• tiyatrocu, seslendirme sanatcisi (bkz: balki bartakumus), seker insan

    tuc'un arkadasi, butun gece gitar calip ayni sarkiyi binbir yorumla soyleyerek kulak desen adam

    jades'le ne zaman toplanti icin karsiya gecsek, avrupa yakasinin her semtinde karstigimiz ve bizi gittigimiz yere birakmak zorunda kalan kisi

    altzine editoru
  • bir kitabının yayınlandığını biliyorum. can yayınlarından ama ne gariptir ki kitabın adını hatırlayamıyorum. çocukken hep micheal j.fox olarak hayal ederdim kendisini. (bkz: geleceğe dönüş)
  • opet,tang gibi reklamlarda gordugumuz bir suru dizinin dublajini yapan uzun bir zamandir altzinede urun vermeyi birakmi$ bu yuzden bizi uzmu$ kimse.
  • fildisi karasini okuduktan sonra turk edebiyati icin umitler vadeden fakat sonra ask mutfagindan yalnizlik tarifleri ile basit ozelliksiz vede sanatsiz oykulerin disina cikamayan geriye adim atan yazar.
  • weblebide bir roportaji cikmi$ bir yazar:(roportaj gelecek ku$aklara baki kalsin diye copy pasteliyorum)

    sanal alemin yazarı bir süreden beri gerçek oldu. şu ana kadar iki öykü kitabı yayımlanan yekta kopan, sait faik öykü ödülü'nü kazanarak edebiyatta yeninin her zaman yeri bulunduğunu kanıtladı. yekta kopan'la sanal yolculuktan gerçek yolculuğa geçiş serüvenini konuştuk.

    m. sercan tezcanoğlu

    yekta kopan denildiğinde akla ilk önce internet geliyordu, ta ki sait faik öykü ödülünü alıncaya dek. sizi internet'e çeken neydi?

    - yıllardır internet ortamında ürünler veriyorum ama açıkçası yazarlığımın internet ortamıyla anıldığını pek sanmıyorum. çünkü daha uzun bir süredir fiziksel ortamda ürünler veriyorum. özellikle hayalet gemi dergisinde yayınlanan öykülerimden söz etmeliyim. zaten ilk kitabım "fildişi karası"ndaki öykülerin neredeyse tamamı ve ikinci kitabım "aşk mutfağından yalnızlık tarifleri"ndeki öykülerin bir kaçı daha önce hayalet gemi'de yayınlanmıştı. ayrıca yazarlığın fiziksel ortam, sayısal ortam diye ayrılması da çok doğru gelmiyor bana. bu ortamlar sadece metnin yazılması ve okunması disiplinlerindeki farklarla birbirlerinden ayrılabilir. gelelim beni internet'e neyin çektiğine... yeni olan ve kültür-sanatı çoğaltacak, paylaştıracak, eklemleyecek ortamlara olan ilgim diyebilirim. bilginin merkezden uzaklaşıp dolaşmaya başlaması kimin ilgisini çekmez ki?

    sait faik öykü ödülünü kazanmayı bekliyor muydunuz?

    - kitabınızı bir ödülün seçici kuruluna yolluyorsanız tabii ki bir beklentiniz vardır. ben de "aşk mutfağından yalnızlık tarifleri"ne güveniyordum ve her şeyden önce seçici kurul tarafından okunmasını ve değerlendirilmesini istiyordum. bu güven, ilk aşamada çok değer verdiğim bir ödülün seçici kurulunun karşısına çıkabilecek olmasına duyduğum güvendi. sonuçta kitabım ödüle değer görüldü ve bu beni gerçekten de çok mutlu etti.

    altzine ve altkitap fikirleri nasıl ortaya çıktı.

    - altzine (www.altzine.net) altı yıl önce özen yula tarafından yazılıp murat daltaban tarafından sahnelenen "80060" isimli bir tiyatro projesinin internet sayfasında okura merhaba diyen bir e-dergi olarak ortaya çıktı. "80060" hazırlayanların önem verdiği bir projeydi ve bu e-dergide de oyunun ruhunu yansıtacak yazılar olmasını istiyorlardı. editörlüğünü bana önerdiler, kabul ettim. ama kısa sürede o projeden ayrılıp kendi başına ayakları üstünde durmaya başladı ve her ay başı yaşadığı düzenli güncellemelerle bu güne kadar geldi. altzine'deki elektronik yayıncılık ve hayalet gemi'deki fiziksel yayıncılık tecrübelerimiz bir araya gelince uzun süredir gerçekleştirmek istediğimiz bir hayalimizi hayata geçirdik: altkitap (www.altkitap.com) adnan kurt ve murat gülsoy ile birlikte çalıştığımız bu projede aslında daha bir çok isim var. faruk ulay, sercan şengün, onur yıldırım, deniz karcı... internet üstünde üyelerine ücretsiz olarak telif eserler sunan bir yayınevi fikri başta bir çoğuna sadece "ilginç" gelmişti ancak aradan geçen iki yılda hem yayınlanan kitapların gördüğü ilgi hem üye sayısı bizi çok mutlu etti. her iki proje de kararlılık ve keyifle yollarına devam ediyor.

    sanal yayıncılık hangi aşamada ve nereye doğru gidiyor sizce?

