• hampstead heath'te sıcak bir akşam üzeri... aylardan ağustos*... aşk hayatlarından konuşan yedi çift... kuzey londra'lı bir yönetmen: edward blum.. ve ewan mcgregor... öyle bağımsız bir film işte... heath göletlerinde kuğu izleyen, şehre tepeden bakan banklarında oturup öğlen yemeğini* yiyen, sigarasını içen, köpeklerini gezdirenlere dalıp gidenlerin merakla beklediği...
  • "seven couples, seven stories, one common ground."

    izledikten sonra köknarların, çınarların altında, çimenlerin üstünde insanın serilesi gelen, 2006 yılında gayet düşük bütçeyle hampstead heath'te, ed blum tarafından çekilmiş, neredeyse hiç müzik kullanılmayan, konuşacak çok şeyi olan çiftlerle bezeli, bol diyaloglu, albert camus'un, l'étranger romanına göz kırpmış, hafif film.
  • naneli limonata tadında bir dilm.. 7 çiftin aşk ve ilişkileri de şeker gibi.. olabilecek kriz anlarının iyi niyet ve mizahla nasıl atlatılabilieceğine dair güzel bir idea dünyası sunuyor. 43 yıl aynı banka oturup "acaba onunla olsaydım nasıl olurdu hayat.." sorusunu sorgulayan insanların ne kadar şirin, boşanmış çiftlerin hala ne kadar sevgi dolu, alakasız insanların aslında birbirlerine ne kadar yakın olabileceğine dair güzel bir örnekleme..
  • an filmi. yaşanmış ilişkilerin sadece o parkta o an yaşanan kısmına tanık oluyorsunuz - yaşlı çiftimiz hariç... hikayelerin içine girememek ve gelişen olayların geçmişte neye bağlı olduğunu tam manasıyla anlayamamak rahatsızlık verebilir meraklı bünyelere*... bir de aşk üzerine diyaloglar denilince içi dolu konuşmalar ve felsefeye varan yorumlar beklenmemeli, zira gayet gündelik diyaloglar sizi hayal kırıklığına uğratabilir*.

    --- spoiler ---
    bunlara ek olarak; gay çift, severek boşanan*sevgi dolu çift, yıllar sonra buluşan mucizevi bir çift, escort ilişkisi, blind date, kıskançlık yaşanan "normal" bir ilişki, bir adet terk anı, bir adet potansiyel sapık, bir adet fransız hatun çevresinde şekillenen güneşli bir park günü...
    --- spoiler ---
  • tüm beklentilerimi karşılamış, sakin, dupduru bir keyif olmuştur bu filmi izlemek. heath yeşilinin üzerine serilmiş hayatlarla, o hayatlardan kısacık anlarla doludur.. modern insanın dertlerine derman olmak istemez, o derdi sadece resimler.

    ve iris, eddie'ye fısıldar gibi bir itirafta bulunur: "other people's stories were always fascinating."
  • neredeyse her tur iliskiden kısa kesitler verse de onları super ozetleyen film. sevimli sapıgıyla, guzel referanslarıyla (albert camus, oasis vb), ırkcılık karsıtı tavrıyla, resimleriyle, bunca yıla ragmen sevimliliginden, hoslugundan ve muhtesem gulumsemesinden hicbisey kaybetmemis olan evan mc gregor ın bizlere sundugu gorsel solenle kalbimi ısıtıverdi uzun bi sureden sonra. tam yaza gore; hafif, hos, naif, komik... bi kez daha izlerim hatta.
  • "letranje" şeklinde telaffuz edilmesi gereken l'etranger'yi "letranjör" şeklinde dillendiren karakterlere sahip bir film.

    not: filmin tek fransızı* haliyle doğru telaffuz etmekteydi ama onun da güzelliği karşısında dikkatinizden kaçmış olabilir.
  • muhtemelen abartidan kacinmasi sikica ogutlenmis olacak ki catherine tate'in bu sefer de ayari tutturamayip genel temponun yaninda dusuk enerjili ve sonuk kaldigi, yine de eglendirici diyaloglari ve keyifli hikayeleriyle gununuzu gun edebilecek film.
  • her daim yagan yagmurlarinin bile kurbani oldugum londranin ali$ik olunmayan gupgune$li bi gununde hampstead heath denen , kimsenin kimseyle ilgili olmadigi parkinda 7 adet degi$ik icerik barindiran ciftin 1 gune sigdirilmi$ oykusudur bu. ne olunesi, ne tiksinilesi bi film onceliklen. ewan mcgregoru gayet gay gormek icin bile seyredilmeli bence.(bkz: hayran hayran bakmak) ic burmuyor, ili$ki sorgulatmiyo, layt layt seyrettirip eglendiriyo basbayagi.
hesabın var mı? giriş yap