• düşünüyorum da çocukluk günlerimde tertip edilen maçları, o tozlu, iki tarafına arabalar parketmiş sokaklarda topu karşı kaleye taşımanın güçlüğünü...hele bir de maç, mahalle maçı şeklinde oldu mu?halbuki çok tartışmıştık; bunun adı sokak maçı olmalıydı..hepimiz sonuçta aynı mahallenin çocuklarıydık.lakin bu kavramı futbol literatürüne bir türlü sokmaya muvaffak olamadık.(futbol otoritelerini buradan bu konu üzerine daha duyarlı olmaya çağırıyorum*)

    bir arkadaşım vardı; adı ufuk.anlatamam nasıl pasaklıydı böyle*.çoğu zaman maç ederken*kullandığımız kames marka topumuz, ne vakit bu sokağın iki tarafına dizilmiş arabaların altına girip sıkışsa, bağırırdık ''ufuk, ufuk'' diye..arabanın altına girer, topu alır, nerdeyse arabanın diğer tarafından çıkardı.bir kez olsun "hep ben yatıp alıyorum, bu defa da siz alın!"demedi.ayağının biri ötekine göre 1-2 cm kısaydı*.maçlarda neredeyse etkisiz elemandı kendisi.ama ölümüne kayardı, gözü karaydı...

    bu arada ufuk'u bırakalım da, ben size dilim döndüğünce sokağı betimlemeye çalışayım...5 katlı evler sokağın iki tarafından, boylu boyunca birbirleriyle birleşik bir şekilde uzanıyorlar.yani hepsi apartman ama, şimdi inşa edilen müstakil* apartman biçiminde değil.hepsinin önünde kendince bahçeleri...bir tek bizimkinin önünde kaldırım vari bir alan vardı; lakin zaten burası da çoğu sefer taçtı(yaa, halı sahada taç yok değil mi?gelecem halıya da..).getirin işte gerisini gözünüzün önüne ya, çoğumuz buralarda büyüdük zaten.

    bu evlerin bahçeleri de muhtelif çiçeklerden, bitkilerden müteşekkildi.bazı çiçeklerin koca koca dikenleri vardı.topumuz bu dikenli bahçelere gitti mi hepimiz ahraz kesilirdik, nefesimizi tutar, elemli elemli duvardan atlayıp topu gittiği yerden almaya koşan arkadaşımızın* höykürmesini beklerdik.sanki şampiyonlar ligi maçındaydık da, takımımız uzatma dakikalarında bir penaltı kullanıyordu..bakamıyorduk göremiyorduk:

    -patlamamış laaaann!!
    -laheey laheey, tey tey...

    sevinirdik, çünkü o esnada maç bitsin istemezdik.dişe diş, kora kor mücadelenin sonucunu görelim isterdik.lakin çok topumuzu kurban vermişizdir bu kör olası bahçelere..o "fısss" sesini, adeta, ölmekte olan bir insanın son manasız mırıltılarını anlamaya çalışır gibi kederli kederli dinlerdik.bunun ardından bir koşuşturmaca, topa ilk yardım evrelerinin akabinde maçı götürebildiğimiz kadar götürürdük.bu da çok uzun sürmezdi zaten.top el kadar olduğu vakit bize düşen, gidip kaldırıma çöreklenip maçın kritiğini yapmaktı*

    malum sokakta oynuyoruz, arabalar gelip geçiyor sürekli.pozisyon ne kadar kritik de olsa, herkes o esnada bulunduğu yerde taş kesilirdi.bir santim kımıldamazdı.bu nasıl bir otokontroldür yüce rabbim.şimdi olsa kımıldamamak ne kelime..sinsi gibi geriye koşar, herifin karşısına dikilirim*.araba geçer giderdi.bu pause sürecinin sonrasında maç devam ederdi.

