• shadow gallery'nin mayıs ayında çıkaracağı yeni albümünün adı. albüm, baba tyranny albümünün konsept olarak devamı olacakmış. şöyle de bir parça listesi var:

    act iii:
    01 - manhunt
    02 - comfort me
    03 - the andromeda strain
    04 - vow
    05 - birth of a daughter
    06 - death of a mother
    07 - lamentia

    act iv:
    08 - seven years
    09 - dark
    10 - torn
    11 - the archer of ben salem
    12 - encrypted
    13 - room v
    14 - rain

    soundları biraz yumuşayacak gibi bir düşüncem var. ama hiç belli olmaz tabi. progressive bu...
  • shadow gallery'nin, hem ongorumu (bkz: #5560577) bosa cikartmalarinin, hem de bizi tahminimden fazla bekletmis olmalarinin kizginligiyla dinlemeye basladigim, 2005 yili albumu. 3 gundur defalarca dinlememe ragmen, halen albumden bekledigimi bulabilmis degilim. rock muzigin - bence- en iyi vokal melodilerini yazan, her albumunde kendisine yeni bir seyler katan ve ufkunu genisleten grubun her iki ozelliginden de buyuk olcude feragat etmis olmasi beni cok buyuk hayal kirikligina ugratti. tyranny'nin devami olacak albumun bu denli vasat olmasini ise hic beklemiyordum. comfort me ve lamentia'ninkiler disinda, ki iki sarkida da ayni tema kullanilmakta, vokal melodilerinin siradanligi, legacy'de yavas yavas bu sahaya mike baker ve gary wehrkamp'i dahil eden carl cadden jamesin, artik sahayi tumden kendilerine terk etmis oldugu gibi bir dusunce olusturdu kafamda. bu konuda da yaniliyorsam lirikler sitede yayinlaninca gorecegim. albumun geneli orta tempoda gidiyor olsa da tam bir yavaslama ya da yumusamadan bahsedebilmek mumkun degil. ancak genele yansiyan monotonluk maalesef albumun bu sekilde algilanmasina meydan veriyor. bir suru ayrintiya girmek mumkun ancak ozetle, bu album shadow gallery icin kalite ve gelisim anlaminda bir geri adim olmus ve grup muzigini kendinde siradanlastirmis; bildiginiz shadow gallery. maalesef, oncekilerin aksine, yeni hicbir sey yok ama sukur ki dinledigimiz muzik shadow gallery. gelisen tek sey, brendt allman'in gitar sololarina getirdigi cesitlilik ki burada da misafir sanatcilar arjen anthony lucassen ve joe stone icin bir parantez acik birakmam gerekiyor. tyranny'nin devamindan yeni birer stiletto in the sand, war for sale, mystery, victims, i believe, new world order, christmas day (aslinda tum parca listesini yazmam gerektigini fark ettim) bekleyenler sanirim hayal kirikligina ugrayacaklar, ancak, adettendir diye yazacak oldugum zorlama bir liste olsa da, manhunt, comfort me, the andromeda strain, torn, room v ve rain ile biraz olsun avunacaklardir.

    umarim zamanla yazdiklarimdan pismanlik duyarim da bu entry'yi editlerim.
  • albümün orijinalini alan arkadaşlar (evet ben grubun bu kadar hastasıyım) girişteki yazıdan albümde bir pink floyd etkilenmesi olduğunu bilecektir. hatta special edition'ını alanlar bonus disc'teki floyd coverlarını da fark edecektir. bu gözle bakılınca shadow gallery'nin hiçte geri adım atmadığı sadece bu albüm için başka bir tarza yöneldiğini anlayacaktır.

    pink floyd baharatıyla süslenmiş bir shadow gallery albümü.

    gayette iyi bir albüm. ayrıca bir önceki albümün referansları çok akıllıca gizlenmiş ve dinleyicinin gözüne sokulmamamış.
  • bir albüm altı ayı aşkın süredir kendini dinletebiliyor ve melodileri beyin boş kaldığında akıldan geçiyorsa onun hakkında söylenebilecek kötü birşey yoktur. en azından olmamalı.

