• johnny to'nun ka-fai wai ile birlikte yönettiği güzelce bir çin filmi.

    --- ağır spoiler ---

    filmin belki de en güzel kısmı ana karakterimiz olan bun'un deli olup olmadığını anlayamamamız. bir an, 'ulan herif hakkaten kafayı yemiş' diyorken, bir sonraki sahnede, 'hass adam hakkaten insanların farklı karakterlerini görüyor galiba' diyebiliyoruz.

    neticede film bittiğinde bun'ın iyi bir dedektif olmasına rağmen deli mi olduğunu, yoksa doğaüstü yeteneğe sahip olduğu için mi iyi bir dedektif olduğunu anlayamıyorsunuz.

    --- ağır spoiler ---
  • 2007 yapimi mad detective adiyla da anilan hong kong filmi.

    dedektif bun (ching wan lau) bir universite ogrencisinin cinayetini hic de alisik olmadigimiz bir sekilde cozer. bir domuzu satirla dogradiktan sonra bir bavulun icine girerek kendisini merdivenlerden yuvarlatir. sonucunda katili bulmustur; katil dondurmacidir! emekli olan komiserine, emeklilik hediyesi olarak van gogh vari bir hediye sununda gorevinden olur... bu esnada iki dedektif bir hirsizi takip etmektedir. hirsiz ormana kacar ve iki dedektif pesinden ormana dalar. ormandan yalnizca bir dedektif disari cikabilir. 18 aylik aramalara ragmen diger dedektif bulunamaz! bu esnada kayip dedektifin silahiyla cinayetler ve soygunlar gerceklestirilmektedir...
    hirsli bir cinayet masasi dedektifi ho kendisine rol modeli olarak dtf. bun'u almistir ve bu kayip davasinda kendisine yardim etmesini ister. karisi, insanlarin alt benlikleri ve diger tum seyleriyle dtf. bun, dtf. ho'ya ne derece yardimci olabilecektir?

    sacma sapan gibi gorundugunu biliyorum ama kisaca ozetlersek boyle bir film sun taam. karakterleri ve anlattigim seyleri gorup aha bu kesin komedi diye basliyorsaniz bilin ki degil. bastan soyleyeyim sonra uyarmadi demeyiniz, bu bir komedi filmi degil.
    evet, gayet ciddi bir film karsimizdaki. arada espiri yapiyor gibi gorunuyor -belki de yapiyor- ama yaptigi espiriler bile hikayeye bir seyler katacak olduklarindan onemli. gulmekten ziyade dikkat kesilip izlemek gerekiyor. ustelik benim gibi uzak dogulu insanlari birbirine benzetiyor ve tam manasiyla ayirt edemiyorsaniz o zaman cok daha dikkatli izlemeniz gerekiyor.

    ilkin cok hizli ve karisik ilerleyen film bir ara durulur gibi yapip arkasindan tam gaz delirtmeye devam ediyor. bastan belirteyim bu insanlarin alt benliklerini gosterme olayina hasta olmamak elde degil. bir de altinci his gibi olayi son donemecte cozmenizi istemiyor. bastan cat diye veriyor. bu bakimdan cok takdir ettim. tamam, buralarda gordunuz ama ben o gordugunuz seyi anlatmayacagim diyor avazi ciktigi kadar. i see dead people's demiyor anlayacaginiz. ilkin oyle hissediliyor yine de ne yalan soyleyeyim.
    bir ara o kadar karisiyor ki hikaye buradan nasil toparlanir deniliyor. az asagida belirttigim sebeplerden oturu bu dagilim yasaniyor olabilir. belki de bilincli bir tercihtir ama hangisi oldugunu kestirmek icin yeterli veri yok elimizde. yeri geliyor gercekten bilerek oyle yapildigi gosteriliyor. ozellikle dtf. bun'un karisiyla olan mevzularda ise bunun tam tersi bir his peydah oluyor.
    bilincli olsun ya da olmasin ilginc bir tat biraktigini soylemek gerek bu karisikligin. dtf. bun'un neler hissettigini az biraz anlamamiza yardimci oluyor cunku.

    yonetmen johnny to ve ka-fai wai'nin beraber yonettigi bilmem kacinci filmmis bu. diger filmleri izlemedim ama oldukca ilginc bir is cikarttiklarini soylemeliyim. diger islerini bilmedigim gibi nasil calistiklarini da bilmiyorum yalniz iki farkli yonetmeni oldugu filmin basindan sonuna degisen gorsel anlatimlardan hissediliyor. bunu en azindan bu film icin bir eksi olarak mi kabul etmek gerekir yoksa tam tersi arti olarak mi kaydetmek gerekir bilemiyorum. sonucta dengesiz bir karakterin, dengesiz hikayesini anlatiyor ama bu denli farkli goruntuler olmasini aciklamaya yeter bir sebep midir bu bilemedim.

