• tüm dünyadan 60 kadar sosyalist ve sosyal demokrat partinin aralarında konuşup anlaşarak temmuz 1951'de kurdukları birliktir. her partinin bir oyu vardır ve kararlar oybirliği ile alınır. sovyet türü komunist sisteme karşı çıkarak demokratik sosyalizmi savunmaktadırlar. nato tarafından destek görmekte,avrupa birligi çalışmalarına da katılmaktadırlar. türkiye'den de chp bu birliğe iştirak etmektedir.
  • şu günlerde yapılan türkiye'deki toplantısına chp'nin ev sahipliği yaptığı oluşum.
  • bugunlerde sikca; "ahah abi chp'nin sosyalist enternasyonalist toplantida ne i$i var ki? chp neree sosyalizm nere?" $eklinde soru i$aretleri olu$mu$ kafalarda. yalniz $u nokta atlaniyor ki; sosyalist enternasyonalist birligi toplantilarina bundan 60 sene once benito mussolini de italya'yi temsilen davetli olarak katiliyordu. hatta $imdi ismini hatirlamadigim avusturyali bi diktator de bu toplantilara katiliyormu$ o donem. sonrasi malum... yani asil sorun bu birligin yapisinda. zira bu grubun gecen yuzyilin ortalarina dogru atilan tohumlari humanist, insancil, bari$cil politikalardan cok cok uzak bir sosyalizm hedefliyordu. daha net soylemek gerekirse sosyalizm bile degildi. yani bu adamlar lenin'in* savundugu sosyalizmin cok uzaginda kalmi$, $iddet yanlisi gruplardi bir zamanlar.

    kissadan hisse ; bu adamlari sosyalist saymak sosyalizme haksizlik olur.
  • kurt sorunu'nun cozumunde askeri operasyonu uygun goren, dtp'yi "kurtcu" olarak tanimlayan dunyadan bihaber zihniyet ne sosyalist olabilir, ne de enternasyonal.

    bu yuzden, kendileri uzulur ya da uzulmez, 80 kusur yildir devlet erkinin resmi organi olan bir partinin -zaten hic yer almami$ olmasi gereken bir organizasyondan- di$lanmasi oldukca dogaldir.

    aslinda sorun, cok siki kemalist(ve dolayisiyla milliyetci) olan kesimin kendisini sosyal demokrat(ya da solcu) sanmasindan kaynaklaniyor.

    sosyalist oldugunu iddia eden bir olu$umun kemalist devrimle bir ili$igi olamayacagi gibi, 7 milyon chp'linin bu konuda ne du$undugu cok da onemli degildir.
  • adını ne kadar hak ettiği tartışılacak grup veya partilerin, sırf sözde kalan hareketlerini güzel analiz edip, bunlar üzerine karar verebilecek kadar özerk bir oluşum olduğu için yerden yere vurulandır kendisi (sosyal enternasyonalin içerik ve kimliğini başka bir vakit tartışırız).

    ''özünü bilmezlik''le suçlanması ise traji-komiktir. zira dışlanmasını tartıştığımız grup chp, kendini sol olarak tanımlamaya bayılan, amma ve fakat, ''kürtçü'', ''milliyetçi'' gibi kavramları ağızlarına sakız ederek ne denli bölücü olduğunu her geçen gün kanıtlayan sözde bir sol oluşumdur.

    beni asıl üzen ise, chp ismi altında ev bulan çakma düşünürlerin, halkı sürekli bir dezenformasyona sürüklemesidir. chp ''öz'' solcudur, sosyalist enternasyonal ise yalan öyle mi? acayip solcusun ama ağzından çıkan ilk kelime ''kürtçü''. ne oldu senin ''halkçı'' kişiliğine, kimliğine? dünyada, kendi içerisinde yaşayan bir topluluğa böyle bir tanım ve tavırla yaklaşan bir başka sol görüş olabileceğini düşünen varsa, düşünmeyi bıraksın, iki litre kitap okusun derim.

    deniz baykal çok kızmış, kürsülerden bizim öyle bir grupta işimiz yok demiş. bakıyorum deniz baykal'ın ekşi sözlük şubesi de varmış, o atlayınca, hepsi arkasından atlarmış o derin bilgisizlik denizine.

