sorular
-
özdemir asaf'ın "çiçekleri yemeyin" adlı kitabında yer alan şiirlerden biridir.
bir susmayı bakışlarda seslendiren,
hüzünlü yangınsal bir aşka döndüren nedir.
beklemeyi özlemlerle süsleyen,
yalnızlığın kara ışığını söndüren nedir.
duyanı ıstan, kulağını kestiren, güneşe baktıran,
korkusuzluk denizlerinde yüzdüren nedir.
saraylarda çılgın eden, kentlerde tek bırakan,
direklere astırıp üzdüren nedir.
ne varsa yeryüzünde, ne yoksa
onunla paylaştıran, böldüren nedir.
her şeyi, ama her şeyi olağan dışında,
örneğin bir gülü yeşil gördüren nedir.
gözlere ışıltılı anlamlar bağlayan,
yaşamı ölüme güldüren nedir.
kalabalıklar, kalabalıklar içinden
kişiyi yüceye sürdüren nedir.
parça parça büyümüş bir çocukluğu
olgunluk aşamalarında yaşatırca öldüren nedir. -
(bkz: fellahın ateşle imtihanı)
-
sinavlarin gereksiz ba$ligi.
-
bir siir
sorular
nedir fiziksel tepki
ne kadarı doğru
ne kadarı yanlış
neyi savunuyoruz biz
neye karşıyız
neden ben bu kadar çok soru sormaya başladım
neden içerdeki kral tv izliyor
ne yapıyorum ben bu arada
ne kaldı, ne kaldı başka sorulacak
neden bütün sorular ‘n’ harfiyle başlıyor
neden ben erkeğim
neden sen kadın
ne kadar fiziksel evet ne kadar değil
nereye gidiyoruz kim biliyor -
turgay fişekçinin bu çevirisiyle daha enfes bir hal alan bertolt brechtşiiri.
ne giydiğini yaz bana! sıcak tutuyor mu?
uyuduğun yeri yaz bana! yumuşak mı?
nasıl göründüğünü yaz bana! yüzün aynı mı?
neyi özlediğini yaz bana! kolumu mu?
nasıl olduğunu yaz bana! rahat mı?
sana neler yaptıklarını yaz bana! cesaretin yetti mi?
ne yaptığını yaz bana! iyi şeyler mi?
neler düşündüğünü yaz bana! beni mi?
sorulardır sana bütün verebildiğim
ve gelen yanıtları kabullenmeliyim
yorgunsan, uzatamam sana elimi.
ya da açsan seni besleyemem
sanki bu dünyada hiç yokmuşum
unutmuşum gibi seni. -
günün her anı, hayatın her dakikası kafamda dolanan kelimeler.
gelirler, vururlar ve giderler. bir nevi "veni, vidi, vici" galiba bunu yapmayı çok seviyorlar. tutup kollarımdan beni "bilinmeyenlerin" oraya savurmayı yani. neden, niçin, niye, ne zaman... sadece bir ya da ne bileyim birkaç tane olsalar savaşabilirim aslında. delikanlı değiller yani bir nevi. daha hiç teke tek geldiklerini görmedim. neden mesela, peşinden niçin le gelir, o ne zamanı getirir, ne zaman kimi... yalnız takılmayı sevmiyor olsalar gerek.
aslıunda ilk başlarda karşı koyabiliyordum. serde gençlik vardı ne de olsa. şimdiki gibi çok acıtmıyordu varlıkları. yorgun düştük tabi günden güne... biraz savaş, biraz kaçış, biraz saklanış... ama yoruldum artık bundan. hem tek başına savaşması çok zor oluyor, gerek yok bunca çabaya.
savaşlarda destek çok önemli, yaralanınca saracak, kaçarken yanında olacak, düşünce kaldıracak birileri gerekiyor. bunlara sahip değilken koyveriyor artık insan. hem yenilgiyi kabullenmekte yiğitlik değil mi bir yerde?
savaş meydanında tek başıma bekliyorum şimdi, yaralı bir savaşçı, yorgun düşmüş, bırakmış silahını elinden. düşmanın son akınını bekliyorum. sorular... birazdan burada olurlar... -
nem in muhteşem albümü kristalize de yer alan bir şarkısının adı.
-
tüzün gürson tarafından çevrilmiş bir victor hugo şiiri;
gözden yaş mı akıtmalı ağlamak isteyince,
dudaklar gülümserken insan ağlayamaz mı?
sevmek için güzel ve şuh görüntüler mi aramalı,
çirkin tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
hasret, özlediğimizden uzaklarda kalmak mıdır,
özlenen yanımızdayken özlem duyulamaz mı?
para, eşya, mücevher çalmak mıdır hırsızlık,
mutlulukları çalmak, hırsızlık sayılmaz mı?
soldurmak için gülü dalından mı koparmalı,
pembe bir gonca açıp dalında solamaz mı?
silah, hançer mi gerekir insanı öldürmek için
gözler hançer, gülücükler kurşun olamaz mı? -
şenay lambaoğlu şarkısı.
-
mutlak doğruyu ve yanlışı geçersiz kılan şeylerdir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap