28 entry daha
  • siyah;
    gecenin, karanlığın, asaletin, matemin, zamanın, zamansızlığın, korkunun, yalanın, riyanın ve ihanetin rengidir.

    ama hepsinden önce gizemin rengidir. bu gizem siyah giymekle ya da siyahı sevmekle değil barındırdıklarıyla ilgilidir.

    nasıl ki beyaz hiçbir şeyi gizleyemezse siyah da anlatamaz, istese de yapamaz. dipsiz bir kuyu size ne anlatabilir ki. midas'ın kulaklarını haykıran kuyu gibi söylediklerinizi bütün dünyaya ilan mı eder? duymak istediklerinizi mi söyler yoksa istemediklerinizi mi? gerçek dürüstlük karşımızdakine duymak istediklerini söylemek midir yoksa susmak mıdır?

    haşim'in akşamlara müptela olmasının nedeni de bu dürüstlük müdür acaba? gecenin suskunluğunu mu sever haşim yoksa siyahın çirkinlikleri örtmesini mi?

    asildir siyah. pek çok kültürde matemin rengi olması da bu yüzdendir zira. ölüme pembenin neşesiyle, yeşilin canlılığıyla ya da mavinin özgürlüğü ile değil de siyahın zamansızlığıyla yolcu ediliriz.
    zaman bitmiştir artık sizin için. yaşadığınız hayat anlamsızlaşmıştır, her ne yaşamış olursanız olun, zamansızlık başlamıştır...

    yalanın ve riyanın ve ikiyüzlülüğün de rengidir aynı zamanda. siyah sevmez yalanı dolanı aslında ama elinden de bi şey gelmez onlar karşısında. siyahın kendilerini ele vermeyeceğinden emin kıyılarına, köşelerine, diplerine sinsice yerleşir saklanır onlar da...

    mavi;
    sonsuzluğu, huzuru, açık havayı, cenneti, gökselliği ama galiba en çok da özgürlüğü çağrıştıran bir renk mavi. krzysztof kieslowski'nin mavisi gibi.

    mavinin kusursuzluğuna da özgürlüğün kusursuzluğu yaraşır da sahi özgürlük ne kadar kusursuz?

    insanın katmanlarının en derini siyah değil mavidir. mavi derinliklere daldıkça hayaller çıkar açığa, en büyük sırrımız hayallerimizdir zira.
    mavi bir gecede kurulan hayaller siyah bir gecede mi yok olur daima?

    "tam öğle vakti, başdönmesinin enfes ürküntüsüyle şaşıp kaldığımızda, bu neye maledilebilir? kana mı, gök mavisine mi? yoksa, ikisinin tam ortasında yerleşmiş olan kansızlığa mı?"*

    beyaz;
    doğruluğun rengidir.
    üzerine yapışan bütün kirleri gösterir. bu yüzden de yalanı dolanı olmayan bir renktir.

    gelinliğin rengi de beyazdır, kefenin rengi de. hem saflığı, masumiyeti sembolize eder hem de ölümü.

    masumdur beyaz diğer renklerin aksine. dedim ya biraz da saflığından gelir bu masumiyet. yalana tahammül edememesinden ama öyle kolay da kandırılmaz. inatçıdır aynı zamanda.

    diğer renkler onu kıskanıp kirletmeye çalışırlar bazen. gururlu ve kibirli bir tebessüm dolaşır o zaman dudaklarında. üzerine ne kadar kanın kırmızısını ya da hüznün sarısını atmaya çalışırsanız çalışın o aynı vakur beyaz olarak kalacaktır çünkü.

    ölümdür aynı zamanda. yokluktur, bilinmezliktir. dünyada hiç değişmeyen tek doğru da ölüm değil midir. beyazdaki o kibir ve umursamazlığın aynısı ölümde de yok mudur?

    kırmızı;
    gökkuşağının en iddialısı hatta kendine göre en havalısı,
    kanın rengi ve yaşamın aynı zamanda,
    gülün kırmızısına aşina olsak da insanın kanını görmek istemeyiz ama,
    peki, kanlar içinde kalmış bir gül için ne düşünürüz?

    bayrağın rengi var bir de,
    bayrak deyince masmavi gökyüzü değil de,
    şehit cenazesi çağrışımı yapması ne kadar normal sizce?
    ha bir de,
    serbest çağrışımda kan hep kurşun,
    gül hep canan.
    aşkın ve tutkunun rengi midir aynı zamanda,
    aşk belki,
    ama tutku hep kara...
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap