• (bkz: deprem)
  • tremors adli 1990 yapimi film de bu adla gosterilmistir ulkemizde (evet o kum altinda giden dev yaratiklarin oldugu film)
  • fethullah gülen hocaefendi'nin bir şiiri.

    evlerdi, yurtlardı gözümün nûru,
    görmeden bahârı hazânı geldi.
    yapılanlar sînelerin sürûru,
    yapan yaptı şimdi bozanı geldi.
    gül bahçesinde bir muson rüzgârı,
    kırağı korkusu bülbülün zârı,
    izdırâbdan hiç kalmamış karârı,
    bu işin de artık mîzanı geldi...

    saksıda güllerim buruşup gitmiş
    hızır-ilyas bir dem buluşup gitmiş;
    bahar yamaçlarla konuşup gitmiş,
    bize azrâîl’in ezanı geldi.

    kapımın önünde sanki bir songün
    simsiyah örtüler, ışıklar ölgün..
    enbiyâ, evliyâ yurduna sürgün,
    göç edip gitmenin zamanı geldi.

    bana ne arkada kalan dünyâdan!
    gözlerime büyü yalan dünyâdan;
    benim’çün her zaman nâlân dünyâdan,
    bir gerçek âlemin fizânı geldi.
  • bir ara televizyonda her hafta gösterilen 1990 yılında çekilmiş daha sonra 2. side çekilmiş izlemekten bıkmadığım ama izlerkende bi o kadar zevk almadığım film.
  • psikoloji için sarsıntı şok kavramıyla eş anlamlıdır ve insanın savunma mekanizmasının, direnme kabiliyetinin ve düşünme yeteneğinin ortadan kalkması anlamına gelir. sarsıntı fiziksel vaya ruhsal veya her ikisi birden olabilmektedir.
    sandor ferenczi'ye göre fiziksel sarsıntı her zaman psişiktir.
  • barış ince romanı. can yayınları tarafından basılacak.
  • okurken aklıma michael haneke'nin beyaz band filmini getiren taşralılık ve yurt çatışmasının işlendiği thomas bernhard romanı. bernhard'ın sıklıkla vurguladığı taşralı sefaleti, bir burjuvanın gözünden yarattığı taşralı stereotipi otantik romantizme asla kapı aralamaz. bu açıdan romanda taşraya duyulan nefret beyaz band'daki yine bir taşrada burjuva yaşamı süren baronesin nefretine benzer. haneke'nin de bernhard gibi avusturyalı olduğunu gözden kaçırmamak lazım. benzerlikleriyle üzerine sosyolojik okuma yapmaya oldukça müsait bir kıyaslama.
  • barış ince'nin kasım 2018'de can yayınları tarafından yayımlanan ikinci kitabıdır.
    kitap, "canı yananlara" sözü ile başlıyor. bu şekilde bir gönderme ile başlamasının altında yatan sebepleri roman ilerledikçe bir bir görüyoruz.
    ülkece mecburen alıştırıldığımız durumları, yazar mekan olarak seçtiği "isimsiz ada"da bizlere sunmuştur.
    kandiye meyhanesinde yuvarlak bir masa etrafında toplanan bir arkadaş grubunun her şeylerini ortaya dökmeleriyle ilerleyen roman bir yandan da "bulgurlu" tarikatı, çocuk istismarı, 12 eylül, cinayetler ile kesişiyor.
    yazar, değinmek istediği meseleleri edebi kimliğini bozmadan yapıyor, vermek istediği mesajları da arkadaş grubunun konuşmaları ve en çok da levent üzerinden veriyor.
    konuya bakılınca yazarın daha geniş sayfalara yayılabilecek, ucu açık kalmış noktaları doldurabilecek imkanı varken bunu yapmadığını romanı sanki aceleye gelmiş gibi daha kısa kestiğini görüyoruz.
    roman içindeki ters köşeler ise polisiye romanlardaki hamleleri andırmıyor değil.
    kısalığına rağmen etkileyici ve altı çizilebilecek, güzel mesajlar içeren bir dolu cümleye sahip bir roman olmuş.
  • thomas bernhard'ın iki bölümden oluşan ve özellikle ikinci bölümde dağın tepesinden bırakılmış kartopu gibi büyüyen kitabı. sevdim..

    --- alıntı ---
    her birimiz hiç durmadan bir (kendine ait) rolü ya da birçok rolü ya da akla gelebilecek bütün rolleri, ne için ( ya da kimin için) öğrendiğimizi bilmeksizin öğreniyoruz.

    bütün bu insanlar gerçek tiyatroyu, adı dünya olan bu komedinin içinde saklıyorlar. gözetlenmediklerine inandıkları zaman daima kendilerinden kaçıp kendilerine koşuyorlar.

    hayatın hammaddesiyle yetinen insanlar vardır, onu işlemezler, hammadde onlara yeter.

    insanlar, dedi prens, daha genç yaşta bir işe giriyorlar, sıcak tutan bir elbisenin içine girer gibi, o elbiseyi hayat boyu giyiyorlar, lime lime bir paçavraya dönene dek, o lime lime elbiseyi tamir ediyorlar, onu astarlıyorlar, genişletiyor, daraltıyorlar, kendi istekleriyle ya da mecburiyetten ama elbise hep aynı lime lime paçavra olarak kalıyor.

    --- alıntı ---
hesabın var mı? giriş yap