• kisaca sek
  • özelleştirilmesi sonucunda, üreticiler holding tekelleşmesinin kurbanı olmuşlardır..bugün 40- 50 kuruşa çiftçiden alınan süt, 3-4 katı fiyatla tüketiciye satılmaktadır..

    devlet süt mü üretecek diye diye sınırsız özelleştirmeyi savunanlar göç yollarında anadolu'nun ezilen çiftçilerine rastladılar mı acaba?
  • yatagan termik santrali'nin yaninda kurulu olan fabrikasinda saglik sut uretmiş ve topumuza icirmis olan kurum..
  • devletin rekabeti saglamadaki temel fonksiyonunun sektore girip fiyatlari populist politikalarla etkilemesi, piyasanin altini ustune getirmesi oldugunu bizi ogretmistir bu cocuklugumun kirmizi folyolu sise sutlerini ureten nostaljik kurumu. benim birkac diyecegim var yalniz:

    1. oncelikle, rekabet nicin iyidir?

    bir kere fiyatlari dusurur, bu bildigimiz hikaye. ayni kaliteyi daha ucuza almamizi saglar yani. fakat o kadar goz onunde bulunmayan artilarindan biri de kaliteyi arttirmasidir. yani rekabet sadece fiyatla olmaz, firmalar piyasadaki artan rekabetle kaliteyi arttirmaya, maliyetleri dusurmeye (fiyatlari asagiya cekmekten farkli bir sey) ve yaratici olmaya zorlanirlar. mesela on kusur yil oncesine kadar ossuruktan teyyare selam soyle o yâre marka arabalar, yabanci otomobil dergilerinde gordugumuz eli ayagi duzgun arabalardan daha pahalilardi. japonlarin piyasaya girip rekabeti daha da arttirmalari, devletin dandik arabalari monte eden sirketlere gosterdigi kolayliklar sirasinda buharlasan vergilerimiz v.s.den hic bahsetmiyorum bile.

    2. rekabet guzel seymis. devlet sinirsiz kaynaklari olan uretici olarak piyasaya girsin, gerekirse azan firmalari terbiye etsin.

    eger devlet, ozel bir sirket gibi yonetilebilse ve bunun etik-ekonomik sorunlari olmasa, eh belki olabilir. (ben gene de karsiyim ya, neyse) fakat kitlerde verimlilik minimum düzeydedir, yani kullanilan kaynaklardan elde edilen urun degeri oldukca dusuktur. cunku sirket devletindir, maaslar tikir tikir odenmektedir, denetimler yetersiz oldugundan rusvetle pek cok olmayacak sey olur, teknolojik yatirimlar cok yavas gerceklesir v.s. sonucta devletin uretim maliyeti, ozel sektorunkilerle basa cikamayacak kadar yuksek olur. ayrica urun kalitesi de dusuktur. bu durumda devlet, basta ustlendigi fiyatlari dengeleme gorevi uyarinca ne yapacaktir? evet, zararina satacaktir. peki bunu karsilamak kime dusecektir? devletin diger kaynaklarina, yani vergilerimize.

    3. e o zaman olusabilecek karteller nasil onlenecek? ornek gayet guzel gosteriyor ki, ozel sektor tekel olusturmaya bir telefon kadar yakin...

    orasi oyle tabii. yalniz burada sunu atliyor insanlar: turkiye cumhuriyeti'nde halihazirda bir rekabet kanunu var. peki yargi mekanizmalarini harekete kim gecirecek? tabii ki devletin denetcileri. devlet yavas yavas donusmek zorunda, kuculmek zorunda, sekillendirici ve duzenleyici konumdan siyrilip izleyici ve denetleyici konumuna gecmek zorunda. bana gore su an devletin en onemli personel aciklarindan biri yuksek maasli denetciler. hadi bu konu ustune uzun bir ornek verecektim ama, onu sonra yazayim, bos bakinizini da vereyim: (bkz: alpullu seker fabrikasi)

    yani diyecegim o ki, fiyati duzenlemek adina her sektore girmektense denetimleri siklastirmak cok daha ekonomik ve efektiftir. boylece hem sektordeki rekabeti koruklemis oluruz, hem de zararina kalitesiz mal ureterek devletin kaynaklarini zarar eden isletmelerden cekmesini saglariz. ha derseniz ki, "biz bunun bir yolunu bulduk, devlet piyasa fiyatinin altina cok kaliteli sut uretiyor ve sifir kârla satacak.", buyurun piyasa sizin.

