• simcity 2000'de yaptiginiz haritalarda arabalarlan gezinmenize yarayan bir oyundu. ancak bildigimiz gibi simcity 2000'in motoru, tamamiylen katmanlardan olusan arazilere izin verdigi icin, arabalarlan da boyle yokus filan cikmak yerine, rampa cikar, rampa inerdiniz surekli.

    yaptiginiz heykeldir, polis istasyonudur filan, bunlarin hicbirini nedense bir daha bulamazdiniz oyun icinde.

    bir de diger arabalari patlatma gibi abuk senaryolar vardi. arabalara alinabilecek roketler filan... hatta oyunlan birlikte gelen haritalardan birinde, arenamsi bir yer vardi ve etrafi ruzgar santralleri ile donatilmisti, hicbirsey anlamadan oynamistik oyunu, sonra biraktiydik tabii ki.

    bir benzeri, hatta kendinden daha once cikan oyun icin (bkz: simcopter)
  • tarihin en kötü 10 oyunu seçilse rahatlıkla girebilecek berbat oyun.
  • oldukça kötü bir oyun olmasının yanı sıra oldukça zevkli bir oyundu kendisi.
  • radyo kanalları özellikle bluegrass türü müzik yapan kanalı, harika şarkılara sahip güzel oyun.
  • basbaya eğlenceli bir oyundu. şimdiki aklım olsa yine oynarım. tabi o zaman sim city diye almıştım ama böyle yarış gibi falan bişey çıkmıştı. boş boş gezinme olayı değil de asıl güzel tarafı senaryosu olmasıydı, baya ilerlemeli falan bir oyundu yani.
  • uçup kaçma hislerini 4d sports driving oyunundan almış, serbest gezme güzelliğiyle midtown madness oyununa belki ilham vermiş, süper müziklere sahip, zaman katili, döneminin efsane oyunlarından biriydi.
  • hem kötü hem de eğlenceli bir oyundur. zamanında dergilerde yerden yere vurulmuştu.
  • çok küçüktüm bu oyunu oynamaya çalışırken. bi türlü beceremediğimi hatırlıyorum. ama müziğini ezberlemiştim.
  • demosunu çocukken çok oynadığım, sonra bir ara arayıp ismini bulamadığım en sonunda tesadüfen üstteki entry sayesinde karşıma çıkan oyun.

    demosunda sarı bir arabayı kontrol ederdik, şehirde dolaşırdık, kahverengi renkte araçlar bizi peşleyip dururdu. füze ve taramalı atabiliyorduk bu araçlara. üçüncü bir çeşit daha vardı ama ona hiç erişim yoktu. düşmanları patlatınca içlerinden bok püsur çıkardı, çoğu da işe yaramazdı bunların. sadece bazen silah düşerdi bazen de arabanın tamirini sağlayan şeyler düşerdi.

    şehrin dışında bir de tren yolu vardı arada tren yolundan giderdim mümkün oldukça trene çarpmamaya çalışarak. tabi imkansızdı. işte o tren.

    güzel bi oyundu ya, aklımda güzel kalmış yani.
hesabın var mı? giriş yap