• bırakan kişi tarafından söylendiğinde inanılmayası ve fakat bırakılan kişi tarafından söylendiğinde bir nebze olsun doğruluk payı olduğuna inanılması gerekilen cümle. zira bırakan taraf zaten yeni aşklara yelken açtığını hemen bıraktığı gün ilan etmiştir etrafındakilere. tabii boş kalmayacaktır. isterse bıraktığı için vicdan azabı duysun veya umurunda olmasın o kişi... hiç farketmez 1 aya kalmaz yeni bir aşk onun yoluna çıkacaktır. daha sonra geri döndüğünde veya dönmek istediğinde de bu cümle onun kurtarıcı cümlesi olacaktır; denize düşen yılana sarılırdır.

    bırakılan tarafın ise bırakan tarafa, bırakanın ona döndüğü an veya dönmese bile bırakanı unutamadığını belirten mesajlarını ona iletmek amacıyla atılan mesajlarında veya yapılan telefon konuşmalarında high prioritysi olan bu cümleyi sarfetmesi için gerçekten o kişiyi çok sevmesi veya onu artık bir tutku objesi haline getirip ne hale düştüğünü göremeyecek kadar gözleri kapalı olması gerekir. böyle bir durumda tekrar ilişkiye başlanırsa eğer, bu cümlenin gerçekliği olmayacaktır zira bırakılan taraf bırakan tarafa karşı farkında/farkında olmadan elde etme oyunlarını başarıyla oynamış ve başka birisi olsa dahi bunu ona söylemeyecek kadar onu istemiştir ve eğer bu cümle bu context içinde söylenmişse evet başka birisi olmuştur. bırakılan, bırakan tarafı avcunun içine aldıktan sonra itinayla bırakılan taraf yapılacaktır; evet intikam önlenemezdir. bırakan tarafın geri dönmesiyle 1-1 olan durum şimdi 1-2 olmuş ve zafer kazanılmıştır*.

    çok kez de gurur yapan bırakılan taraf bazen de önceleri tekrar dönen sevgiliyi kabul etse dahi ona karşı soğuk tavırlarını en sert haliyle sürdürecek ve bir süre gösterip vermeyecektir. bu cümlenin doğruluğu kesin bile olsa, bunu karşı tarafa yani onu zamanında terketmiş tarafa söylemek onun gururuna dokunacağından ve karşı tarafın gereksiz bir şekilde kıçının tavanlara vurması ihtimali de gözönünde bulundurularak başlarda bu söz konusu bile olmaz ve hatta "benden sonra birileri oldu mu?" gibi sorulara karşı verilen "sana ne" veya "seni neden ilgilendiriyor ki?" gibi cevaplarla sert tartışmaların nedeni bile oldurulabilir. böye bir durumda önceden bırakılmış ve fakat tilki-kürkçü dükkanı misali geri dönülmüş olan bırakılan kişinin ağzından ilişkinin gerçekten güzel bir şekilde ilerlediğine olan inancı tamam hale geldiğinde ve karşı tarafa çektirdiği eziyet dolu günlerin getirdiği egotatminsel rahatlamayla birlikte bir gün sevgiliyle uzanmışken veya olabilecek en romantik durumlardan herhangi birinde, şu cümleler dökülür:

    "senden sonra kimse olmadı. "

    işte o an bu cümleye inanılması gerekilen andır. ve evet mutlu aşk varsa da mutlu son yoktur...
  • ne demekse iste "rahat ol kimse mıncıklamadı beni" gibi birsey herhalde, boylelerine kızacan aslında hatta supheye dusecen, "yahu bunca zamandır kimse bakmamış buna ben bi yerde hata mı yapıyorum" diye

    (bkz: senden sonra kimse koymadı)
  • çok denedim ama olmadı, sonuncusundan da yeni ayrıldım hadi gel biraz daha takılalım... merak etme ben seni tekrar şutlarım demektir.
  • büyük yalan...hele bir de hem söyleyen hem de söylenen kişi gerçek olmadığını bile bile inanmak ister ya, en enteresan yanı da budur. tıpkı filmlerdeki kurmacalara inanmak isteyerek ve başta kandırılmayı kabul ederek seyretmeye başladığımız gibi bu yalana da inanmak ve duymak istediğimiz için kanarız. kaldı ki olmaması asıl problemdir bence, çünkü ayrılık sonrası tarafların düştüğü derin boşluk, karanlık, hüzün, melankoli, hayalkırıklığı, karamsarlık ve arayış hali göz önünde bulundurulduğunda bu hem duygusal hem de fizyolojik bir ihtiyaç-arayıştır.
  • koca bir yalandır. ne zamn ki yeni birini beğenirsin eskisini gömersin tarihe
  • kısa zamanda kendisini yalanlayacak olan cümleciktir...
    "sonsuz bekleyişler ancak filmlerde olur, biliyorum!"
hesabın var mı? giriş yap