• 23 kasım'da netflix'te yayınlanacak olan spike lee dizisi. 1986'da spike lee'nin yazıp yönettiği aynı adlı filmden uyarlanıyor.

    https://www.youtube.com/…vpjwm7ze0&feature=youtu.be
  • dizi new yorkta bir ressam olarak hayata tutunmaya çalışan ve etrafında üç farklı erkek olan kendine özgü çılgın nola hakkında. spike lee'nin tarzına hayran kaldım. ayrıca beni birbirinden farklı siyahi sanatçılarla tanıştırdığı için de minettarım.

    siyahi kadınların feminizm ile ilgili duruşlarını beyazlardan daha çok kendime yakın bulduğumdan bölümleri izlerken "işte bu!" "yürü kızım" naralarıyla izledim. en hoşuma giden bölüm ise (bir erkek bu bakış açısına nasıl sahip oldu bilemiyorum ama belki yardımcı kadın yazarlar dolayısıyla) nola'nın cebindeki son parasıyla aldığı pahalı elbiseyi üç farklı erkekle buluşmasında giyinip onların tarzlarına göre yorumlaması ve adamların bir elbiseye yükledikleri manalar ve başına gelenler manidardı. baştan aşağı bütün bölümlerini zevkle izlediğim eski film yeni dizi. afrikalılar hakkında bilgi sahibi olacağınız bir yapım. iyi seyirler.
  • fotoğraf çekme isteğini kamçılayan dizi.
  • şu ana kadar film versiyonu hakkında yazan olmamış ama ben epey beğendim. spike lee'nin ilk uzun metrajlı filmi ve prömiyerini cannes'da yapmış.

    direkt başka bir yönetmene benzeterek tanımlamak istemezdim ama bana iyi bir woody allen filmi havası verdi. bir yandan kadın-erkek ilişkilerini karakterler üzerinden esprili bir üslupla analiz ediyor bir yandan da kendi fikirlerini bu yolla izleyiciye aktarıyor. herkesin sevmeyeceği çok garip bi aurası olan, filmden uzaklaşıp fotoğrafa (bunu filmin içindeki fotoğraflar sebebiyle değil, görsel dili açısından öyle görüyorum) yakınlaştığı yerlerin de olduğu deneysel tarafları olan bir film. biçemi itibariyle de bence gayet yaratıcı.

    hikaye açısından da filmi herhalde pro-feminist olarak nitelendirmek yanlış olmaz diye düşünüyorum. spike lee'nin bunu yapış şekli ironilerle bezendiği için belki tam anlamıyla anlaşılmayabilir herkes tarafından ama bu film, en nihayetinde kadın karakteri temeline alan, onun özgürlüğünü sorgulayan erkeklerin de iç yüzlerini deşifre eden bir anlatıma sahip. ben sevdim valla. hem farklı hem de keyifli bir film.

    not: bu arada filmi netflix türkiye'de bulabilirsiniz. ben öyle izledim.
  • birinci bölümünde bu ne ya diye sıkılırken 'my name isn't' ile ilgili kısımla beni kendine çekmiş olan dizi, feminizm aşkına izlicez artık mecburen.
  • netflix'in kıyıda kalmış, pek rağbet görmeyen dizilerinden biri. pose'u anımsatsa da pose kadar direkt dan dan vurmuyor masaya.
    genel olarak siyah feminizmi, aşkı, ilişkileri ve kadın dayanışmasını konu alsa da daha derinde sanatın temsiliyetini sorguluyor. bütün siyah kadınların deneyimi aynı değilken nola'nın eserleri postkolonyal dünyanın kadınlarını temsil edebilir mi, yoksa kendi deneyimini genelleştirip başkaları adına konuşma küstahlığına mı düşüyor?
  • vakit ayırmaya değer bir dizi. şehir yaşamında var olmaya çalışan üretken, ateşli ve hoş bir arkadaşın gözünden genel çerçeveyi aktaran güzel bir iş. hele ki bir de brooklyn maceranız veya geçmişiniz varsa size tüm anılarınızı tekrar yaşatıcaktır.
hesabın var mı? giriş yap