• prespiteryen'ler piskoposluğu reddeden ihtiyar meclisince yönetilen kalvinist sistem protestanların bulunduğu reforme kilisesine bağlı insanlara verilen isimdir.
  • protestanlığın demokratik kurallara göre örgütlenmiş kolu.
  • pam beesly’nin de mensubu olduğu hristiyan kilisesi.
  • sonradan hristiyan olan türkiye hristiyanlarının çoğunluğunun mensubu olduğu kilise görüşü, en yaygın popülasyon sanırım kadıköy'dedir.
  • kilise yönetimlerinin, sadece papazlardan oluşan ve belli bir hiyerarşik yapıda olan piskoposluklar yerine, dini bilgiye vakıf ihtiyar heyetleri tarafından icra edildiği ve başlangıçta kalvinizmin iskoçya'da yayılmış bir kolu olarak karşımıza çıkan presbiteryen cemaatleri, bir asır içerisinde, montana, wyoming, colorado gibi orta batı abd eyaletlerinin bazı bölgelerinde kökleşmiş hale gelmiştir.

    insanları ve inancı papalık ve hiyerarşik dinî idarelerin güdümünden kurtarmayı amaç edinen kalvinist yapılanmalar açısından kiliseler, hıristiyanlığın sadece incil'e dayalı olması gerektiği düşüncesi çerçevesinde imanın yayılması açısından birer araç konumundadır. ilginç bir şekilde son dönemde ülkemizdeki büyük şehirlerde görülen misyonerlik faaliyetlerinin de yine presbiteryen kiliseleri çerçevesinde icra edildiği görülmektedir.

    presbiteryenler:
    1- kiliselerinde haç dışında, heykel ve resim bulundurmaktan kaçınırlar.

    2- ekmek şarap ayini (communion) ve vaftiz olmak üzere sadece iki sakramenti benimserler.

    3- kutsal ruh olgusuna ve imana çok fazla vurgu yaparlar.

    4-insanın kaderinin önceden tanrı tarafından belirlenmiş olduğuna, kimin iyi kimin kötü olacağına tanrının önceden karar verdiğine, yani insanların iyi yolu seçtikleri takdirde kurtuluşa ereceklerine değil, iyi yolu seçip kurtuluşa erenlerin zaten önceden tanrı tarafından seçildiklerine inanırlar. bu bağlamda ayrıca, insanların zengin veya fakir olmasının, ezen veya ezilen olmasının, yaradılışının vb. tanrının takdiriyle belirlendiğini ve bu nedenle de sürekli olarak tanrının merhametine sığınmak gerektiğini söylerler.

    yani onlara göre insanlar eşit yaratılmamıştır çünkü tanrı bunu böyle uygun görmüştür; burjuvalar, zengin insanlar, çalışkan veya yetenekli yaratıldıkları için zengindir. yani toplumun düzenini tanrı belirlemiştir diyerek çok çalıştığı halde sömürülen ve dünyanın zenginlikten payını alamayan insanlara kaderlerine razı gelmelerini öğütlemektedir. bu bağlamda, her ne kadar ortaçağdaki bağnazlığa karşı çıksa da, aristokrasinin hizmetindeki katolikliğin köylülere dayattığı kaderine razı gelme anlayışı, presbiteryenlik gibi kalvinist mezhepler tarafından bu defa işçilere öğütlenmektedir.

    bu şekilde, dinin hakim egemen sınıfın çıkarlarına nasıl hizmet ettiği yine tüm çıplaklığı ile görülebilmektedir.

    (bkz: lutheran/#141553125)
hesabın var mı? giriş yap