı olmasın varsın
damarlarımızda akan kan
içimizde şu deli rüzgâr
bir havadan
bu yağmurla cömert
bu güneşle sıcak
gönlümüzden bahar dolusu kopan
iyilikler kucak kucak
bu sudan bu tattandır ikimizde de günah
bütün içkiler gibi zararı kadar leziz
bir iklimin meyvasından sızdırılmış
bir içkidir kötülüklerimiz
aramızda bir mavi büyü
bir sıcak deniz
kıyılarında birbirinden güzel
iki milletiz
bizimle dirilecek bir gün
ege'nin altın çağı
yanıp yarının ateşinden
eskinin ocağı
önce bir kahkaha çalınır kulağına
sonra rum şiveli türkçeler
o boğaz'dan söz eder
sen rakıyı hatırlarsın
yunanlıyla kardeş olduğunu
sıla derdine düşünce anlarsın -
her ne kadar ülke içinde hamaset beslesekte, hatta askerliğini trakyada rütbeli olarak yapmış ve ordaki tüm kurgunun olası türk yunan savaşı olduğunu bilen bir türkçü olarak gurbet ellerde gittiğiniz bir yunan restoranında arka fondan çalan yunanca şarkıları türkçe gibi algılarayarak ege denizinin hayaliyle uzaklara dalarsınınız.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap