• varsayım kelimesiyle aralarında nasıl bir nüans geliştirildiği pek anlaşılamayan öztürkçe kelime
  • araştırmanın yöntem kısmında, oluşturulan hipotezlere varsayım dedikten sonra insan evladı varsayımlarına önden önden değnekçilik (bkz: #2887154) yapan diğer varsayımlara sayıltı diyerek, aha da böylece kabul ettim bunların* doğruluğunu; çok düşünceli bir bilim insanıyım ama bu sayıltı dedikleri şimdi ölçmediğim şeyleri ölçülmüş veya ölçülecek kabul ettim, ruhumu ferah tuttum ve niyet ettim araştırma aşkına bu hipotezimi test etmeye, diyerek yola koyulur. görüldüğü gibi, sayıltı, sayıklamak gibi bir şeydir.
  • götünden element uydurmanın türkçesi. ironik bir biçimde sayıltı kelimesi de götten uydurulmuş bir kelimedir.
  • doğruluğu kanıtsız varsayılan önerme.
    (bkz: paranoid kişilik bozukluğu)
    (diğer insanlara güvenirsem zarar görebilirim. eğer sürekli tetikte
    olursam, kendimi koruyabilirim. eğer insanlar bana iyi davranırlarsa beni
    kullanmak istiyorlardır. eğer insanlar bana uzak duruyorlarsa, beni
    sevmediklerindendir.)(bkz: cengiz tuğlu)
  • doğruluğu henüz kanıtlanmayan bazı durumlarda ise mümkün olmayan ilkelerdir.bence sayıltılar bilimin inanç kısmını oluşturur.biliminsanlari bu sayıltılari kabul ederek çalışmalara başlar.biliminsanlari bu sayıltılara körü körüne inanmaz ve zaman içinde bunları sorgulayarak birikimli bilgi olduğunu farkederler.3 tür sayıltı bulunur.
    1.(bkz: doğa düzeniyle ilgili sayıltılar)
    2.(bkz: biliminsanin psikolojik süreçleriyle ilgili sayıltılar)
    3.(bkz: bilimsel tekniklere ilişkin sayıltılar)
  • arastirma surecinde dogrulugunun ispatlanmasi gerekmeyen onermelerdir.
  • hoşuma giden ancak tam manasını oturtamadığım sözcük. şimdi bana kalırsa varsayımdan farklı. "varsayalım ki şuradan bir dikme iniyor." yahut "varsay ki hoca yazılı değil test yapacak." dediğimizde; "var" saydığımız şeyin o an olmadığını kabul ediyor ve ortaya olasılık atıyoruz. ancak sayıltı, ön kabul gibi geliyor bana. varsayımsal cümlelerdeki ön kabul, birçok olasılık arasından biri için ortaya atılırken, sayıltı; kurulacak yeni ve tek akıl yürütmenin temelini oluşturuyor. yeteri kadar anlaşılır olamadım... demek ki düşüncelerimi tam oturtamamışım ama şöyle örnek vereyim; 1 = 1 dediğimizde bu ön kabuldur, varsayım değil. yani "tüm matematik bunun üzerine kurulacak, kabul etmek zorundayız." gibi bir şey. birbirine benzer şeylerin hücresine kadar özdeş olduğunu iddia etmek zor olduğundan, burada sayıltıya/ön kabule ihtiyaç var. "ben gördüğüm her 1'in birbiriyle tamamen özdeş olduğunu kanıtlayamam ama bunu kabul etmek zorundayız." gibi.

    edit: ancak sayıltı ile ön kabulu birbirlerine eş anlamlı görerek, en baştan hata yapmış da olabilirim. yalnızca akıl yürütmemi sözlük'te paylaşmak istedim.
  • paradigma ya da diğer bir ifadeyle bilim anlayışı gerçekliğin doğasına ilişkin ontolojik, bilgiyi elde etmeye ilişkin epistemolojik ve bilginin nasıl elde edileceğine ilişkin metodolojik varsayımlar olmak üzere birbirinin içine yuvarlanmış üç tür bileşenden/sayıltıdan oluşur. (dikeçligil, 2006: 48). bir paradigma, bu sayıltıların temel kabulleri çerçevesinde şekillenir. kısaca tanımlamak gerekirse sayıltılar, bilimsel olarak sınanması mümkün olmayan alanlar olup doğru olarak kabul edilen zihinsel hareket noktalarıdır. (dikeçligil, 2010: 55).
  • araştırma sürecinde doğruluğu ispatlanması gerekmeyen önermedir. ingilizce karşılığı assumption'dır. varsayım kelimesi ingilizcedeki hypothesis ile eşleştirildiğinden ve buna bağlı olarak kavramlar karıştırıldığından ayrımı yapabilmek için bu kavram kullanılır. dolayısıyla varsayım kelimesi ile eşanlamlı sanılsa da değildir. kaldı ki sayıltı terimdir, yani alan çalışmalarında kullanılır. varsayım ile eşleştirilmesi abesle iştigaldir, eşleştiren dombilidir.
  • "postulate" kelimesine karşılık olarak uydurulmuş kelimedir.
    doğru olduğu varsayılan, doğruluğunun ispatlanması gerekmeyen önerme anlamında kullanılır.

    ingilizce tanım için:

    postulate: an idea that is suggested as or assumed to be the basis for a theory, argument, or calculation.

    postulate: something taken as self-evident or assumed without proof as a basis for reasoning.

    postulate: a thing suggested or assumed as true as the basis for reasoning, discussion, or belief.
hesabın var mı? giriş yap