• bir cisme takılıp dengeyi kaybetmek, ya da bir konuda açıklama yaparken tıkanmak.
  • kotu bir donem gecirmek anlaminda da kullanilan bir kelime. dusmemek ama dusmeye yaklasmak anlamindadir, boyle zamanlarinda insanlar her zamankinden daha fazla destege ve arkadaslarina ihtiyac duyarlar. yeri gelmisken (bkz: arkadasina yardim etmek icin cirpinan insan modeli)
  • siyasi bir adım. beğenin ya da beğenmeyin, atılmış...
    (ara: düşenin dostu)
  • her zaman düsmekle sonuçlanmaz. bu meyanda tökezleyenin hemen düsecegi konusunda sartlanmamasi, "düsmiycem" diyerek umutla hayata sarilmasi gerekir ki, aman diyim kafa göz yarilir, beyin pekmezi acidir.
  • olağan olanı` : yürümek` yeni bir yolla göstermek. ani bir kopuşun günlük hayatın en rutin etkinliğini kesintiye uğratması. yürümenin de bir grameri olduğunu anlamamızı sağlayan süreklilik ve ritim ihlali.
  • orta anadolu'da "tökecimek" olarak da söylenen eylem.
  • yeterince sık tökezlersen, bir gün düşmeyi başarabilirsin.
    ve bir gün düşmeyi başarırsan da, tökezlediğin; ama ayakta kaldığın hallerini düşünür, âh edersin.

    "âh ben bilemedim..."

    ve ayrıca tökezlemek, yetinmeyi öğrensin diye çocuklara söylenen bir söz gibidir. "sadece tökezledin. ya düşseydin?"

    ......
  • ne düşmüş ne tam ayakta; ömrü anlatan en iyi anlatan kelime. bir o kadar sade bir o kadar mahcup
  • (bkz: düşeyazmak)
  • birleşik fiil olan kelime.

    tökezlemek < tök+ikizlemek

    tök: ayak bileğimizdeki çıkıntıya verilen isim
    ikizlemek: iki eş varlığın bir araya getirilmesi, çarpıştırılması.

    yani tökezlemek, köken itibariyle, ayağımızda bulunan töklerin birbirine çarpması sonucu dengemizi yitirmemizdir.

    etimoloji de böyle garip bir şeydir işte...
hesabın var mı? giriş yap