• orjinal adı "selective investment theory" (sit)dir. darwin’in evrim teorisi’nin “fedakarlık/özveri”* konsepti üzerine kurulmuştur ve bunu geliştirmiştir. teorinin özünde, insanların sosyal bağ kurma süreçleri; kendi hayatlarını ve türlerini sürdürebilmek için kullandıkları ve birbirlerine karşı daha güvenilir, yüksek-değerli özveri/fedakarlık içeren davranışlarını sağlayan duygu kontrol mekanizmaları vardır. teori, sosyal bağları bilişsel, duygusal, ve nörohormonal özellikleri kapsayan dinamik bellek kompleksleri olarak görmektedir. bu kompleks kişinin “kendisine vs. başkasına” yönelik motivasyonel ikilemlerini çözmek için kullandığı karar verme mekanizmasını yönetir. teoriye gore sosyal bağlar, tarihsel süreç içinde “verme”nin (almaya karşın) daha değerli bir hal almaya başlamasıyla evrim geçirmiştir ve bu, özellikle yakın ilişkileri etkilemektedir.

    teorinin temelinde “uzun vadeli yatırım”larımız yatar. mesela çocuk yetiştirmek, kendi aktivitelerinden ölümcül bir hastalığı olan bir yakınına bakmak için vazgeçmek gibi kişiden fazlasıyla götürüsü olacak ancak uzun vadede kişiye maddi/manevi getirileri olabilecek yatırımlar. teoriye gore insanların sosyal ilişkileri, kısa süreli hazları erteleyip uzun vadeli kazançları arttıracak şekilde evrim geçirdi. işte teorinin darwin’den ayrıldığı nokta da budur çünkü darwin’e gore kişi sadece kendi türünü sürdürebilmek için gerekli adımları atar, bencildir, kendi genlerini taşımayan bir “başkası” kavramı üstünde durmaz ve uzun vadeli yatırımları göz önünde bulundurmaz.

    sit’in argümanı, uygunluk için dayanışmadır (fitness interdependence) yani karşılıklı üretken bağlılık. bu dayanışma tür içinde bir kez evrimsel olarak ortaya çıktı mı nesilden nesile aktarılır, sosyal bağların merkezinde bu yatar. motivasyonel yani bizim davranışlarımızı yöneten mekanizlarımız da kendimiz gibi “uygunluk için dayanışma” isteyen insanları yakınlaşmak ve sosyal bağlar kurmak için tercih etmemize sebep olur. böyle kişiler (kan bağımız olsun olmasın) bizim fedakarlık/özveri yapacağımız çevremizdeki diğer insanlara göre daha yüksek katsayılar (weight) alırlar ve çocukluk bağlanması kuramına gore (ainswoth, 1989) bizim için “özel”, “ayrı” veya “yeri doldurulamaz” olurlar.

    kişilere atanan değerler de (özveri katsayıları) durağan değildir; bilişsel, duygusal ve nörohormonal özellikleri olan belleğimizin değişmesiyle birlikte değişir. uzun vadeli yatırımların sosyal bağları güçlendirdiği gibi, sosyal bağlarımızın kuvvetliliği de uzun vadeli yatırımlarımızı güçlendirir.

    aslında teorinin ilişkileri birer yatırım olarak ele alması çok mekanik görünse de insan gerçekten de duygu, düşünce ve hormonların karmaşık etkileşimleri sayesinde “davranan” bir canlıdır, yani ne saf duygudan ne de saf hormondan kaynaklı davranmaktadır ve sit de her gün milyonlarca motivasyonel ikilemle uğraşan beynimizin kullandığı problem çözme mekanizmalarından biridir. bencil, sadece kendini, kendi akrabalarını ve bugününü düşünen bir hayvan olmaktan tanımadığı insanlara bile fedakarlıkta bulunan ve ileri görüşlü bir varlık olmamıza giden evrimimizi açıklama çabası içinde bir teoridir. bu teori ile insanların eş seçme, uzun/kısa vadeli ilişkiler kurma, aldatma, terk etme, başkası için uzun süreli ilişkisini bitirme gibi birçok davranışının motivasyonel kökenleri yorumlanabilir.

    brown, s. l. & brown, r. m. (2006). selective investment theory: recasting the functional significance of close relationships, psychological inquiry, 17(1), 1 – 29.
hesabın var mı? giriş yap