pişmek
-
yemeklerin ısınarak yenebilir hale gelmesi.
sıcaktan bunalmak -
olgunlaşmak, usta olmak
-
pişkinleşmek.
hamdım(bebiştim)
yandım(her tarafımda sivilceler çıktı)
piştim(hiç bir şey şaşırtamaz beni artık) -
ne iş yaparsın, dedi.
hamdım, dedim.
sana bi kitlersem*, dedi.
şimdi daha piştim*, dedim. (bkz: hamdım piştim yandım)
çocuklarını evlendirme arefesinde olan ailelere karadeniz'de denirmiş ki:
"birincide pişecesun, ikincide şişecesun, üçüncüde* üfleyecesun." yani acemilik atlatacaksınız, zorluk geçireceksiniz, sonunda dikkatli seçmeyi ve temkinliliği öğreneceksiniz.
pişik pişmekten, bıçılgan ise biçmekten geliyor.
yemek iyice pişmek, hılt olmanın* mecazi kullanımı olarak mükemmel oturmuş.
(bkz: pişirmek/@ibisile)
(bkz: kaynamak/@ibisile) -
-
pişmek, - pişen her ne ise - kokusunu ortama salmasıdır.
kokusu çıkmıyorsa, ı ıh, uğraşmayın, o iş olmamıştır. -
ocağın altı kısıksa, ağır ağır pişiyorsa her daim lezzeti ballanır. birden harlanırsa dışı yanar, içi çiğ kalır. mangal erbâpları bilirler ki köz, alevden evlâdır.
işbu metafor, pişmek ile ilişkilendireceğiniz her durum için kullanıma uygundur.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap