• hayatta sadece bir kere oynanabilen oyun..iyi oynanirsa en can acitanidir ayni zamanda.. oynatanlarin tirnaklarini yiyip bitirmek suretiyle aclik hissinden kurtulmasi mümkündür....maksimum 3 kisiyle oynanir..
  • “kurmaca yapmak, kurgulamak insan zihninin en parlak yeteneklerinden biridir. tüm zihinsel araçların kullanıldığı, gerçekliğe anlam vermek için yapılan bir şekil verme işidir. bunun nasıl gerçekleştiğini anlatmak için çok sevdiğim bir salon oyununu örnek olarak vermek istiyorum. 'rüya oyunu' diye adlandırabileceğimiz bu oyunun kuralı son derece basittir. oyunu oynamak için, bir grup insanın bir araya gelerek oyunun kuralını bilmeyen bir kurban bulması gerekir. önce kurban dışarıya çıkarılır ve oyuncular kural konusunda bir anlaşmaya varırlar. birazdan kurban içeri girdiğinde ona, "sen dışarıdayken aramızdan biri rüyasını anlattı. senin görevin sorular sorarak bu rüyanın ne olduğunu ve rüyayı kimin gördüğünü bulmak" denilecektir. ve kurban sadece evet ya da hayır diye yanıtlanabilecek sorular soracaktır. oyuncular her soruya sorunun barındırdığı ana sözcüğün son harfine bakarak yanıt vereceklerdir. sözcüğün son harfi k ve önceki harflerden biri ile bitiyorsa evet, l ve sonraki harflerden biri ile bitiyorsa hayır diye yanıt verilecektir. bu şekilde, kurbanın rüyayı bulma süreci oyuncular tarafından etkilenmemiş olacaktır. örneğin kurban "bu rüyada bir hemşire var mı?" diye bir soru sorduğunda, oyuncular sorunun bilgi içeriğini yüklenen sözcüğünün 'hemşire' olduğunu anlayacak, sözcük e harfi ile bittiği için evet diye yanıt vereceklerdir. fakat eğer kurban "bu rüyada bir kadın var mı?" diye sormuş olsaydı hayır yanıtını almış olacaktı. üçüncü bir kural da çelişkiye düşmemek için kimi zaman 'son harf kuralı'nın askıya alınmasıdır. örneğin yukarıdaki soruları peşpeşe soran bir kurbanı şaşırtmamak için ikinci soruya da evet yanıtı verilebilir.
    ben bu oyunu defalarca ve çeşitli kurbanlarla oynadım. her seferinde kurbanın kendi uydurduğu sorulara aldığı raslantısal evet ve hayır'lara karşı 'yarattığı' rüya hikayelerini hayranlıkla izledim. hayranlığım insan zihninin hikayeler yaratma konusundaki becerikliliğineydi. onbeş yirmi tane soruya aldığı yanıtlara göre bir hikaye 'sentezleyicisi' olarak çalışan zihin, ortaya ilginç ve daha önce görülmemiş bir 'rüya' / bir hikaye çıkarabilmektedir. oyunun sonunda, kurban hikayesini anlatmayı bitirdiğinde bir tahmin yapması istenir. kurban tahminini yaptıktan sonra gerçek ona bildirilir. "bu senin rüyandı, hepsini sen uydurdun." bu oyunun, insan zihninin nasıl bir hikaye üretici alet gibi çalıştığını göstermesinin dışında asıl amacı, kurbanın psikolojik durumu hakkında bilgi vermesidir. çünkü daha ilk sorudan itibaren, kurban sorularını kendi ruhsal durumuna göre seçmektedir.
    bu oyunun, insanın içinde bulunduğu gerçekliği nasıl kurgulaığı hakkında çok iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum. birey, yaşadığı zaman dilimi içinde maruz kaldığı bilgileri de bu şekilde yorumlayarak, kurgulayarak gerçekliği 'anlar', gerçekliği bir anlamda 'üretir'. birey, yaşarken bu oyunda olduğu gibi kendini kuşatan ortama çeşitli sorular sorar ve aldığı yanıtlar ne yazık ki bizim oyunumuzda olduğu gibi kesin evetler ve hayırlar değildir. hatta bu şekilde tek sözcüğe indirgenebilecek yanıtlar da almaz. tam tersine kendini kuşatan gerçeklik bir hikayeler yığını olarak görünür. örneğin, 'ölüm nedir?' sorusuna alacağı yanıtlar dinsel hikayeler, bilimsel vakalar ve deneyim aktarımlarıdır. insanın peşinde olduğu şey, (yaşamın motoru olarak adlandırılabilecek olan temel ilke) hazza yönelmek ve acıdan kaçınmak olduğu düşünülürse sorularına alacağı yanıtların da bulanıklaşacağı kolayca tahmin edilebilir.”

    murat gülsoy'un sitesinden alıntılanmıştır.
  • (bkz: ett dromspel)
  • tanzimat dönemi sanatçılarından ali haydar'ın manzum tiyatro eseri. bir nevi tragedyadır.
hesabın var mı? giriş yap