sanılgı

• (bkz: sanri)
• "ben gönlümü toprak sandım taş imiş
  meğer taşa tohum ekilmez imiş"* ^*
• "bir yel esse selamın var sanırım
  turnalar göç eder bakakalırım
  hasret türkülerle büyür durmadan
  keder dolu ömür geçti bilmedin"^**
• sanmak kaynaklı yanılgı.
  
  mesela birisi bir söz veriyor, tutacağını sanıyorsun, ona göre davranıyorsun. tutmuyor. o kişi hakkında yanılmışsın meğerse. al sana sanılgı.
  veya birisi yakın ve ilgili davranıyor. sevdiğini sanıyorsun, yakınlaşma fikrini benimseyip ona göre davranıyorsun, savunma sistemini kapatıp kendini kaptırıyorsun. ama o ilginin kaynağı tamamen arkadaşçaymış. hoop, bir sanılgı daha.
  veya maç kazanıyorsun, şampiyon olduğunu sanıyorsun, seviniyorsun falan. o arada başka bir maçta en yakın rakip daha güzel bir skorla kazanıp şampiyon olmuş. sen dakikalarca şampiyon olduğunu sanıp eğlenmişsin, ama aslında yanılmışsın. bu da kitle sanılgısı.
  şey var bir de, bir işe hakim olduğunu, hakkını vererek, kolayca yapabileceğini sanıyorsun ama yapmaya kalkıştığında yüzüne gözüne bulaştırıp ne kadar yanıldığını fark ediyorsun. al sana nur topu gibi bir sanılgı daha.
  daha da vardır da, ilk aklıma gelenler bunlar.
  
  bir şeyden emin olmak yerine sanmaya o kadar yatkınız ki, sanki yanılacağımızı bile bile sanmayı tercih ediyor gibiyiz. hayaller kurup o hayallerin gerçek olduğunu sanmak kolayımıza geliyor sanırım, sonra da yanılgılarımıza yan basıyoruz işte. sanılıyor da olabilirim.
• (bkz: sangın)
• "ipek mendil değilsin koynumda gezdireyim"*
• halusinasyon. algı bozukluğu ya da duyu yanılgılarına bağlı olarak gözlemsel karşılığı olmayan nesne ve durumların var sanılması.