    cumhuriyet halk partisi sempatizanı ''yazar'' arkadaşlarıma da bu vesileyle buradan ufak bir hatırlatma yapayım;
    kendini ''öz'' solcu olarak tanımlayabilmen için, ''öz''den gelen açık bir bakış açısı ve analitik düşünceyi kendine felsefe edinmen şarttır. kök faşizmin kalelerini dikmek ve güçlendirmek senin değil, lise milli güvenlik kitaplarının işidir. bunun dışında, burada yazı yazan herkese saygım olsa da, yazı yazan kişinin, yazdığı her kelimeyi düşünmesi gerektiğini savunanlardanım. bu yüzden, bir tanım yapıyor ve bu tanımlanan fikri savunduğunuzu düşünüyorsanız, lütfen tanımın akabinde yazdığınız şeyler gerçekten o fikrin bir ürünü olsun. aksi taktirde yazdıklarınız, çizdiğiniz komik karikatürün okunmayan satırları olmaktan ileri gidemiyor malesef.
  • chp'nin peşinde pervane olmuş örgüttür. "lütfen," demişler, "bokunu yiyeyim deniz abi bırakma bizi böyle. chp'nin ne enternasyonalizmi ne de sosyalizmi savunan varlığından ayrı koma bizi. akademik hayatının çoğunu milliyetçiliği eleştirerek geçirmiş insanlara kim kürtçü diyecek sonra? kimler sosyalizmi eser miktara indirilmiş milliyetçi sosyalistlik* yapacak?"

    ama tabi baykal mağrur, baykal prensip sahibi. pabuç bırakmamış.

    "hadi len! artık yalvarsanız da 'x ulus devletini kuran ve statükoyu temsil eden parti bize üye, genel başkanı da sosyalist enternasyonal'imizde başkan yardımcısı' diyemeyeceksiniz! kendinizle böyle çelişmenize izin vermeyeceğim!"

    ve yürümüş gitmiş.

    sosyalist enternasyonal'in kurtarıcısı deniz baykal'dır.
  • türkiye'de bu denli tartışma yaratabildiğini duysa üyelerinde şaşkınlıkla karışık bir garip mutluluk yaşanacak birlik. yani se üyeleri bile artık bu birliğin pek bir etkinliğinin kalmadığının bilincinde bir şekilde çalışıyor. genellikle de, günümüzde değil ama ileri tarihlerde dünyanın karşısına sorun olarak çaıkabilecek konulara çözüm önerisi getirme peşinde çalışıyorlar. özellikle "iklim değişikliği" ve "göç" komisyonları bunların en önemlileri bence. iki komisyonun da her toplantısından sonra yayınlanan resolutionlar yani sonuç bildirgeleri ders niyetine okutulmalı aslında okullarda. çünkü farklı ülkelerden parlamneterlerin kendi ülkelerinin özeleştirisini yaptığı, geleceğe yönelik temellendirilmiş tahayyüllerin kurulduğu bir toplantının karar metinleri oluyor bu bildirgeler çoğu kez. hele ki chp gibi kendi ülkesinde muhalefet olan üyelerin sunumları çok daha etkileyici bence. örneğin, meksika tarafından yapılan son sunumun metnine baktığımda, dikkatimi çeken ilk şey; meksikalıların ve türklerin ortak bir paydaları oldu. iki ülke vatandaşları da, zamanında göç ettikleri ülkelere o ülke tarafından davetle çağrılmış (meksika - amerika ve türkiye - almanya). ve her iki ülke de göç eden kişilere gerekli uyumlaştırma sürecini sağlayamadığı için bugün bunca göçmenlik sıkıntısı yaşanıyor. haa, buraya kadar olan kısımları zaten hep biliyoruz diyenler için, esas önemli nokta şimdi geliyor. se toplantılarında mümkün mertebe bilmisel temelli çözümler sunulmaya çalışılıyor. kimi ütopik kimi gerçekçi. ama en azından bu birliğin toplantılarını takip edenler, yaşanan bir ekonomik kriz ya da sosyal patlama sonrası "hay allah, niye oldu ki bu şimdi?" demiyor. bu nedenle dikkatle takip edilmesi gereken bir birlik iken, sanırım son zamanlarda en çok türkiye tarafından ciddiye alınmakta. ne acı ki o da siyasi kaygılarla.
    bir de yine ironiktir ki, se üyesi chp zamanında se üyesi olduğu için aşırı sol olmakla suçlanıp se'den ayrılması yönünde ülke içinde baskı görürken, günümüzde yine se üyesi olan chp bu sefer sol olmamakla suçlanıp yine se'den ayrılması yönünde ülke içinde baskı görmektedir. ama kimse se'nin yaşadığı dönüşümü iredelememektedir.
hesabın var mı? giriş yap