• the blair witch project ve altered gibi okkalı filmlerle tanıyıp sevdiğimiz eduardo sánchez tarafından hem yazılıp hem yönetilmiş olan 2008 yılı yapımı -maalesef- başarısız bir korku/gerilim filmi.

    --- spoiler ---
    bir çin efsanesi/hurafesine göre ölüler yedinci dolunayda insanların arasına çıkar ve ortamı terörize ederlermiş. balayı tatili için çin'i seçmiş olan yul ve melissa adlı amerikalı çiftimizin talihsiz bir dizi olayın akabinde kendilerini terk edilmiş görünümlü bir kasabada bulması ve bahsi geçen efsanenin pek de öyle trışkadan olmadığını öğrenmesi ile olaylar gelişir...
    --- spoiler ---

    film paldır küldür başlıyor ve harala gürele devam ediyor. ne karakterler doğru dürüst tanıtılıyor ne de olaya girebilmek için gereken ambiyans yaratılıyor. bu beceriksiz girizgâhın ardından da birden hoyda bree şeklinde olaylar da üst üste gelip insanı ambale edince izlenmesi pek zevkli olmayan, bolca faydalanılan malum klişelerin de olumsuz bir nokta olarak göze battığı nahoş bir seyirlik ortaya çıkıyor.
    ben bu filmde emeği geçen kişiden açıkçası daha klas bir şeyler bekliyordum. seventh moon lanettayn ve sıradan bir korku filminden öteye gidememiş ne yazık ki. türün meraklıları bir göz atabilir.
    kişisel notum: 4.5/10

    imdb: http://us.imdb.com/title/tt1052040/
    trailer: http://www.youtube.com/watch?v=c5l3_s7lbfy
    afiş: http://www.movieposterdb.com/poster/062b8aa2
  • aldığım bir duyuma göre bu filmi beğenerek izleyenler arasında yapılacak bir çekiliş sonunda 3 talihliye filmdeki mitik zombilerin maketinden verilecekmiş. acele etseniz iyi olur. başvuru için sirkeci'deki üst geçitin dibindeki simitçinin önünde bulunan portakal sıkma makinesine nüfuz cüzdanınızı 6 vesikalıkla birlikte atmanız gerekiyor. sonra bir ara toplayacaklarmış.

    işte öylesine harala gürele bir film bu; adamlar çekerken sıkılmışlar, bir de ırklar-arası çiftin üyeleri arasına nifak tohumu serpercesine, ırkçılık mesajı sığıştırmışlar. şu ırkçılık ne zulmedici bir illetmiş ki, izlediğimiz her 10 filmden, dinlediğimiz her 23 şarkıdan, okuduğumuz her 12 kitaptan, üzerinde çekirdek yediğimiz her 57 gazete sayfasından 5'i ırkçılık üzerine bir dokundurmayla besleniyor. çinliyle amerikalı birbirini beğenmiş, balayına çıkmışlar. öldü ölecekler, anca mı akıllarına "ya ben çinliyim diye değil mi bütün bu huzursuzluğun? ne olmuş yani şu an orman gibi bir yerdeysek ve etrafımızda usumun anlamlandıramadığı tuhaf canavarlar tarafından kovalanıyorsak? bizim çin mitlerini küçümsüyorsun, değil mi? ne yani biz de böyle canavarlar yarattık, kurguladık. amerikalısın ve biz çinlileri küçümsüyorsun! ne yani insan yiyen canavarlar varsa? yediler mi seni?" demek geldi? insan başka bir insanla oturup 2 dakika konuşunca bile notunu veriyor yahu. "yaramaz" diyenler gördüm, "feşmekan yaramaz". film de öyle, yaramaz bir film.

