• nam-ı diğer devletin kılıcı. arap alevilerinin büyük seyyidi el hüseyin bin hamdan el-hasîbî'nin mânevî oğlu, öğrencisi, arap alevi devleti olan hamdaniler devletinin en ünlü hükümdarı, bizansa karşı sürdürdüğü savaşlarla, bilim ve sanat adamlarını korumakla ün yapmış büyük bir komutan ve devlet adamı.

    seyyid hamdan el-hasîbî tüm savaşlarında manevi oğlu seyfüddevle'ye yol göstericilik yapmıştır. seyfüddevle aynı zamanda tarihin gizli kahramanlarından biridir. seyfüddevle hayat dolu, aktif bir şahsiyete sahipti. ahengini, tehlike, şiir, kılıç, ilim, kahramanlık ve edebiyatın oluşturduğu renkli bir kişiliği vardı. o, insanda ilgi uyandıran ve insanın dikkatini çeken bir şahsiyetti. kargaşanın hüküm sürdüğü bir dönemde arap tarihinin sahnesinde göründü. kargaşayı dizginlemeyi başardı ve onu düzene çevirdi. arapların zayıflığını kuvvete dönüştürdü. bizans kuvvetlerinin karşısında durdu. arap kabilelerini yönetti. keskin kılıcıyla devletini korudu ve o, yaptığı olayların tümünde aslında arapları ve islambizanslılara karşı koruyordu.

    bu nedenle seyfüdevle'nin baş veziri ve saray şairi ve de aynı zamanda amcasının oğlu ebu firas seyfüddevle'ye kasidesinde şöyle hitap etmiştir;

    ''eğer ki kalırsam sağ islam'ın bahtınadır.
    bekçisiyim çünkü ben, ona hizmetim vardır."

    seyfüddevle kendisini islam adına savaşmaya adadı. doğruca ordusu ve yandaşları ile beraber bizans topraklarına yürüdü. 948 yılında seyfüddevle maraş ve tarsus şehirlerini bizanslıların elinden aldı. meyyafarikin’i (diyarbakır/silvan) ele geçirdi. anadolu bizans topraklarına seferler düzenleyerek içerilere kadar girdi.

    950 yılında seyfüddevle büyük bir asker toplayarak tarsus yakınlarındaki cozat kalesini işgal edip çevre şehirleri de ele geçirdi. seyfüddevle savaş dönüşlerinde üzerinde birikmiş tozları toplardı;

    bunlardan avuç büyüklüğünde bir tuğla yapmış, vefât edince mezarda yanağının altına konmasını vasiyet etmişti.
    bütün bunlar olurken türkler daha çok yıllar sonra 1071 malazgirt meydan muhatebesi'yle anadolu'ya ayak basacaklardı.

    fransız tarihçi gustave schlumberger der ki;

    seyfüddevle 10. yy'da yazarların, şairlerin, tarihçilerin gündemini doldurdu. o dönemde yaşayan bizanslı bir tarihçinin yazdığı, yazarlardan birinin bir paragrafını, arap ya da yunan asıllı şairlerden birinin bir kasidesini okumak istediğinizde bir de bakarsınız ki konu seyfüdevleden açılmış ve onun vasfı sizi büyülemiş. seyfüddevle döneminde halep'i ziyaret etmiş bir tarihçi, bağdat'ta halifelerin ve istanbul'da bizans krallarının saraylarının daha az görkemli olduğuna yemin etmiştir. tarihçi, sanatın tüm çeşitlerinin hristiyanlığın başkentinde ezilmiş olduğu o dönemde hamdanilerin başkentinde büyük bir hoşgörü bulunduğunu da yeminine eklemiştir. bizanslı tiyatrocu ve ressamlar bizans kralından kaçarak seyfüddevle'ye sığınmışlardır. seyfüddevle onları kanatları altına alarak yüreklendirmiş, onlara değer vermiş ve yeteneklerini kullanma fırsatını tanımıştır.

    alman doğubilimci carl brockelmann, seyfüddevle için şöyle der;

    seyfüddevle, ününü her ne kadar başta bizanslılar karşısında kazandığı zaferlere borçlu olsa da ikinci aşamada ününü şüphesiz ki sanata ve ilime gösterdiği ilgi ve gözetime borçludur. bu sebeple halep şehri, seyfüddevle döneminde, farklı şehirlerden ve ülkelerden çeşitli yetenekleri ve çağın önde gelen bilim adamlarını topladı. ünlü bilimadamı farabi ( batı'da bilinen adıyla alpharabius) bunlardan sadece bir tanesiydi.

    edit: imla.
  • büyük bir komutan ve önemli bir devlet adamı olduğu için (bkz: devletin kılıcı/#68810549) lakabına layık görülmüştür.
hesabın var mı? giriş yap