    shadow gallery'nin tarzının en yumuşak halinin olduğu albümdür. bu kötü olduğu anlamına gelmemeli belki böğürüp kafa sallayan bir güruha hitap etmiyor olabilir ama müzik seven, daha önemlisi progressive rock seven bir kitleye hitap ediyor.

    sonuç olrak albümün tarzını ve tadını tam yansıtabilmek için albümün introdan hemen sonraki giriş şarkısına gidelim: comfort me.
  • açıkçası, bir yıldan uzun bir süre önce dinlediğim bu albümü, değişik bir tarza ve havaya sahip olmasına rağmen yorucu ve de tyranny'den ya da carved in stone'dan -genel olarak- daha dağınık ve başarısız bulmuştum. lakin yer yer vurucu olduğu su götürmez agresifliği ve özellikle şarkıların isimlerinin nedense içimde uyandırdığı gizemin altında neyin yattığını öğrenmeye gayret etmemem, tıpkı v for vendetta'da v'nin söylediği gibi, rastlandı diye bir şeyin olmadığı, sadece rastlantıların yanılsamaları olduğu gerçeğini ortaya koymuş bulunuyor, tuhaf biçimlerde.

    evet, bildiğiniz üzere room v v for vendetta'da kahramanımız v'nin larkhill'deki alıkoyma tesisinde kaldığı oda. albüm de ismini buradan alıyor, v'nin ve evey'in hikayesini anlatıyor, esinlemelere sırtını dayayarak.

    müzikal açıdan pek ısınamadığımdan -açıkçası bu durumu fark ettikten sonra da pek ısınacağımı sanmıyorum, ama bu gece daha dikkatlice dinleyeceğimden eminim- sözlerine de dikkat etmemiştim. biraz evvel bu dikkatsizliği şöyle üstünkörü gidermişliğimin akabinde yukarıda bahsettiğim esinlenmeyi net olarak gördüm. comfort me, the andromeda strain ve room v gibi bestelerde ve özellikle enstrümentallerin bazılarının isimlerinde (birth of a daughter, death of a mother) bu hikayeyi bulmak hiç de zor değildi. hikayeye direk göndermeler olduğu gibi, esinlenmenin zayıflatılmış simgesellikle kaynaştırılarak elde edilmiş versiyonlarında da v for vendetta'yı bulmak mümkün. son şarkı rain'de ise diğer bazı şarkılarda olduğu gibi filmin ilgilendiği kavramların ("plagues and famine and hate"; beşinci paragrafın ilk dizesi) direk kullanıldığı da görülebiliyor.

    nihayetinde müzikal içeriğin belli bir tercih nedeniyle zannederim, ğek çarpıcı olmaması, shadow gallery'nin bu albümü leziz bir eser olmaktan alıkoyma gibi bir hataya düşmesine sürüklemiş. ama şu da var ki, albümün belli melodramatik atmosferi de kaybedilen aşka, sevilen kimselere ve geleceğe dair umutlara yakılan mütevazi bir ağıt olmasını garanti altına almış gibi ki, bu da bilinçli bir tercih olabilir. bu tercihin izlerini ise, filmde maneviyata en çok hitap eden yağmur* figürünün kapanış şarkısı olarak seçilmesi ile, valerie'nin eskiye dair hatırladığı ve büyükannesinin ona söylediği bir şeyi hücrede tuvalet kağıdına yazdığı otobiyografisine eklediğini anlattığı ve evey'in v'nin korkuyu yok etmek için kullandığı, yalanları kullanarak gerçeği anlatan sanatçı rolünü başarıyla canlandırdığı işkence simülasyonunun sonunda özgürleştiği ve terasta yağmurla karşılandığı sahnelerin birleşimiyle de sürmek mümkün; "god is in the rain".

    sözlere şuradan göz atabilirsiniz:

    http://www.darklyrics.com/…shadowgallery/roomv.html
hesabın var mı? giriş yap