    tekinsiz dedektif bun karakterine ayri bir yer acmak istiyorum. gercekten cok basarili bir oyunculuk sergilemis wan lau. filmde en takdire sayan sey zaten kendisi. goruntusuyle ve mimikleriyle ben bu adami timarhaneye tikmak istedim. o denli ete kemige burunmus bir karakterdi...

    filmin bircok eksisi var ama tum bunlari gormezden gelmek cok basit. cunku karsimda simdiye kadar rastlamadigim turden bir hikaye var. alt benlik ve insanin cozumlemesi olayini gosterisi ve bunu bagintiladigi noktalardan oturu bile oturup izlenilmesi gereken bir film.

    ayrica bir nevi kisisel not olarak hong kong'lu arkadaslara bu tip ilginc filmlerinden oturu tesekkur edesim geldi. agzimda kalan tat bakimindan bana oldukca infernal affairs (mou gaan dou) 'i animsatti. umarim bunu da ona yaptiklari gibi pic etmezler...

    edit: imdb sayfasi icin -> http://www.imdb.com/title/tt0969269/
  • bu filmde bir detektif var inanmazsın, adam deli-manyak. bir cinayet çözme yöntemi var; ilk olayı seriyor sonra geliştiriyor, en sonunda pat diye çözüyor. detektifliği stanislavski'nin kitaplarından öğrenmiş gibi, metod yapıyor. bir de ilginç bir özelliği var insanların tyler durdenlarını görüyor. ama filmde öyle bir kasıntı hal yok ya en güzel tarafı da orası. ne cgi ne bir şey, yönetmen kesmeyle seyircinin zihnine biçmiş nedir. ne değildir?

    bir de to buna bir son çekmiş, orson welles misin mübarek, şangay'dan kadın ithal etmiş. doğru bak şaşı gör filmlerinden, müseccel.
  • yamuk baktırıyor bu film. zizek gözlerini uzak doğuya çevirsin. fuk sau'yu böyle bir şaheserden sonra dinlenme molası sayıyorum.
  • deli işi.
    detectice bun delidir.
    yönetmen tony to da.

    akıl dolu bir film. heyecan kasırgası tadında gidip ağzınızı açık bıraktırıyor. heralde zihinle ilgili en iyi filmleren. hem de bu kadar aksiyon ve böyle bir finalle.

    *
  • kalburüstü bir kore filmi.
    güzel olmasına güzel ama ıskalayarak başyapıt olma şansını kaçırıyor....
    tavsiye edilir....
  • behzat ç.'de behzat komiserin 4'lü, 5'li kişilik bölünmesi yaşadığı sahnelerde akla gelen ilk film. değişik bir tat arayanlar için ideal bir kore filmidir. ayrıca içinde güzel bir meksika açmazı sahnesi de var.
  • çok iyi bir film.

    --- spoiler ---

    filmin sonunda kafanızda şu oluşmuş olabilir; kadın en başından beri iyi polisin alt kimliğiydi gibi, böyle saçma bir düşünce oluşmuş olabilir. ben ilk esnada öyle bir şey düşündüm ama çok saçma evet. zira bunun saçma olduğuna geriye doğru sardığım bir sahnede karar verdim. kötü polisin ortağını öldürdüğü sahne. kadın orada da var. peki olay ne ?

    iyi polisin ve kötü polisin alt kimliğinde aynı kafandan var ama ikisi de kendilerine ait farklı bireyler. kötü polis'in alt kimliği silahını kaybedişi ve terfi meselesinde ortaya çıkıyor... iyi polisinki de öyle. zira ana karakterimiz olan deli abi, iyi polisin silahını almış durumda ve karısının terfi meselesini yüzünden söylediklerinden sonra ortaya o kadın çıkıyor. zira aynı durum kötü polisin ortağını öldürdüğü zamanda yaşanıyor. sözün özü; kadın en başından beri iyi polisin bir karakteri değildi, kötü polisinde. terfi meselesi ve silah kaybetme olaylarında ikisinde de ortaya çıkan aynı dürtünün oluşturduğu farklı ama aynı işlevi gören alt kimliklerdi.

    --- spoiler ---
  • ara ara aklıma düşen şahane hong-kong filmi. karakteriyle fazlasıyla özdeşim kurabilmiştim. yönetmenlerin hususi işlerini de severim. hong-kong filmlerindeki body-count fazlalığından ziyade çocukken hastası olduğum vhs dönemindeki duyguya hala dokunabildikleri için. eğlencelik ama güzel bir fikri de olan film arayanlara öneririm.
hesabın var mı? giriş yap