• yönetmenliğini maria sadowska 'nın yaptığı 2017 yılı yapımı polonya filmi. film, komünist parti döneminde yaşamış ünlü kadın doktoru michalina wislocka nın hikayesi. polonya halkının seks konusundaki tutuculuğuna ve cehaletine karşı yazdığı kitapla mücadele eden yazar dar kafalı komünist partisi sansürüne direnerek zoru başarıyor. ilginç cinsel yaşamı ve kararlılığı ile dikkat çeken kahramanımızın yaşamını başarıyla canlandıran filmi öneriyor ve iyi seyirler diliyorum.

    - kitabı kendi tecrübelerinize dayanarak mı yazdınız.?
    + kör bir insan renkler üzerine kitap yazamaz.
    http://www.imdb.com/…tle/tt5370828/?ref_=fn_al_tt_1
  • filmini çok beğendim. kitabında sanırım türkçe bir baskısı henüz yok. bir yanıyla da feminist bir yaklaşımda bulunduğunu söyleyebiliriz. kadınların da bir cinsel yaşamının olduğunu ve bu durumu hem kadının hem erkeğin bilinçli bir biçimde yaşaması gerektiğini savunur. savaş dönemi sonrası bilmem kaç yılından bahsediliyor, filmi izlerken farkettiğim ise polonya halkının cinselliğe bakış açısını ve kadına verdiği değerin benzer bir biçimde hem de 2018 yılında hala yaşadığımızı görmek oldu.
  • bizim türk filmlerinden birinde taşrada doğum kontrolünü anlatan sahneler vardı. al o sahneleri koy bu filme. zaten koymuşlar da.

    benzer zamanlarda tüm dünya, özellikle de kadınlar benzer zorluklarla karşılaşmış fakat bir noktada batı kısmen de olsa bunu aşabilmişken, bizim çok da yol aldığımız söylenemez.

    filmdeki tüm oyunculuklar ve sinematografi muhteşem, izlerken tüm duyguları alıyorsunuz.

    --- spoiler ---

    michalina wislocka'nın, ilk ilişkisindeki üç kişilik senaryoda, ana karakter kendisiyken eşine "beni sevecektin, onunla yatacaktın" gibi bir cümle kullanıyor.

    ikinci ilişkisinde, bir başkası ile evli bir adamla beraber ve çok sevmesine rağmen, ilk ilişkisindeki diğer karakterin pozisyonunda buluyor kendisini (sevişilen) ve uzaklaşıyor.

    burada sanırım anlatılmak istenilen; bir insan ne kadar rahat ve geniş düşünceli olursa olsun, aslında tüm sevginin ona ait olmasını istediği ve üçlü ilişkilerin hiçbir koşulda yürümeyeceği.

    bunu fark ettiği sahne beni derinden etkiledi, bir de sevdiceğinin öldüğünü öğrendiği anda yaşadığı duygu yoğunluğu çok etkileyiciydi.

    --- spoiler ---
  • salt romantizmden uzak, yalın, insanı zaman zaman geren ama çok gerçek, biyografik belgesel tadında bir film. wislocka’nın kitabı lehçe’den “a practical guide to marital bliss” birçok dile çevrilmiş, bizde pek tanınmasa da uluslararası üne sahip. keyifli izlemeler meraklısına.

    http://politicalcritique.org/…-feminism-polishfilm/
  • sevme sanatı şeklinde çevirmişler türkçeye. evet çok iyi oyunculuk, evet çok sıcak film ama aralardaki o muhteşem esprilere kahkahalarla gülen bir tek ben değilim sanırım.

    --- spoiler ---

    - partiyi rahatsız etmek istemeyiz.
    - onlar da kiliseyi rahatsız etmek istemediklerini söylediler
    - kapı kapı dolaşmak buna deniyor sanırım
    --- spoiler ---

    yahut

    --- spoiler ---

    - çizimde bir zenci adamla bir kadın...
    - o zenci değil efendim
    - ne o zaman, baca temizleyici mi?
    - bakın efendim biz ırkçı değiliz...
    --- spoiler ---

    tey allahım, hala gülüyorum...
  • türkiyede hala cinselliğin ayıp, günah olduğu düşünüldüğünde izlenmesi izletilmesi gereken bir film. oysa ne güzel kitabın adı sevmek sanatı..
  • mükemmel bir film. bence türkiye de kamu spotu olarak yayınlanmali. hatta ekşi sözlükten de başlayabiliriz. belki bu şekilde " tayt giyen kadının amacı" gibi başlıkları görmeyiz.

    "hem beden hem de ruh kendinizi ve başka birini sevmeyi öğrenmeniz için gereklidir."
  • düşünün,bugün kültür olarak o dönemin polonya taşrasından daha gerideyiz.hikaye çok hoşuma gitti,film biraz uzatılmış ama kalitesi sıkmadan izletiyor kendisini.
  • şimdi izledim ve epeydir gördüğüm en iyi dönem yapıtlarından biri oldu film, 1970'lerdeki komünist yönetimi altındaki polonya'nın o sansürcü dünyasını hissedebildim, gerim gerim gerdi beni. biyografik olarak oldukça başarılı olmuş, michalina wislocka'yı canlandıran aktrist hem hayal kırıklığı, hem mutluluk, hem üzüntü duygunu başarıyla aktarabilmiş izleyicisine. başta kadını engellemeye ve kitabını sansürlemeye çalışanlar daha sonra hizmet ödülü vermiş. üzücü yanı işe şu: o dönemdeki* bazı tabuların 2020'nin türkiye'sinde mevcut olması. bence kesinlikle izlemeye değer, imdb puanı ise 7,1.
  • hem kominist rejim altındaki polonya'yı hem jinekolog bir kadın olarak bütün engellere rağmen seks üzerine yazdığı kitabı yayınlama serüvenini başarılı bir şekilde yansıtan, türkçeye sevme sanatı olarak çevrilen film. özellikle kadın vücudu ve kadın orgazmı hakkında ne kadar geç bir şeyler öğrenmişiz diyor insan.

    jurek yeni tanıştıklarında bir ara "bir kitap yazsana" diyor. bazen değer verdiğiniz birinin en basit bir cümlesi hayat boyu sizi motive etmeye yetebiliyor. bence bundan dolayı yazmaya teşvik eden de büyük ihtimal jurek. gerek eşi gerek jurek ile yaşadığı ilişkiden beden ile zihnin ayrılamayacağını, birini seveyim ama sevişmeyelim veya biriyle sevişeyim ama birbirimizi sevmeyelim gibi bir şeyin mümkün olmadığını da yansıtıyor. insan günün sonunda bütün sevgiyi kendisine istiyor çünkü. filmin sonunda "kitap kendi deneyimlerinize mi dayanıyor" sorusuna "kör biri renklerle ilgili kitap yazamaz" şeklinde cevap vermesi hem beni gülümsetti hem de bambaşka yerlere götürdü.
hesabın var mı? giriş yap