• orson scott card tarafindan yazilan ender serisindeki ender's game kitabinin ardindan gelen bilim kurgu romani. lusitiana adli bir gezegende bugger'lardan sonra ilk defa akilli uzaylilar ile * insanligin tanismasi ile baslayan olaylar anlatilir. ve olaylar gelisir.
  • orson scott card'ın romanında bir tür dini sınıf gibi kabul edilen olay. speaker olan kişi, yakını ölen birisi tarafından çağırılır ve ölen kişinin ölümünü konuşması istenir kendisinden. bunun üzerine speaker kişi de ölenin yakınları ve tanıyanlarla konuşarak ölen kişi hakkındaki iyi ve kötü "doğruları" konuşur.
    bence günümüzde de gerçekten yapılması gereken, ama tüm gerçekler ortaya döküldüğünde acı verici şeyler de öğrenilebilen bir durum. tehlikesi var, ama kazandırklarının daha büyük olduğuna inandığım bir şey.
    (bkz: enders game)
    (bkz: ender wiggin)
    (bkz: andrew wiggin)
    (bkz: the hive queen)
    (bkz: the hegemon)
  • izmir'de hiç bir kitapçı ve sahafta bulamadığım kitap. o değil bu kitabı bulamadığım için ender'in oyunu'nu bitirmemek için 2 gündür taklalar atıyorum. buldur be sözlük.

    edit:
    6:45 yeni baskısını yaptı sağolsun. yayınevinin sitesinden ön sipariş verip indirimli indirimli aldım. buraya yazmayı unutmuşum.
  • ender serisinin ikinci kitabı. bana kalırsa çok iyi bir kitap olan ilk kitaptan bile daha güzel olmuş. o kadar beğendim ki sabahın köründe kalkan bir oğlum olduğu gerçeğini es geçerek, gecenin bir yarısına kadar okuyup kitabı bitiriverdim. sci-fi sevenlerin pas geçmemesi gereken bir eser.

    --- spoilerımsı ---

    insanoglunun 'yabancı' olanı nasıl algıladıgını çok güzel anlatıyor ölülerin sözcüsü..yabancıya karşı duyulan korkunun nasıl öfkeye ve düşmanlığa dönüştüğünü adım adım izleyebiliyorsunuz. bilinmeze karşı korku ve ötekileştirmenin yollarını yürüyorsunuz okurken. kendi dünyamızı, sınırları, savaşları farklı bir açıdan görme şansı ediniyorsunuz.

    --- spoilerımsı ---
  • malum ender serisini yeni bitirdim, ilk kitabı okuduktan sonra bir filmi yapıldığını öğrendim. sözlükte dolaşırken ilk kitabın şaheser, tek atımlık deha ürünü olduğu, geri kalan kitapların ise vasat olduğunu bir çok yerde de gördüm. ama buradan görüşümü bağıra çağıra belirtmek istiyorum: birader hadi oradan!

    birinci kitap evet güzel, ama iyi bir hollywood filmi olacak niteliklte bir durumda. çok yetenekli bir ana karakterin hikayesi işte, kitabı güzel ve ender yapan kısımı ise o ana karakterin psikolojisi ve iç dünyası idi. tabiki de ana karakterin yaptığı hareketler, zekası imkansızlıkları başarması gönüllerimizi ele geçirmiş, hepimizi tavlamıştır. çünkü bakış açısı ve anlatımı o kadar başarılı ki, içine giriyorsunsuz hikayeyinin. ama
    dikkatinizi çekerim, full action diyorum sizlere buradan.

    lakin gelelim esas mevzuya; speaker for the dead. gerçekten efsane bir iş olmuş. yine bir kritik ile başlayacak olursam eğer; normal bir bilim kurgudan beklenen ögeler bence yok, bilim ve teknoloji bazlı muhteşem bir hayal gücünün var olduğunu söyleyemeyiz (bilmiyorum ben stanislaw lem kitaplarında bilimi hissediyorum asdfasdf) fakat, kitabın, akıllı türler arasındaki sosyal ilişkiler üzerine kurulu olması; işte bütün kitaplar arasından (bence) sıyrılmasında çok büyük rol oynuyor. ilk kitabın başarılı olması, ikinci kitap için bir açlık doğuruyor, kitapta ender'in ortaya çıkacağı durumları resmen iple çekiyorsun, çünkü o durumda neler yapabileceği, o potansiyeli seni resmen meraklar içerisinde bırakıyor. ve resmen ender's game den çok farklı bir tat var speaker for the dead' de. olm bir kere adam bu kitap hakkında bir iki atıp tutup düşündükten sonra ender's game'i sırf bu kitaba altlık olsun diye yazıyor, gerisi sen anla.
  • ender's game filmini izlediğimde, kitabını okumadığım halde, filme aktarılmamış bazı olayların ve diyalogların eksikliğini hissetmiştim. filmi beğenmiştim beğenmesine ama kitabın hakkının tam verilemediğinden emindim.

    o yüzden kitabı okumayı da istiyordum. fakat hikayede benim asıl ilgimi çeken şey, ender karakterinin gelişimi ve "düşmanı, 'onu anlayarak, hatta severek' yenmek" şeklindeki hayat görüşüydü. açıkçası savaş akademisinde geçen, savaş simulasyonu yapılan uzun bölümleri tekrardan okumaya üşeniyordum.

    neyse ki amazon ve goodreads'de okuduğum yorumlar beni ender's game'i okumak yerine, seriye speaker for the dead ile devam etme konusunda ikna etti. benimle aynı durumda olanlara da tavsiye ederim; gönül rahatlığıyla, ender's game filmini izledikten sonra, speaker for the dead'i okuyabilirsiniz. harika bir kitap. yeni bir alien türü, kafanızı uzun süre meşgul edecek sorular, orta yaşlı bir ender, biri sürü yeni karakter (benim favorim jane), dalları sizi dört yandan saracak, merak içinde bırakacak ve sonunda etkileyici bir şekilde birbirine bağlanacak bir hikaye. harika, efsane gibi kelimeler yetersiz kalabilir.

    hoş, bu kitaptan sonra dönüp ender's game'i de okudum, zaten kısa romandan hallice. ama bir speaker for the dead değil.
  • yakında belki bunun da filmini yaparlar. ilk kitabın filmindeki aksiyona nazaran bu sefer daha ağır ilerleyen ve bilinçli olmak ne demek, raman-varelse mevzusu, yıldızlararası seyahatin doğurduğu zaman problemleri, aile, din, iki uzaylı ırkın arasındaki farklıları birbirlerine sorarak anlamaya çalışması vs. konular üzerinde piggy ve xenobiyologların konuşmalarına, ender'le olan tartışmalarına odaklanan biraz daha diyalog ağırlıklı bir film yapılsa keşke.
  • yazarin, ilk kitabı sırf bu kitaba hazirlik olsun diye yazdim itirafinda bulunduğu, ender serisinin ikinci ve bana göre en etkileyici kitabi

    --- spoiler ---
    ender'in böceklerin kökünü kurutmasinin üzerinden 3000 yıl geçmiştir. insanlik ender'in kahraman olarak değil, soykırımcı bir sadist olarak hatirlamaktadir. ender ise yeni kimliği ölülerin sözcüsü olarak hatasini telafi etmek için gezegen gezegen gezmektedir. kitap türler arasindaki iletişimin etik ve sosyal boyutunu öyle bir sorguluyor ki aman allahimmm!!! bir ekosistemde güçlü olan kendine tehdit oluşturabilecek olani yok etmek zorunda midir? tehdit olarak algiladiğimiz şeyler ya onlarin iletişim kurma biçimiyse?

    al bu kitabı sosyal bilim dersi olarak okut.

    --- spoiler ---
  • "farklı kültürler" ile temas ettiğimizde olayları kendi değer yargılarımız ile değerlendireceğimizi, evrenin merkezine kendimizi konumlandırdığımızı anlatan kitap. kendimizden farklı biyolojik çevrimleri düşünemiyoruz ya da başka bir kültürde "ölüm"ün biyolojik/kültürel olarak başka bir hayat geçiş olabileceğini düşünemiyoruz. tabi aynı durum onlar için de geçerli olacak. benzer şeyleri amerika'nın keşfi ve yerlilerle ilk temas gibi durumlarda da yaşadık halihazırda. yabancı bir tür ile ilk temasımızın da bu kitapta kurgulananana yakın olabileceğini düşünüyorum.
hesabın var mı? giriş yap