    filmin temel mesajı, "gördüğün her çekik gözlü, kel boduru miyagi san mı sandın?" olmalı. filmin başında biz de kıdemli ve sorumlu izleyiciler olarak "bu adam iyi adama benziyor" diyerek notumuzu verdik; vermez olaydık. dakika geçmedi, adam metruk bir köşeye arabayı park etti, ortalıktan yitti. meğerse, köylerine yılın bu zamanında, yedinci ay gökte belirdiğinde ölüler gelirmiş de, onlar da "yabancı" kurban ederlermiş. yalnız hazırlıklara önceden başlıyorlarmış, filmin sonunda anlıyoruz. tarlanın ortasına etrafı mumlarla dolu bir yol yapmışlar, ucu bir mağaraya varıyor. ölüler oradan geliyorlar. olacak şey değil a, oluyor işte. insan yaşadığı kültürün mitosunun bile insancıl olmasından ötürü kıvanç duyuyor, gururlanıyor, yürekleniyor. bu nasıl mit be kardeşim, her yıl tekrarlanan mit mi olurmuş. tutun bir kameraman koyun tarlaya, miti gerçeğe dönüştürün. ecinni midir, alien mıdır, neyse artık yakalayıp otopsi yaparsınız. yazıklar olsun böyle mitolojiye.

    bizim miyagi san da kurban edecek amerikalının eşini bulmuş, ki o da o memleketin evladı, değil mi? dinlemiyor. amerikalı kurban edilemezmiş gibi bir ima var, 2000'lerin ortasından itibaren "çinliler geliyor, geldi gelecek, valla haftaya geliyorlar, biraz gecikmişler işleri varmış, ramazan'da buradalar, kurbana geliyorlar, yılbaşında evinde bil, şubat tatilinde abi, mayıs sıkıntısında, haziranda ölmek zor, okulların açılmasını bekliyorlar, kasımpatıyla geliyorlar" diye diye haber köşelerini pesimistlikleriyle donatan fütursuz futuristleri iğneliyor film. modernliğin sembolü amerikalı ve "gelen" ölü çinliler teması, yukarıda bahsettiğim, filmin içindeki "ben çinliyim diye huzursuzlanıyorsun, değil mi?" diye hatununa ekşiyen çocuğun anlamazdan gelmeleriyle bezenmiş. çinliler geliyor ama nereye geldiklerini kendileri de bilmiyor, biliyorlarsa ben de onlara göre batıdaki bağcı değilim.

    şöför miyagi san ne de rahat söylüyor "kocan senin için kendini feda etti.. ahhgg vurma melissa hanım.. ahh ne vuruyorsun... ahh.." vurmayıp da ne yapsın, asılacak adamsın sen. düşünebiliyor musunuz, balayınızda sizi canavarlara kurban eden bir köylü var ve sonra "kocan senin için kendini feda etti" diyor, bir de utanmadan "ahhgg vurma.. ahgg ne vuruyorsun ya" diyor. bir yazıklar olsun da sana gelsin. neyse film sonunda o da kendini feda ediyor, adam hayatı çok basit yaşıyor. ölürken bile öyle. ya da yaptığından utandı, gitti dirilmiş ölülerin içine daldı. öldü. bazen öyle yaparız, gideriz ölülerin içine dalarız, yaptıklarımızdan utanırız, diri gibi yaşamaktansa, ölü gibi ölmeyi tercih ederiz. hele bir de kendini feda eden bir tip olmayı kafaya koymuşsak, miyagi bile kanat takar melek olur. mitik de denebilir buna, yitik de.
  • amy smart'ı beğenerek izliyoruz. genelde her filminde cüretkar bir sahnesi olurdu lakin bu filmde ne yazık ki öyle bir sahne göremiyoruz. onun dışında korku severler için gayet seyirlik bir film. yorumları okuyunca oskara aday gösterilmiş bu nedenle büyük beklentilerle gidilip beğenilmemiş bir film havası alabilirsiniz. lakin korku filminden hayatın anlamını beklerseniz elbette hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. korku filminden mantık beklerseniz gidin dram filmi izleyin derim. imdb denen birşey var puanına bakın ona göre izleme kararı alın. benim için korku filmleri alt sınırı 4.0, dram filmleri için ise 6.5'tur. bunun da puanının şu an 5.1 olduğunu bilerek izleyin.

    --- spoiler ---
    onun dışında dolunay, ay yaratıkları, kaçışma sahneleri moda girerek izlerseniz gayet gerilim verebilir. tabi bu tip filmlerin sonunu tarikata bağlama olayından da vazgeçmeleri gerekiyor.

    --- spoiler ---
  • mantik sacmaliklari olsa da onca gerilim filmimsi feci kotu filmler arasinda gayet ortalama ustu kalabilen film, cunku dedigini yapiyor, bazi sahnelerde gerilime burunuyorsun.
hesabın var mı? giriş yap