*

  • 2001'de teorisi kristofer pister tarafından ortaya konulmuş bir wireless networking biçimidir. adından da anlaşılacağı gibi mini mini sensörler toz şeklinde belli bir araziye serpiştirilir ve o arazi ile ilgili sıcaklık, nem, ışık yoğunluğu gibi veriler elde edilir. sensörler çok küçük olduğundan farkedilmeleri imkansız gibidir.
    depremle ilgili araştırmalarda önemli rol oynayacağı gibi maalesef askeri alanda da çok önemli rol oynamaktadır. arazilere serpiştirilen toz halindeki sensörler düşmanın hareketlerini raporlamaktadırlar. şimdilik oldukça teorik olduğu iddia edilse de bazı kaynaklar amerikan ordusunun bunu dünyayı ele geçirme planları içerisinde orta doğu'da kullandığını savunmakta.
    (bkz: sensor networks)
  • (bkz: mems)
  • kum tanesi boyutlarındaki mikro elektromekanik sistemlere verilen ad. akıllı toz da diyebilirsiniz. her ne kadar ismi böyle olsa da henüz toz boyutuna kadar küçülmediler ama çalışmalar bu yönde.

    görünüşte kullanım amacı çeşitli çevresel faktörler hakkında veri toplamak ve kablosuz ağ yardımıyla bu verileri ilgili birimlere ulaştırmaktır ancak abd savunma bakanlığı tarafından finanse edildiğini düşünürsek, askerî amaçlarla kullanılacağı da açıktır. yani mesela bir taraftan orman yangınlarına zamanında müdahale edebilmenizi sağlarken diğer taraftan birtakım askerî bilgilerinizin birilerine uçurulmasına da aracı olacağını söyleyebiliriz. bir yandan kasırganın geldiğini haber verip önlem almanızı sağlarken diğer yandan herhangi birini takip etmek amacıyla kullanılabilir ve örnekler çoğaltılabilir.

    smartdust kabaca 4 ana kısımdan oluşur:
    1- çevrede olup bitenleri algılayan sensörler,
    2- bu olup bitenlerden elde edilen verileri depolayan ve kısaca mems olarak bildiğimiz mikrodenetleyici sistemler ve bunlar dahil tüm elektronik kısımları üzerinde bulunduran devre kartı,
    3- güç kaynağı,
    4- iletişimi sağlayan anten.

    sıcaklık, titreşim, ses gibi ortam bilgilerini algılayıp kaydedebilen smartdust, boyutları nedeniyle, normal şartlar altında kolaylıkla girilemeyen her yere girebilme özelliğine sahip.

    her ne kadar biz ülkede sürekli anlamsız tartışmalarla oyalanıyor ve bu tip şeylerin çoğunu yeni yeni duyuyor olsak da bu çalışmanın temeli 1990'larda atılmıştı.

    eğer bu aletler istenen boyutlara ulaşabilir ve radyasyona dayanıklı hâle getirilebilirse, uzay araştırmalarında da rahatlıkla kullanılabilirler.

    her ne kadar yukarıda bahsettiğim birkaç alan ve bunlara ek olarak sağlık, tarım gibi başka bazı sektörlerde kullanılabilir desem de bu projenin önünde birtakım engeller var gibi görünüyor. en başta insanların mahremiyetine verebileceği zarardan bahsedebiliriz. buna ek olarak düşünülmesi gereken sorunlar arasında, bu aletleri gönderildikleri yerlerden geriye aynı kolaylıkla çağıramayacağımız gerçeği, yüksek maliyet, yasaya aykırı amaçlara hizmet etmesi ihtimali gibi durumları sayabiliriz.
hesabın var mı? giriş yap