• 23 temmuz 2003, salı gecesi ubor metenga'da murat gülsoy, yekta kopan ve ayfer tunç üçlüsünün hakkında konuştukları, türlü yorumlar getirdikleri peyami safa hikâyesi.

    [boş kaset kıtlığından minik teybime (gazeteci teybi) kaydetmek durumunda kaldığım bu nedenle üçlünün enteresan yorumlarına gecenin bildik kıpırtısının ve sokaktan gelip geçen dost köpeklerin havlamalarının da eklendiği bir kayıt olarak kişisel arşivime giren radyo programı... özellikle girişte murat gülsoy'un çok başarılı bir şekilde -mükemmel bir ses tonu ve de vurgulama- okuduğu kaybeden bir şairin ağzından yazılmış efkarlı cümleler ile hatırlanır:

    "ne mi olduğunu soruyorsun? bunu sen biraz bilirsin de fakat bu gecem çok fena geçti.. sokakta kaldım. pis bir otele gittim yatamadım. bir mandanın bacakları arasında yatmak daha kolaydı. çıktım sokaklarda sabahlamak için yürürken sana rast geldim. senin merakla karışık samimiyetine çok aldanmadan ihtiyari olarak samimi cevap veriyorum. çünkü bu gece herşeyden ve kendimi gizlemekten nefret ediyorum. ruha ait sırlar bana barsaklar gibi kapalı ve iğrenç görünüyor. şimdi yorgunlukla değil isteyerek samimiyim; çok sade konuşacağım: benim gülünç bir mesleğim var, şairim! şiire çok yakın olmadığın halde sen bile benim bazı mısralarımı ezbere biliyorsun. bu akşamki baloda bir rus romansı çalınırken benim şiirlerimi için için mırıldanan insanlar olduğundan da eminim. onların büfede 15dakikada sarfettikleri parayla ben bir ay rahat yaşayabilirim. bak şimdi ben mahvoluyorum çünkü sefaletimi anlatıyorum. bu şimdiye kadar bana çirkin görünüyordu fakat bu kadar temiz bir hakikati anlatmaktan niçin kaçmışım.. benim bu gece uykum vardı, rahata ihtiyacım vardı, insanlardan başka bir şey istemiyordum. bana bir bulaşık çukurunun yanında pis bir ot minderi gösterdiler.. bu her gece böyle değil, arasıra ben de rahat bir döşekte uyuyabiliyorum fakat her zaman buna muktedir değilim, niçin? bir sürü kuru nazariyelerden bıktım. içtimai sebepler, şunlar, bunlar.. hayır, bunların hepsi kötü. ben bir istiridyeye benziyorum: insanlar benim içimdeki inciyi, kabuğuımdaki sedefi alıyorlar, beni ya atıyorlar yahut da yiyorlar... bu gecede öyle olmadı mı? itiraf et ki masanızda benim mısralarımı hatırladınız, fakat ben... dışarda....]
  • peyami sefa'nın bu güzel hikayesini benim için önemli yapan detay aylak adam'ın öncüllerinden olması. yusuf atılgan bu hikayeyi okumuş muydu acaba? yusuf atılgan'ın kitaplığına ne oldu kim bilir?
hesabın var mı? giriş yap