    son sokak maçımı lise sonda yapmıştım.bir arkadaşımın ananesi* ölmüştü.bunun kuzenleri geldi..aşağıda lahmacunumuzu yedik, ayranımızı içtik, taziyelerimizi ilettik.ve noolduğunu anlamadan kendimizi bir anda o semalardaki veletlerle maç yaparken bulduk.velet diyip geçmeyin; esiyor coşuyor keratalar.misafirlerin bizi yadırgayan bakışları, maçın ilerleyen dakikalarında bizi ırgalamaktan çıkmıştı.saha* da tam istediğim, alışık olduğum ebatlardaydı haa..tıpkı küçüklüğümdeki gibi.ben bu sahaların çocuğuydum işte...

    bir de böylesine mukaddes bir olgunun yanında halı saha gibi amiyane, yapay bir teşekkül vücuda geldi son yıllarda.bu çocukluk anılarımı yazarken adeta mest oldum, günah çıkardım.şimdi bu halı saha denilen şeyin üzerinde durup gerilmek istemiyorum.ne o öyle dört tarafı (hatta üstü de kapalı di mi bunların?) kapalı bir mekanda dallama dallama yapılan maçımtırak atraksiyonlar.hani taç, hani uzağa abanılan topun gidip getirilme sürecinden istifadeyle bir nebze olsun soluklanma periyodu, hani maç öncesi sağdan soldan aranılan en optimal kale taşları, bu lime lime şey bir futbol topu mu yarabbi?hani o üç kat kames topu?...

    hani benim çocukluğum?!***
  • sokak maçlarında geçerli olan atanalırspor kuralı geçersizdir bi kere halı saha maçlarında. halı sahada oynarsın, üstün başın yapay çim olur, bi de üstüne para verirsin.. organizasyonu bi derttir.. halbuki sokak maçlarında "aliiii, aşağı in lan top oynayalım!" diye bağrınman yeterli olacaktır..

    çocukluğumu geri verin bana be !
  • *halı saha maçlarında kurallar bellidir, mahalle maçında ise, kuralları o mahalledeki top sahabi* ya da en çirkef kimse o belirler. (bkz: 3 korner 1 penaltı) (bkz: beşlik 2 sayılır)

    *mahalle maçlarında bel üstü diye bir kavram vardır. halı sahada ise grekoromen diye bişiy olmaz.

    *halı saha maçlarını bitiren şey maç sonunda çalan zildir, sokak maçları ise genelde o mahalledeki bir dananın "siktiringidin başka yerde oynayın" nidası bitirir. skor her iki takım için de hükmen mağluptur.
  • kan,ter,itiraz,kavga...sokak arasında oynanıyorsa huysuz komşulardan biri mutlaka cama zıplayıp'' al o topu hade hade top sahasına gidin,kafamız şişti beaaah!lan heeey kime söylüyorum ben siktirin lan piçler kendi kapınızın önünde oynayın...lan indirmeyin beni aşşayaa!!! '' ilk başta tükürür o yetmez su döken tiplerde mevcuttur.huysuz göçmen komşunun oyunun içine etme versiyonu vardır birde;

    - al o topi ordan...more firavun kime deym ben al demadim mi ben sana!
    - ya rifat aco biraz oynayıp gidicez valla....
    - uuuh sikem sizin topinizi,çime deym more şotan şotani(şeytan)
    - taa çifça nonın(anneye gönderilmiş sert bir küfürdür)
  • sokak macinda edinilen diz yarasi bile hali saha macindakinden tatlidir, insaflidir. yillar sonra izini görünce tozun topragin icinde hisseder insan yine kendini, yüzüne bi gülümseme gelebilir.
  • sokak maçlarında, bahçesine ya da balkonuna kaçan topu gördükten sonra deliren ve "kesiyim mi lan topunuzu?" diye bağıran huysuz amcalar ya da teyzeler olurdu. küçücük bünyeleri huzursuzluğa iten ve çaresizce "tamam teyze (ya da amca) bir daha atmayacağız, lütfen kesme topumuzu kesme" diye yalvartan bu kişiler genelde her mahallede vardı. çocuklar toplarına bir şey olacak diye korku duyarladı. çünkü oynanan top değerliydi. harçlıklar biriktirilerek, paralar denkleştirilerek alınmıştı. kutsaldı, değerliydi.

