• bir cenk taner şarkısı..

    büyüdüğümüz yer rüzgarlı deniz kıyısı.
    orada kaldı ilk aşkın tadı.
    yalnız mıdır, evli mi?
    aslında ne fark eder ki şimdi?

    stüdyo fm yayında, müzisyenler varmış dünyada,
    kupalar varmış.
    top peşinde çocuklar varmış,
    kolejler, sınavlar varmış, mış, mış, mış.

    rüzgarlı deniz kıyısında,
    özgürlüğün tadı damağımda.
    rafineri, donanma gemileri,
    önümüz marmara, o rüzgarlı kasaba.

    vadedilmiş yalnızlık uyarıldık.
    iki taştan bir kale olmaz artık;
    olmasın, canın sağolsun,
    dün neysen bugün de osun, olsun.

    kitaplar, plaklar,
    işten dönerdi yorgun insanlar.
    keşfedilmiş beatle’lar
    ye, ye, ye o ye.

    rüzgarlı deniz kıyısında,
    özgürlüğün tadı damağımda.
    rafineri, donanma gemileri,
    önümüz marmara, o rüzgarlı kasaba.

    elde avuçta ne var şimdi?
    help me
  • vadedilmiş yalnızlığıyla,plaklarıyla,kitaplarıyla,beatlelarıyla her şeyiyle huzur ...
    cenk taner ensenizden tutar, deniz kıyısına bırakır gider.
  • iki taştan bir kale, kumdan şato olur ki deniz gelip kıyıya vurmasa. aslında ne fark eder ki, büyüdüğümüz yer rüzgarlı değilse?.. hep mış, mış, mış..
  • cenk taner'in doğup büyüdüğü gölcük'ü anlatırken bana 4 ay boyunca çarşı izinlerinde değirmendere'de gizlice şarap içerken dinlendiğimde huzur veren, bahsettiği rafineri ve donanma gemilerine karşı tuttuğum günlük nöbetlerim esnasında ise ;

    rüzgarlı deniz kıyısında
    özgürlüğün tadı damağımda
    rafineri, donanma gemileri
    önümüz marmara, o rüzgarlı kasaba

    dörtlüğünün "özgürlüğün tadı damağımda" mısrası ile beni benden alan, tezatları yaşatan şarkı ötesi.
  • "vadedilmiş yalnızlık, uyarıldık.
    iki taştan bir kale olmaz artık;
    olmasın, canın sağolsun,
    dün neysen bugün de osun, olsun."

    bi' de şarkı boyu bitmeyen bidıls göndermeleri..

    sonra "vay efendim ne var bu cenk taner'de bu kadar hayran olacak"..
  • yalnızca kaptanın değil dünyanın en hüzünlü romanlarından biri. dönüp dönüp okuduğum, altını çizerken üstümü başımı çizdiğim... geçmiş, geçememiş. geçmiş, geçememiş. olsun. canımız varoluşsun.
  • bu şarkıdaki marmarayı, ege olarak değiştirsek şayet şahsımı anlatan şarkıdır. `geçmişe yolculuğa çıkarır. dağıtır gider sonra... stüdyo fm yayındaymış, kupalarımız varmış, sınavlarımız varmış... ilk aşkımızın tadı rüzgarlı deniz kıyısında kalmıştır: evli midir, yalnız mıdır ne fark eder ki? ne de olsa artık sen vaadedilmiş yalnızlıktasındır. ama ne olursa olsun, dün neysen bugün de osun, olsun... elde avuçta ne kaldı şimdi? gülümsüyorum ben.
  • kış ayında gitmeyin cırcır yapar.
  • nedense bana, cenk taner'in özü gibi gelen şarkı.
  • nihayet oradayım. denizi özlemek iyi ki var. kıyıya indim, rüzgârlıydı. dalgalar, boş kumsal, uzak solda balıkçı, uzak sağda sigara içen iki kadın. birisi akranım galiba. acaba kim, güzel mi? merak. eskiden olsa… zaman iyi ki geçiyor, insanı değiştiriyor, dönüştürüyor. konsantrasyonumu bozmadım. odağımda dalgalı deniz. sadece izledim diye hatırlıyorum. fikir bulmak, şiir hatırlamak, özlemek, hayale dalmak sularına girmeden bunu yapabilmek hiç kolay değil. uzun uzun izledim. neden sonra cankurtaran kulesini inceledim. boş kumsalın hayalet bekçisi. paslı demirleriyle sakince güven verdi; sovyetler birliği'ni anımsatmasını olağan karşıladım. paylaşma arzusu duymadığım birkaç fotoğraf çektim. yaklaşık seksen santim arayla kumsala dikilmiş iki tane saz kamışını fark ettim. işte o an aklıma düştü: iki taştan bir kale olmaz artık. mırıldandım, ıslık çaldım. atmosfer epey müsaitti, sesli olarak da söyledim. yürüdüm, denizi biraz daha izledim, döndüm. paylaşma arzusu duymadığım fotoğraflara bakarken, o ânı metne dökme arzusu duydum. adres belliydi. artık büyük laflar etmekten pek hoşlanmıyorum fakat bu şarkı benim de evim. buradayım nihayet.
hesabın var mı? giriş yap