• taksim'in en şık teraslarından biri aynı zamanda gece klübü.
  • istiklal caddesi'nde tkp'nin oldugu binanin terasi. daha once burada minik bir cafe vardi. nihayet calismalar bitmis ve bu yaz galiba 4 ayri mekanla isletmeye acilmis. bir sosyetik kebapci, bir italyan restorani, bir klup ve bir bar var anladigim kadari ile.

    mekan gercekten cok guzel. ama ne yazik ki masalara boyle renkten renge giren plastik top koymakla ne yazik ki is bitmiyor. gordugum kadari ile acemi isletmeciler yuvasi olmus.

    ornegin en arkada mattress diye bir yer var. goruntu sahane. kocaman puflara yayilip icmek guzel olabilir. ama yer ayirtmak icin iki cep telefonu numarasi aramak zorunda kaliyorsunuz ki zaten bu numaralar da muhtemelen garsonlara ait. 12'de arayinca yeni uyanmis bir adamla muhattap olmak cok sacma oluyor.

    insallah eylul'e kadar tuttururlar da keyfini cikartiriz.
  • pahalı ve kötü yemekler satan rahatsız edici mekan.
  • sanırım 1998 falandı, artık hayatımda olmayan bir arkadaşla buraya girmeye karar vermiştik. buraya derken kastettiğim, kilitli, paslı demir bir kapısı olan, zeminde koca koca delikler ve cam kırıkları olan, yıkıntı halinde bir yerdi. sadece merak ettik ve bu arkadaşın, merdiven trabzanından kırılmış camekan tavana atlayıp, parçalanmış doğramalardan geçip, arka taraftan bana kapıyı açması suretiyle girebilmiş (ya da çıkabilmiş) olduk. inanılmaz bir manzaraydı. dörtbir yanını dolaştık, ön tarafındaki rölyeflere tutunup beyoğlu'na sarktık, kulenin etrafından duvarlar boyunca düzgünce dizilmiş bira şişelerinden o kilitli kulede birinin yaşadığına karar verdik, arka taraftaki deliklerden alt kattaki terkedilmiş daireye baktık ve düşündük: burası ne manyak bir cafe olur, alt katı da ev yaparız... sonra da birer sigara içip paşa paşa indik aşağı.

    aradan bir kaç ay geçtikten sonra, uyduruk bir görevde çalıştığım iksv nin film festivalinde bir reklam dönmeye başladı. reklam efes dark reklamıydı ve kargo, işte tam bu terasta konser veriyordu ve ben de günde beş matine bir suare, bir hafta boyunca bu reklamı ve terasın geldiği hali dolby digital teknolojisi ve emek sineması akustiğiyle izledim. bir daha da ne efes dark içtim, ne kargo dinledim, ne de o terasa çıktım.
  • eski vento 1878'dir yeni makyajiyla.
  • avrupanin 3.buyuk tersina sahip olan mekan.
  • yarı çıplak ucuz kadınlar kapısında uzun kuyruklar oluşturdukları taksimdeki devasa teras bu kuyruklarda beklerken yapılabilecek en eğlenceli şey de zaten bir karış etek giymiş ablalarımızın önü camdan olan asansöre bindiklerinde asansör yukarı doğru çıktıkça aşağıda bekleyenler görmesin diye eteklerini çekiştirmelerini izlemek. bu ne perhiz bu ne lahana turşusu..
  • geniş ve teras olması dolayısıyla havadar bir mekan. içki fiyatları fahiş ama garsonlarla pazarlık yapıp bir şişe izzet-i ikramda bulundurabiliyorsunuz. djlerini daha kaliteli seçmeleri lazım. dans müziklerinden ne olduğunu anlamadan serdar ortaç'a, çakkıdı'ya geçiş yaptı adamlar. 4 saat orda kaldıktan sonra kulaklarım uğuldayarak dışarı çıktım ve yukarısı ile aşağısının farkından sosyal mesajlar çıkararak evin yolunu tuttum.
  • garsonlarının abi uzerimde bozuk 5 milyon yok sonra getireyim diyerek sizi canınızdan bezdirdigi ve akabinde iyi niyetinizi suistimal eden, salak yerine konulmanıza sebep olan bir isletmeye sahip, vodka-bull icin 25 milyon isteyecek kadar kendini kalite goren ama dj'leri ardarda orhan gencebay ve sean paul calacak kadar yeteneksiz olan, manzarası hic bi halta benzemeyen, alternatiflerine yonelinmesini siddetle tavsiye ettigim teras club.
  • kapı görevlilerinin krolardan olusmasi sonucu gördügüm en rezalet girise sahip mekan. senli benli olmalari bir yana gayet güzel giyinmis bir arkadaslarinin dogumgunune gelen 40li yaslarda 2 transeksüeli iceri almazken sırf cinsel kimliklerinden ötürü üstlerine yürüyebilen yaratiklarin calistigi yer. ertesi gün bu arkadaslarla ihd ye gidip haklarinda suc duyurusunda bulundugum mekandir. ayrimcidirlar.
hesabın var mı? giriş yap