    - bunu sadece teknolojiyle eşgüdümlü değerlendirmek pek doğru olmayacaktır. çünkü teknoloji gelişmeler konusunda üstüne düşeni fazlasıyla (hatta yetişilemeyecek bir hızla) yapıyor. ama kültür sanat politikaları, yasal düzenlemeler ve siyasi otoritenin internet konusuna yaklaşımı konusunda aynı şeyleri söylemek olanaklı değil. buna rağmen özellikle girişimciler ve kullanıcılar ticari ya da ticaret dışı girişimleriyle oldukça büyük bir ivme kazandırıyorlar. buradan yola çıkarsak ben kendi adıma sayısal yayıncılığın hem bugününden mutluyum hem de yarınından umutluyum.

    yazmak, yazarlık bir iş mi sizce? yoksa başka bir şey mi?

    - işin tanımlanış şekline göre ve kişiden kişiye göre değişecek bir yanıtı olsa gerek bu sorunun. basit anlamıyla yazmak bir iştir tabii. ancak tanımı biraz aralayınca çok başka şeyleri de kucaklayan bambaşka bir olguya dönüşecektir. bence bir iş ya da bir "şey" olmaktan çok ötede yazmak.

    yazarken takıldığınız, bunaldığınız ve bir türlü ilerlemeyi başaramadığınız anlar oluyordur muhakkak. böyle zamanlarda ne yaparsınız, işleri nasıl yoluna koyarsınız?

    - olmaz mı? tabii ki öyle anlar oluyor ve tam da dediğiniz gibi o anlarda "işleri yoluna koymak" gerekiyor. bu sorunun yanıtı da o anda çalışmakta olduğum metinle ilgili biraz. eğer metin gerçekten de bir türlü ilerlemiyorsa ondan vazgeçebilirim ya da sonraya bırakabilirim. kimi zaman uzun bir yürüyüş o tıkanıklığı giderebilir. kimi zaman başka bir şeyle uğraşmak iyi gelir. sonuçta bir süreliğine metinden uzaklaşmak her zaman için hem bana hem de metne iyi gelir.

    dergicilik ve yazarlık, hangisi daha cazip sizin için?

    - yaptığım bütün işleri birbirinden bağımsız görmeye ve o an hangi işi yapıyorsam enerjimi o işe yoğunlaştırmaya özen gösteririm. dergiciliği çok önemsiyorum ve bir ülkenin kültür sanat haritasında dergilerin yerinin çok önemli olduğuna inanıyorum. ama açıkçası yazmak yaptığım diğer bütün işlerden bağımsız, çok özel bir yerde duruyor benim için.

    fildişi karası'ndan aşk mutfağından yalnızlık tarifleri'ne öykü yazımınızda neler değişti, ve şu anda neler değişmekte?

    - büyük bir değişiklik yaşadığımı ya da yaşamakta olduğumu sanmıyorum. her zaman yeniliklere, yeni yazma tekniklerine, yeni kurgulara açık düşünüyorum. ama bir dilim olduğuna inanıyorum ve yaptığım her şey bu dilin, bu kurgu anlayışının içinde gelişiyor. ayrıca her yeni öykü aslında yeni bir dünyanın cümle yapılarıyla, metaforlarıyla, kurgusuyla geliyor. bu değişkenliklerle kendime ait yazma anlayışının buluştuğu çizgilerde doğuyor metinler. bu arada şunu da söylemeliyim; öykülerimde ve internet üstündeki çalışmalarımda zaten belirgin bir fark var. bu farklılık uygulama alanına yönelik yazma ve okumaların yapısal farklarından kaynaklanıyor.

    ilk kitabınız fildişi karası'nda yer alan birçok öykünüzde öykü kahramanları arasında bir yazar bulunmasının özel bir sebebi var mı?

    - bilinçli bir tercih bu. yazının dünyasından bakmak hem hoşuma gidiyor hem de bu şekilde yazdıklarımın daha samimi olduklarına inanıyorum. "fildişi karası"nda birçok öyküde görülen bu durum, "aşk mutfağından yalnızlık tarifleri"nin neredeyse hepsine yayıldı. bu kitaptaki bütün anlatıcılar ya yazar, ya yazar olmak isteğinde ya da bir şekilde yazıyla iç içe. bu belki de herkesin yazıyla iç içe olmasını arzulayan bir yazarın bakışından kaynaklanıyor. bir de en iyi bildiğim dünya yazının dünyası ve bu yüzden oradan yazıyorum.

    fildişi karası'ndaki öykülerinizde aşk konusunun ağır bastığı ve bu konuda biraz karamsar olduğunuz yönünde saptamalar var (pandora.com, kitap eleştirisi). bu görüşlere katılıyor musunuz?