    son olarak bir soru da benden: neden otomobil ithalati serbest birakildiginda fiyatlar zbaam diye asagiya indi de, sut uretimi -veya cimento uretimi, ayni sayfada cok daha komik bir ornegi var rekabet eksikliginin, adamin ajandasini bulmuslar filan- ozellestirilince rekabet azaldi? bunun sebebi denetim eksikligi ve serbest piyasa sartlarinin yerine getirilememesi olabilir mi?
  • kakaolu sütü ısrarla bozuk çıkmaya devam eden süt markası...3 kere aldıysam 1'i bozuk...saklama koşulları dicem ama kış mevsimindeyiz. ayrıca pınar'ınki bozulmuyor nesquik'inki bozulmuyor ama bu bozuluyor. belki de fabrikadan bozuk çıkıyor bilemiyorum.
  • böyleyken böyle yazmışlar sitesinde;

    sek; türkiye'de süt ve süt ürünlerinin üretiminin gelişmesini sağlamak ve tüketiciye sağlıklı, hijyenik, en kaliteli ve en doğal ürünleri sunmak amacıyla 1963 yılında tarım ve köyişleri bakanlığı'na bağlı olarak kuruldu. 1968 yılından 1995 yılına kadar kamu iktisadi teşebbüsü olarak faaliyetlerini sürdürdü.

    sektöründe birçok ilke imza atan sek, ilk pastörize sütü ve ilk homojenize edilmiş (yağı her yere eşit olarak dağıtılmış) yoğurdu üretti. süt ve süt ürünleri alanında yeniliklere devam eden sek; dil peynirini ilk kez tüketiciyle tanıştırdı. ayrıca kaşar ve beyaz peyniri ilk kez vakumlu ambalajda (içi hava almayan) tüketicilerine sunan marka oldu.

    sek, 1995’te özelleştirilerek, sektörde faaliyet gösteren küçük ve orta büyüklükteki sanayici ve gıda toptancılarından oluşan 164 kişilik bir grup tarafından satın alındı. 1997 yılında koç holding, sek hisselerinin %68'ini satın alarak, sek'i kendi bünyesine kattı.

    herkes iyilikle beslensin; en doğal, en sağlıklı ve en lezzetli ürünler sofralara ulaşsın diye 1968’den beri faaliyetlerini sürdürmektedir.
  • yok ettiğimiz çok değerli bir devlet kurumu.türkiye'de tarım ve hayvancılık küçük üretici yerine holdinglerin eline geçtiyse, işte sek gibi, yemsan gibi tekel gibi, şeker fabrikaları gibi, et balık kurumu gibi devlet kurumlarının yok edilmesiyle olmuştur.vahşi kapitalizme yem edilmiş bu kurumlar sonrası, biz tüketiciler artık sağlıksız ve pahalı gıda yiyerek hayatta kalma mücadelesi veriyoruz.

    kamuyu aydınlatma platformu’na (kap) dün (6 ocak 2021) önemli bir açıklama düştü.süt ve süt ürünleri iş kolundaki tüm varlıkların satışına karar veren koç holding bünyesindeki tat gıda, kap’a yaptığı açıklamada sek süt'ün satışının gerçekleştiğini duyurdu.

    tat gıda, süt ve süt ürünleri iş koluyla ilgili sek markası dahil tüm varlıklarını 240 milyon tl bedelle çallı gıda'ya sattı.çallı gıda satın almayı, yeni kurduğu cla süt ve süt ürünleri adlı firma üzerinden gerçekleştirdi.

    hatırlanacağı üzere haziran 2020’de tat gıda'nın sek süt'ü satmayı değerlendirdiği yönündeki haberler medyada yer almış ve kap’ta da bu konuyla ilgili açıklama yayınlanmıştı.

