• murat yılmazyıldırım'ın kara aşka beyaz göndermeler adlı son albümünün enstrumantal parçalarından bir tanesinin ismi..
  • kara aşka beyaz göndermeler albümünün ilk cdsinin iki enstrumentalinden güzel olanı...
    diğeri için (bkz: kutsal aşklar kervanı)
  • (bizim zamanımızda) ilkokul ve ortaokulda sıklıkla oynanan bir oyundu. * iki oyuncu silgilerini sıraya koyar ve bir uçlarından bastırarak fırlatırlardı. amaç, kendi silgimizi diğer oyuncunun silgisinin üzerine çıkartıp puan kazanmaktı. puan alındıktan sonra silgi konumları "reset" lenirdi.
    puanlama genellikle şu şekilde yapılırdı;
    üstte olan silginin bir kısmı sıraya da değiyorsa 1 puan,
    üstte olan silginin bir kısmı sıraya değiyor ama yan tarafı üzerinde duruyorsa 5 puan,
    puan alan silgi tamamen diğerinin üzerindeyse 10 puan; yanlamasına üzerindeyse 20 puan, dik olarak üzerindeyse 50 puan..
    sıradan düşen silgiden 5 puan eksiltilirdi.
    okulda uzun teneffüslerde silgi turnuvaları yapılır ve 100 puana ulaşan bir sonraki raunda kalırdı. çocukluk haliyle ilk turnuva havası bu silgi müsabakaları ile solunurdu.

    pelikan silgiler genellikle bu oyunların en çok kullanılan silgisi olmakla beraber, paralelkenar olmaları yüzünden yalnızca bir tarafından bastırılıp fırlatılabilirdi, o yüzden iddialı oyuncular tarafından (tabi ilkokul çocuklarından bahsediyoruz) pek tercih edilmezdi.

    papatya şeklindeki yuvarlak silgiler ise, silgisi bulunmayanlara "sen de bunu kullan" diye verilirdi. umumiyetle yere düşer ve oyuncularına puan kaybettirirlerdi. bu durumda oyuncuya "sen eksi 5 puandasın" denilirdi; puanın negatif olması tamamen karizmanın çizilmesi anlamına gelirdi.

    silinmekten iyice erimiş olan bilye boyutunda yuvarlak silgiler olurdu bir de.. genellikle yaramaz öğrenciler tarafından "ehehe, hadi bakalım, benden puan alamazsın" denilerek kullanılırlardı. silgi küçük olduğu için yakalayıp puan alması zordu. bu silgiler de sık sık yere düşer ve skorları söylendiğinde bahsi geçen öğrenciler mızıkçılık yaparlardı.

    bu oyun için biçilmiş kaftan, büyük dikdörtgen şeklindeki yeşil silgilerdi. elastik olduğu için sıra içinde herhangi bir yere fırlatabilir; 20'li 50' li puanlar alabilirdiniz. bu silgiler kırtasiyecilerde pek bulunmaz, olanları da pahalı olurdu. elbette aslına uygun olarak kullanıldıklarında, yani silme işlevi için kullanıldıklarında silgi oyunu performansları düştüğü için özel olarak önlük üst cebinde dururlardı ve yalnızca oyun zamanlarında çıkarılırlardı.

    bir de silgi taşımak deyimi vardır ki, o da voleyboldaki top taşımaya benzer. silgi oyununda silgiye hamle başına bir kere dokunulmalı idi. bazıları bu dokunma işini abartıp (özellikle pelikan silgilerin ön kısımları ile ) silgiyi sıra boyunca sürükleyip diğer silginin üzerine oturturlardı. bu durumdan korunmak için silgi taşıyanın skoru 1 puan düşürtülür, tartışmalar çıkardı.
    belki de dünyanın en gereksiz hakemlik müessesesi bu dönemde bizim tarafımızdan bulunmuştu; "silgi hakemliği" ..

    tabi zamanla bu oyun yerini 3 metal para oyununa, futbolcu kartlarına ve tasolara bıraktı ve unutulup gitti..
    ne günlerdi...
  • biz bunu lisede silgiyi atip da dik dusuren digerine tokat atar seklinde oynardik.. pek de eglenceliydi yaa derste zaman gecirmeye cok yardimci olurdu..
  • dinlerken kendimden geçtiğim nadir şarkılardan. ki zaten murat yılmazyıldırım'ı severim fazlasıyla. kendisi ilginç ve anlaması biraz güç bi adamdır. farklı bi kafa yaşıyo kanımca.
  • nevrotik yaratımlar

    gülümseyen gözlerine bakarak ayrılık sözlerini hüzünle iletirken, o, kafasında beliren aforizmayı telaşla tamamlamaya çalışıyordu; erotik şiddeti kutsuyordu son tümcesinde. aniden kalktı, tüm itirazlarına karşın kafasını ellerinin içine alıp şehvetle can verdi tümceye. bunu karşılayan sert bir tokatın tümceyi taçlandırdığını düşünerek uzaklaştı oradan, yürüdü, bir kitapçıya girdi, eline bir kitap aldı, açtı, okudu:

    “max ernst bir bahçe resmi yapıyor. tablo bittiğinde, bahçedeki ağacın resmini yapmayı unuttuğunu fark ediyor. derhal ağacı kestiriyor.”

    acımasız bir rastlantı. kime güleceğini tam bilemeden belirsiz bir kahkahayla ayrıldı oradan.

    halil ibrahim türkdoğan
hesabın var mı? giriş yap