    - sadece aşka değil, bütün ikili ilişkilere bakışımda bir karamsarlık olduğu söylenebilir. ama açıkçası ben hiçbir zaman karanlık bir tablo çizmek amacında değilim. o öykü için kurduğum dünyanın gerçeklerini her yönüyle görmeye çalışıyorum sadece. her şey ne tümüyle toz pembe ne de tümüyle karanlık. en mutlu olduğumuz anda bile içimizde bir sıkıntı olabilir. mutsuzluk içinde acı çekerken bile yoldan geçen bir köpeği görüp gülümseyebiliriz. geçenlerde bir okurum "kitaplarınızı okurken ne kadar da karamsar diye düşünüyordum ama bitirdiğimde içimde bir huzur ve bir umut oluştu," dedi. mutlu edici bir yorumdu bu benim için.
  • gece oykulerinde on oykuden birisini yazmi$ olan yazar.
  • sade ve sadeliği oranında sıcak öykülerin yazarı..
    elektronik yayıncılık yoluyla bir çok öyküsünü okuduğumuz bu sıcak yazarımız ne garitir ki öykülerini kalem- kağıtla ilişki kurarak yazıyor.
  • çok fazla özelliği olmayan ve kuru bir sıradanlığa sahip öyküleriyle sadece vakit kaybına neden olan yazar.eskinin sabah şekeri olduğunu da eklemeliyim.
  • pek kimsenin bilmediği ikinci bir adı daha vardır * ki çok sevdiğim ama artık bu dünyada olmayan dedemin adıdır bu. belki de bu yüzden kendisine olan sevgimin arttığı bizim mahallede* oturan yazar.
  • cocukluk anisi ses zihinde,sade we zaman zaman kisa,oz ama olumcul satirlarin sahibi,misal;
    yorulmuşum. gerindim. esnedim. ağırlaştım. daldım. uyudum. susadım. kalktım. üşendim. yattım. uyudum. öptü. uyandırdı. güldüm. öptüm. sarıldık. uzandık. gecikiyorduk. kalktık. yıkandım. kurulandım. giyindim. giyinmiş. hazırlanmış. çıktık. kilitledik. fırladık. yürüdük. bindik. tutunduk. baktık. düşündüm. düşündü. düşündük. indik. üşüdük. sokulduk. sarıldık. yürüdük. konuştuk. dertleştik. hüzünlendik. tartıştık. aydınlandık. geldik. soyunduk. oturduk. içtik. isındık. okuduk. yazdık. okuduk. yazdık. yorulduk. baktık. konuştuk. şaşırdık. konuştuk. baktık. gördük. tiksindik. konuştuk. kararlaştırdık. kalktık. giyindik. çıktık. yürüdük. koştuk. üşümüyorduk. kararlıydık. vardık. toplandık. kalabalıklaştık. dinledik. öfkelendik. dinledik. hırslandık. dinledik. büyüdük. konuştum. yutkunamadım. konuştu. kaldıramadı. konuştular. aşağıladılar. tükürdüler. lanetlediler. küfrettiler. durdular. düşündüler. güçlendiler. güçlendik. bağırdık. bağırdık. bağırdık. seslendik. sesleştik. sertleştik. dertleştik. yürüdük. bağırdık. durdurdular. vurdular. acıtamadılar. dağıtamadılar. dağılmadık. anlamadık. anlatamadık. döndük. bindik. nefeslendik. indik. yürüdük. geldik. açtık. girdik. soyunduk. yedik. yiyemedik. tıkandık. konuştuk. konuşamadık. sustuk. düşündük. çoğaldık. taşıyamadık. azaldık. acıttılar. acıdık. bittik. bitmedik. bitmeyeceğiz. bitireceğiz. inanmıyoruz. inanmayacağız. lanetleyeceğiz. lanetledik. lanetliyorum. delirdim. sakinleştirdi. sakinleşmeyeceğim. yorulmuşum. gerindim. esnedim. ağırlaştım. ağırlaşmayacağım. ağırlaştırmayacağım. kalkacağım. güçleneceğim. göreceğim. göstereceğim. bağıracağım. bağıracağım. uyumayacağım. uyutmayacağım. uyutmayacağız. başaramayacaklar. öldüremeyecekler. ölmeyeceğiz. susmayacağız. susmayacağız. susmayacağız. susmayacağız.

    *
hesabın var mı? giriş yap