    - süt endüstrisi kurumunun tarihi

    söz konusu satışa konu olan sek, türkiye’nin tarım ve gıda sektörü açısından çok önemli kurumları arasında yer alıyor.isterseniz gelin biraz geriye dönüp sek’in kuruluşundan bugüne kadarki sürecine bir göz atalım.sektör açısından nasıl bir önem ve misyona sahipti, hatırlayalım...

    her ne kadar bugün sadece kısaltma isim ile ön plana çıksa da sek’in açılımı “süt endüstrisi kurumu”.hatta tsek (türkiye süt endüstrisi kurumu) demek belki daha doğru...

    sek, 1963 yılında o dönemdeki adıyla tarım ve köyişleri bakanlığı'na bağlı olarak sermayesinin tamamı devlet tarafından karşılanarak kuruldu.

    - misyonu neydi?

    kuruluş amacı, "türkiye'de süt ve süt ürünlerinin üretiminin gelişmesini sağlamak ve tüketiciye sağlıklı, hijyenik, kaliteli ve en doğal ürünleri sunmak" olarak ifade ediliyordu.süt sanayisinin gelişimi için önemli bir rol biçilen sek’in hem sektöre örnek olması hem de eğitici ve öğretici bir misyon ile özellikle küçük üreticiye hizmet etmesi planlanıyordu.

    hatta sek’in kuruluşu sırasında görev tanımında, türkiye'de ve yurt dışında araştırmalar yapacağı, teknik ve idari personel yetiştirilmesini sağlayacağı ve süt üretimini arttırmanın yanı sıra verimlilik ve kalite tarafına odaklanacağının da altı çiziliyordu.bu amaçla kurum, eğitici kurslar açmak, yayın yapmak ve ürettiği süt ürünlerini satmak için alternatif pazarlar oluşturarak gerekli gördüğü yerlerde tesis kurmak gibi görevler üstlenmişti.

    sek aynı zamanda türkiye’deki küçük ve dağınık yapıdaki üreticilerin korunması adına sütçülük bölgelerinde ihtiyaç duyulan süt işleme tesislerini kurmak ve tarım kooperatifleriyle ilgili teşebbüslerde bulunmak üzere de bir misyona sahipti.özellikle çiğ süt piyasasında hem üretim maliyeti hem de satış fiyatı ve pazarlama noktasında dengeleri sağlayan ve piyasayı regüle ederek istikrar sağlama misyonuna sahip bir kurumdu.1968-1995 yılları arasında kamu iktisadi teşebbüsü (kit) olarak faaliyetlerini sürdürdü.

    - sek’in önemli hamleleri

    türkiye’de ilk kez çiğ süt alımında baz fiyat uygulamasını sek gerçekleştirdi.öte yandan geliştirdiği prim sistemiyle üreticiyi hem üretime teşvik etmeyi ve üretimdeki kaliteyi yükseltmeyi amaçladı.

    öyle ki sek, süt üreticilerinin kooperatif üyesi olmaları halinde kooperatif primi, sütün fabrikalara ulaştırılmasında ulaşım primi, süt alımlarında baz alınan yüzde 3,5 yağlı inek sütünde her bir dizyem yağ miktarı için yağ primi, sütün ilk aşamada soğutulması için soğutma primi ödenmesini hedefledi.bu sistem/model ne kadar tanıdık geliyor değil mi?

    - özelleştirme sürecinin altyapısı

    sek, bünyesindeki 32 işletme ile dağınık yapıdaki ve küçük ölçeklerdeki üreticilerin, aile işletmelerinin belki de en önemli sigortası niteliğindeydi.ancak tıpkı diğer kit’lerin yaşadığı süreci yaşayarak farklı illerde süt ve süt ürünleri fabrikaları bulunan kurum, 1995 yılının eylül ayında parçalanarak özelleştirildi.

    - gerekçe neydi?

    yine tıpkı diğer kit’lerin özelleştirilme sürecindekine benzer bir senaryo dahilinde gerekçe ortaya kondu: zarar ediyordu…

    sek’in özelleştirme sürecinde medyada yer alan haberlerde kurumun sürekli zarar ettiği ve düşük kapasiteler ile çalıştığı vurgulanıyordu.bu gerekçeler de size tanıdık geliyor değil mi?

    ama bu gerekçelerin propagandası yapılırken kimse yönetim hataları ve yanlış iktisat politikalarına değinmiyordu.halbuki zararın asıl nedeni yönetimsel zaaflar ve izlenen yanlış politikalardan kaynaklanıyordu.

    daha açık bir ifadeyle sek’in bir kit olması nedeniyle kurumun yönetici kadrolarının belirlenmesinde iktisadi çıkarlar değil; siyasi kaygılar gözetildi. yönetimde liyakatten uzaklaşıldı, idari bakış açısı siyasi popülizm ve oy kaygılarına feda edildi.buna bir de o dönemde üretici aleyhine izlenen iç ve dış ticaret politikalarını eklediğinizde sonuç kaçınılmaz oldu.

