• kürtajla ilgili 1973 roe v. wade davasının sonuçlarını bozmayı ilke edinen radikal grubun yıllar süren siyasi propogandasını anlatan netflix belgeseli.

    kürtaj 1960'ların sonuna kadar yasa dışı fakat o dönemki çocuk programı sunucusu sherri finkbine isimli bir kadının 5. çocuğuna hamile kalmasıyla tekrar gündeme geliyor. bilmeden kullandığı bir ilaç* yüzünden çocuğunun sakat doğma ihtimali var. eşiyle birlikte böyle bir riski almak istemedikleri için kürtaj olmak ve bunu diğer kadınlara da duyurmak istiyor. fakat bunu duyurduğu için abd'de kimse kendisini kürtaj etmeye yanaşmıyor ve isviçre'ye gidip kürtaj oluyor. dönüşte soru soran gazetecilere de kürtajın yasal olması gerektiğini belirtiyor.

    o dönemler kürtaj yaptırmak isteyen bir kadın öncelikle erkeklerden oluşan bir kuruldan geçiyor. yalnız şöyle bir şey söyleniyor çoğuna: "kürtaj yaparız fakat kısırlaştırılmayı kabul ederseniz." kürtaj olmak isteyen kadınları baya baya kısırlaştırıyorlar yani. insanın inanası gelmiyor gerçekten. o dönem gloria steinem "devlet vücudumuzu kontrol etmek istiyor. askerleri biz üretiyoruz. işçileri biz üretiyoruz. kontrolü kaybetmekten korkuyorlar." diyor. insan durup düşünüyor.

    radikal grup kürtaj yasallaştıktan sonra ultrasonla ilgili yasa tasarısıyla geliyor. bu prosedüre göre doktor kürtaj öncesi ultrasonda gördüğü şeyleri "bak bu kalp atışları, bu başı" diye kadına tarif etmek zorunda. bir nevi kadını kararından caydırmaya, bunu kadına empoze etmeye çalışıyorlar. bu yasa tasarısını çıkartmadaki amaçları kürtaj sayısını azaltmak. bir süre sonra daha da güçleniyorlar ve doğum kontrolü ile ilgili derneklerin fonlarını kesiyorlar. amaçları bu merkezleri kapatarak kürtajı engellemek, insanların daha çok para vererek bunu yaptırmasını sağlamak. bunu başarıyorlar da...

    en önemlisi de 1973'teki kürtaj yasasını değiştirmek için bunu oylayacak yüksek mahkeme yargıçlarını değiştirmeleri gerekiyordu. bilmem size bir yerlerden tanıdık geldi mi? özetle belgeselde ülkenin başına gelenlerin bu yasayı değiştirmek için neler yaptığını adım adım görüyorsunuz.

    özgürlükler ülkesi dediğimiz abd'de kadınların en temel haklarından birini kullanamadığını görüyoruz. özgürlük ve demokrasi gibi kavramları kafamızda tekrardan sorgulamamız gerekiyor belki de. eğer seni ilgilendiren herhangi bir konuda yargılama yapacak konumdaki kişilerden senin görüşünü destekleyen yoksa sonuçlar bu belgeseldeki gibi oluyor maalesef. ondan dolayı kilit noktalardaki pozisyonlara kendi adamını koymanın önemini fark etmişsinizdir. bu sadece kadın hakları için değil her konuda geçerli bir durum. radikal grupların yıllar yılı yavaş yavaş neler yaptığını iyice izleyin ve bunu sadece kürtaj meselesi olarak da değerlendirmeyin.

    bunun yanı sıra the handmaid's tale dizisi bana hiç de ütopik gelmiyor. özellikle salgının başlayıp da herkesin home office düzenine geçmesi bana dizinin başını hatırlattı. bir süre sonra zaten anormal olanı normal kabul etmeye başlıyorsun. günümüzde gerek yediğimiz yiyeceklerden, gerek çevre kirliliği gibi nedenlerden dolayı kısırlık git gide artıyor. abd gibi bir ülkede bile böylesine kararlar alınabiliyorsa bir süre sonra kürtajın ve doğum kontrol yöntemlerinin tamamen yasaklanmayacağı hatta bu tür ütopik şeylerin gerçek olmayacağı ile ilgili kim garanti verebilir?

    (bkz: wendy davis)
    (bkz: roe v. wade)
    (bkz: 15 mayıs 2019 alabama'da kürtajın yasaklanması)
  • amerika'da kürtajın yasal hâle geliş sürecinin anlatıldığı 2018 yapım belgesel.

    (bkz: roe v. wade)
hesabın var mı? giriş yap