*

  • frontal loba bağlı sinirleri biraz tahrip etmek.. şöyleki (bkz: lökotomi)
    lobektomi değildir fakat prefrontal lobotomi olarak adlandırılabilir.
    koyun gibi insan yaratmayı sağlar, azılı suçluları, hiperaktif delileri pasifize eder..
    egas moniz dehşetidir. walter freeman tarafından transorbital lobotomi gibi bir şekli geliştirilmiştir..
    (bkz: lobotomi) (bkz: frontal lob)
  • (bkz: one flew over the cuckoo s nest) filminde vuku bulan hadisedir.
  • insan beyni çok ilginç bir yapıya sahip.. şu kısım zedelendi onu düzelteyim derken hop diğer başka bir kısmın nanasını yelliyorsun.. hangi bölüm ne işe yarıyor hala muallakta zira..

    ama biz insanlar beynimizden daha ilginciz.. beynimizin şu kısmı yalnızca şu işi yapıyor diyerek iş yapmaya kalkıyoruz..

    basit bir kalem düşün..
    şekli hoşuna gider masa süsü olarak kullanırsın..
    tırnağın kirlenir, onunla temizler fırça niyetine kullanırsın..
    kafan kaşınır, saçın bozulur tarak niyetine kullanırsın..
    kağıt kesmen gerek bıçak niyetine kullanırsın..
    dişin arasında et kalır kürdan niyetine kullanırsın..
    daha uzatabilirim.. dikkat edersen asıl fonksiyonundan daha bahsetmedim..

    gelelim konuya..
    frontal lobotomiye..
    frontal lob beynin 4 lobundan biri.. alın kısmında bulunur.. daha çok kişilik ve karakterle ilgilidir deniliyor..

    vakit birinci dünya savaşı sonrası..
    cinnet geçirenler.. öldüm dirildim diyenler.. askere gidip öldürmeye devam etmek istiyorum diyenler.. yani kafalar karışık..

    haliyle doktorların da..
    bakıyorlar millet kafayı yemiş, şu frontal loba bir el atalım demişler.. bir kısmı tamamen çıkarmaya kalkmış bir kısmı diğer loblarla olan bağlantısını kesmeye..

    işe de yaramış.. cinnet geçiren uslu uslu evinde oturmuş, kolunu yemek isteyen kesip fırına atmaktan vazgeçmiş.. karısını öldüren gidip mezarında ağlamış..
    hatta bazen tamamen kişilik değiştiren de olmuş.. ameliyata girerken keçi sakalı vardı.. çıktı.. baktı.. badem bıyıklı..

    neyse.. bu güzel günler çok sürmedi ama.. ameliyatı geçiren bütün hastalar çok geçmeden hafıza kayıpları, konuşma bozuklukları, denge kaymaları ile boğuştular.. hatta bazısı acı çekmekten zevk alır hale geldi..
    uyanık adamlardır doktorlar.. 50 yıl sonra anladılar kalemin kürdan olmadığını.. vazgeçtiler..

    ülke olarak biz de bu ameliyatı geçirdik..
    birinci dünya savaşı sonrası cinnet geçirdik, kişiliğinizi değiştirelim iyi gelir dediler eyvallah dedik..

    şu an denge bozuklukları, ne avrupa ya ne asya ya kendini kabullendirememe, kardeşini öldürmekten zevk almak gibi semptomlarla boğuşuyoruz..
    olsun başarılı bi ameliyat geçirdik biz..

    edit: imla
  • (bkz: prefrontal lobotomi)

    1900'lerin başında psikiyatrik hastalar için uygulanan, maksadın (bkz: prefrontal korteks)e zarar vermek olduğu tıbbi bir yöntemdi.

    insan kişiliğinin birçok veçhesi açısından prefrontal korteksin önemini gösteren kanıtlar, 19. yüzyılın ikinci yarısında artmaya başladı. o dönemlerde ağır zihinsel hastalıklardan muzdarip insanlara yardım etmek için etkili bir yöntem olmadığından; insan depolayan, aşırı kalabalık ve insanlar üzerinde acımasız işlemlerin uygulandığı tımarhaneler vardı.

    böyle bir uygulama ise elden ayaktan düşen hastaların acısını dindirme ve toplumu, bu kurumları ayakta tutmanın mali yükünden kurtarma ihtiyacını daha da artırmaktan başka pek bir işe yaramadı.

    böylece tıbbi çevrelerde yeni bir fikir ortaya çıktı: prefrontal korteks, insan kişiliğini kontrol ediyorsa bu bölgeyi ve beynin geri kalanıyla bağlantısını tahrip edersek, kişilikleri dönüştürebilir ve zihinsel hastalıklara bağlı sorunlu davranışları azaltabiliriz. böylece 1930'lu yıllarda depresyon, şizofreni, panik atak ve mani gibi psikiyatrik bozukluklardan şikayetçi hastalara bazı uygulamalar yapıldı. bunlar; prefrontal korteksi kasti tahrip eden alkol enjeksiyonları, prefrontal korteks ile beynin diğer bölümleri arasındaki ağları parçalamak için özel olarak geliştirilmiş bıçakların kullanılması vb. şeylerdi.

    net bir şekilde belgelenmiş olumlu sonuçlar olmamasına karşın bu uygulamalar, avrupa ve abd'de yayıldı ve 1946'da "buz kıracağı" lobotomisi aracılığıyla yöntemin benimsenme sürecini hızlandıran amerikalı nörolog walter freeman sayesinde iyice revaçta oldu.

    freeman'ın yaklaşımı; üst gözkapağını kaldırıp, göz çukurunun üst kısmından içeri ince ve keskin bir alet sokup, bir çekiçle vurarak aleti beyin kemiğinin içine ittirmeyi içeriyordu. (bkz) ardından bir dizi kesme hareketiyle beynin bir tarafındaki prefrontal kortekse giriş ve çıkış bağlantıları parçalanıyor, daha sonra aynı yöntem diğer göz üzerinde de uygulanıyor; sonuçta gözler üzerinde iki tipik morluk kalıyordu.

    1970'lere gelindiğinde abd'de yaklaşık 40.000 kişi "lobotomize" edilmişti. sonrasında ise uygulama itibarını kaybetti ve terk edildi.

    uygulamanın terk edilmesinin sebebi, bu yöntemin; tedavi etmeye çalıştığı şeyler kadar kötü, hatta daha beter sonuçlar doğurduğunun ve kişilerin karakterini çok büyük bir şekilde değiştirdiğinin farkına varılmasıydı.

    lobotominin uygulandığı vakalarda, prefrontal korteksin tahribatından kaynaklanan; densizlik, gevezelik, patavatsızlık, acelecilik, edebe uygun olmayan davranışlar, tahammülsüzlük, öfke, iletişim problemleri, kavgacılık, huysuzluk, iş ve plan yapamama, sorumsuzluk, dikkat eksikliği, tembellik vb. kontrol eksiklikleri görülmeye başlanmıştı. kısacası bu işlem, insanı insanlıktan çıkarıp hayvanileştiriyordu.
  • prefrontal lobun duygular üzerindeki etkisi nörologların 1940'ların başında vahim ve yanlış yönlendirilmiş bir ameliyat olan prefrontal lobotomi ile ruh hastalıklarını (çoğu zaman özensiz bir biçimde) tedavi etmeye başlamasından beri tahmin ediliyordu. prefrontal lobların alınması veya prefrontal korteks ile alt beyin arasındaki bağlantıların kesilmesi demek olan bu cerrahi tedavi yöntemi, ruhsal rahatsızlıklara karşı etkili ilaçların ortaya çıkmasından önce ciddi duygusal sıkıntıların tek çözümü olarak görülüyordu; prefrontal loblar ile beynin geri kalan kısmının bağlantıları kesilince, hastalar rahatlıyordu. ne yazık ki bunun bedeli birçok hastanın duygusal yaşamının da yok olup gitmesiydi. ana devre, yok ediliyordu.

    (bkz: duygusal zeka)
hesabın var mı? giriş yap