    - kırılma noktası

    aslına bakarsanız 1990’larda imf ve dünya bankası güdümündeki özelleştirme furyası tarım sektörü açısından kırılma noktası niteliğindedir.sek’in yanı sıra et ve balık kurumu (ebk) ile yem-sanayi (yemsan) gibi tarımsal kit’lerin özelleştirilmesi, bugün özellikle hayvancılık tarafında yaşanan istikrarsız ve öngörülemez piyasanın nedenleri arasında gösterilir.

    zira, süt ve süt ürünleri sektörü; yem sanayi, süt hayvancılığı, çiğ sütün işlemesini sağlayan ve markalaştıran imalat sanayi ve son aşamada tüketici ile buluşturan perakende sektörü ile bir bütünlük oluşturur. işte bu kurumlar da söz konusu o bütünlüğü sağlayan değer zincirinin en önemli halkaları niteliğindeydi.

    süt üreticileri ve besiciler için belirli bir "maliyet ve pazar güvencesi" sağlayan söz konusu kuruluşların pazardan el çektirilmesiyle piyasada görülen fiyat istikrarsızlığı et ve süt mamulleri üretiminde ciddi dalgalanmalara yol açtı. dolayısıyla bugün hala bu kurumların eksikliğini gıda fiyatlarındaki yüksek seyir ve oynaklık vesilesiyle hissediyoruz.

    - tat gıda dönemi

    sek işletmesi, sektörde faaliyet gösteren küçük ve orta büyüklükteki sanayici ve gıda toptancılarından oluşan 164 kişilik bir grup tarafından satın alındı.sek’in 1996 yılında sabit kıymetleri 58 milyon dolar olarak kabul ediliyordu.

    koç holding, 1997 yılında küçük ve büyük sermayenin beraber çalıştığı bu modelin yüzde 68’ini satın alarak sek’i kendi bünyesine kattı.2003 yılında tat ve sek birleşerek tat gıda ortaya çıktı.

    - sürecin sektöre etkisi

    peki bu özelleştirme süreci sektör açısından ne anlam ifade ediyordu?

    süt endüstrisi kurumu’nun (sek) 1995 yılında özelleştirilmesiyle birlikte süt ve süt ürünleri açısından hem üreticinin hem de tüketicinin kaybettiği bir süreç başladı.aslına bakarsanız buna et ve et ürünlerini de eklemek lazım. zira süt piyasasında sağlanamayan istikrar ve çözülemeyen sorunlar, orta ve uzun vadede kırmızı et piyasasını da olumsuz etkiliyor.dolayısıyla sek, aslında süt ve et piyasasında fiyatın hem üretici hem tüketici lehine istikrarını sağlıyordu.

    özelleştirme öncesinde sek piyasada yaklaşık yüzde 27.5’lik paya sahip olarak özellikle küçük üreticiler açısından sigorta görevi görüyordu.özelleştirme sonrası süt piyasasının kontrolü 6-7 büyük firmanın kontrolüne geçti.bugün o kontrollü piyasaya bir de discount olarak nitelenen ve binlerce şubeye ulaşan birkaç "zincir market" de dahil oldu.

    özetle, sek türkiye’de sütün endüstrileşmesine öncülük eden ve piyasayı düzenleyen bir role sahipti.yönetimsel hata ve zaaflar sonucu alınan özelleştirme kararıyla aslında tarım sektöründeki önemli bir regülatör kurum devre dışı bırakılmış oldu.

    sek'in çallı gıda tarafından satın alınma haberi vesilesiyle sek’in dünü ve bugününü sizlere kısaca hatırlatalım istedik.

    irfan donat
    bloomberg ht tarım editörü link
hesabın var mı? giriş yap