    daha sonra bu çocuklar büyüdü. artık kozlarını halı sahalarda paylaşır oldular. artık maçlar daha bir ciddiydi. takımlar düzenli, sahalar ışıl ışıldı. ve en önemlisi çocukken mahallenin huysuz amcalarının ve teyzelerinin yakalamaması için gözümüz gibi baktığımız toplardan istedikleri kadar vardı.
  • - sokak maçlarında "pas versene amcık" dedin mi kaynar gider, halı sahada dedin mi kavga çıkar.
    - sokak maçlarında her iyi orta gol getirir, halı sahada orta kafa gol olayı daha zordur.
    - sokak maçlarında en kötü top oynayan kaleye geçer, halı sahada ise eldiveni olan
  • kesinlikle sokakta oynanan futbolun verdiği haz bambaşkadır.

    halı saha daha yorucudur, her gün sokakta top oynayan biri de olsanız, halı sahaya çıktığınızda 15 dakika sonra kesilirsiniz; 5 yıldır sokakta top oynayan biri de olsanız, halı sahaya ilk çıktığınızda size atılan pasları kontrol edemez ve topu ayağınızdan kaçırırsınız; sokakta oynarken herkes sivil giyinmiş olsa bile sizin takımınızla karşı takımdakileri karıştırmazsınız ama halı sahada her takımın kendi yelekleri olsa bile alışık değilseniz pas atacak adam göremezsiniz.

    biz sokakta top oynama alıştık.. en az 10 yıldır sokakta top oynamıyorum, ama halı sahaya ne zaman ara versem ve sonra bir maç yapacak olsam yukarıda saydığım handikapları en azından maçın bir devresi boyunca yaşıyorum, ancak şundan eminim ki şu anda sokakta maç yapma fırsatım olsaydı; üzerinden 10 sene de geçmiş olsa yine eskisi gibi oynardım.

    sonuç olarak asfaltta çok iyi top oynuyor olsanız da ikisi birbirinden çok farklıdır, fifa 2012 ile pes 2012 gibi düşünün. onu iyi oynayan onu da iyi oynayacak diye bir kural yok.

    halı saha maçlarında çok nadir iyi oyun çıkartırım (1/10 gibi bir oranla, maçta takımım 7-8 gol atmışsa 4 tane civarını defansta-orta saha karışık oynamama rağmen ben atarım bu nadir anlarda) ve genelde iyi performanslarımdan önce "bugün iyi oynayacağım, hissediyorum" derim kendi kendime.

    nerede o asfaltta karşı karşıya pozisyonlarda kaleciyi terse hamle yaptırıp boş köşeye tıngır mıngır goller atan konu disi yazar, nerede halı saha maçlarında topları ıskalayan, karşı karşıyalarda topu kaleciye nişanlayıp rakip takıma kontra atak kazandıran konu disi yazar

    :)
  • bu sokak maci olayi bitti mi yoksa ben biz eskiden ne oynardik modundamiyim . bakiyorum sokakta hic cocukta yok bana gorunmeden gizli gizli mi oynuyorlar acaba . belkide oynamiyorlardir . aslinda guzeldir zevklidir ama bunun farkinda olunmadan yapilir . onceden bir hayat sikintisiyla karsilassa sonra sokakta gazozuna mac yapsa ve tek derdide o gazozu kazanmak olsa butun zevkini iliklerinde hisseder . bu baglamda hayatin zorluklarini goguslemis insanlarin haftada 1 2 ve daha fazla haftanin stresini atmak spor yapmak icin halisahada mac yapmasi kesinlikle daha zevklidir . daha faydalidir . marjinal faydasi daha yuksektir . aslinda kar orani azdir dertler oldugu icin ama toplam hasila gene sokak macina gore fazladir .
hesabın var mı? giriş yap