• niyazi berkes'in bir eseri. diğer kitapları gibi güzel... şimdilerde kaynak yayınlarından baskısı var galiba.
  • şerif mardin bu eleştirisinde bana göre de kısmen haklıdır. niyazi berkes'in "hunhar batı" teşbihi şerif mardin'e dokunur. lakin şerif mardin'in eleştirisinin de eleştiriye ihtiyacı vardır. böyle iki kıymetli aydın hep olsun da varsın kapışsınlar, diyelim.
  • yapı kredi yayınlarının ekim ayı içerisinde tekrar yayınladığı niyazi berkes'in muhteşem eseri.

    kitaptan;

    "batı uygarlığında okumayazma, "aman okuryazar olalım da bize batı medeniyeti densin" diye gerçekleştirilmiş bir şey değildir. ortaçağlı toplumlarda halkın okumayazmalı olması değil, olmaması normal bir şeydir. bu uygarlıktan çıkıp çağdaş ekonomi uygarlığına giren toplumlarda okuryazarlık önüne geçilemez bir sonuç olur; ekonomik ve teknolojik yaşamına yeni unsurlar giren köylü okumayazma öğrenmekte hiç sakınca görmez. fakat durgun ve kapalı bir köy toplumu içinde, ancak kendine yetecek üretimi, karısını ya da karılarını, çocuklarını, eşeğini ya da öküzünü seferber edip zar-zor yapan köylü için modern eğitimin uygulanabileceğini sanmak, bu köylerin yaşamından tümden habersiz olmayı gerektirir. eğitim alanındaki başarısızlıklara çare olarak çıkan köy enstitüleri programı (ki kendi içinde başlı başına başarılı ve bütünlü bir kalkınma planı ile neler yapılabileceğini göstermiştir) uygulanınca, bunun eski "maarifçilik" tipinden ayrı, toplumsal yapı üzerine etki yapacak bir iş olduğu görüldüğünden bütün gericilik güçlerinin kıyameti koparması, kemalizmin sadece bir kesimde olsun gerçekleştirilmesini bile istemediklerini gösterir."
  • niyazi berkes'in, yky'den yayınlanan kitabı. devletçiliği zorlayan koşullar, devletçiliğin başarısızlıkları ve dejenere edilmesi başlıkları, defalarca okumaya değer.
  • "batı tarihçiliği iki türlü bencilliğin etkisi altındadır. biri hristiyan bencilliği(christo-centrizm), ırk bencilliği (ethno-centrizm). batı tarihçiliğindeki bu iki bencilliğin en iyi göstergesi türk'tür. tüm nesnellik örtüleri türke gelince hemen ortadan kalkar ve hristiyan kültürüyle avrupa ırkçılığı her yandan sırıtmaya başlar. türkten ağzı burnu çarpılmadan söz eden batı tarihçisine rastlamak güçtür. onun için bunlar, evrensel gerçeklerdir. türk, batı tarihçiliğinin bilim efendiliği ölçülerinin dışında kalan bir şeydir. batılı tarihçi bu konuda istediği gibi konuşabilir."
  • türk düşünce tarihi üzerine çalışan herkesin başucu eserlerinden olması gereken niyazi berkes'in büyük eseri.
  • sevdiğiniz yerlerin altını çizmeye kalkarsanız
    bütün kitabı çizebilirsiniz. öyle bir şey
  • genel olarak diyebiliriz ki türk aydınının, özellikle hükümet değişme istemeyen kişiler elinde olduğu zamanlar eğilimi ilerici olmuş, okumuş kütlesi ile hükümet arasında daima bir gerginlik bulunmuştur.

    fakat türkiye'deki aydın kütlesinin ilerici eğilimde olmasına karşılık, onun çok önemli bir eksikliği vardır:
    okumuşlar kitlesi.
    istediği değişikliklerin yapılmasında kendini etkili yapacak bir aydınları şaşılacak ölçüde yoksundur.
    bugün bile birçok geri kalmış toplumların uğraşılarında aydınların gösterdiği örgütlü uğraşı geleneğinden türk aydınları şaşılacak ölçüde yoksundur.

    türkiye'deki aydın ilericiliğinin, toplumculuktan uzak ya da toplumculuğun sadece lakırdısı edilen bir doktrincilik olarak kalışı, ona özgü olan bireyciliği bundandır. bunun belki en önemli nedeni türk eğitiminin, okumuşu kafaca çağdaşlaştırması;
    doğal olarak toplum geleneklerinden koparmasıdır. aydının kendisi toplumsal bir kitle teşkil etmediği gibi, toplumun sınıfları da kendisiyle birlik değildir.

    sonuçta aydının işi, sadece bir fikir yayma işi
    olarak kalıyor. bu fikirler ne kadar yayılıyor,
    bilinmez, aranmaz, sadece okumuş arasında etki yaptığı kesin.

    işte bu yüzden aşk örgütlenmektir, diyor ece ayhan...
  • kitaba göre farklı açıdan bir "sen abdülhamit'i savundun" olayı vukuu bulmuş.

    bu kitabın yeni baskının ikinci kısmı niyazi berkes'in yön dergisi yazılarından derlenmiştir. niyazi bey'e göre artık yön dergisi'nin yanın politikasından mı yoksa okuyanların totosundan anlaması sebebi ile mi? nedenini anlamadığı şekilde kendisine "abdühamitçi" damgası vurulmuş, yeni baskısının önsözünde kendisini şu şekilde savunmuştur (asdsasadfdgdfgfgfad);

    (bkz: copy paste değil alın teri)

    "yüzüme karşı söylenen eleştirilerden biri de, abdülhamit'i övdüğüm, hatta onun "ilerici" olduğunu yazdığım iddiası olmuştur"
  • burjuvazi ile aydının batılılığı ve ulusçuluğu başlıklı kısmı defalarca okunmaya değer. tabi kitabın geri kalanı da
hesabın var mı? giriş yap