*

  • petek bufe kadikoyun, kadikoyluyum diyenin bildigi, bilmiyorsa da tez zaman da bilmesi gereken bir yerdir.ilk zamanlar, mac donalds in karsisindaki vesaire sinemasinin(ondan once tevfik gelenbe tiyatrosunun) pasajinda ikamet eden kurulus, sonralari, moda'da olmayan moda sinemasinin uzerine tasinmistir.

    tostlarinin isimlerini musterileri buldugundan abuk subuk ve manasizdir
    anjelik babikko gandi formullu artist gibi antin kuntin isimleri vardir.
  • mc'in tr'ye ilk geldiği zamanlarda bile arkadaşlar mc'e giderdi, ben petek'e giderdim. orada mehmet amca vardı, hep "kuruş"la söylerdi borcunu. tabi benden para aldığı da çok nadirdi. duvarında memleketinden bir resmi de vardır, şöyle güzel bir eşek üstünde :) artisti nefistir, bi numaradır, bi seferde kaç tane yenir bilmem.
  • içecekleri pahalıya satmasına rağmen lezzeti tartı$ılmaz yiyecekleri vardır.. $u an 2 katlı bir dükkanda hizmet vermektedir..

    nazgül'ü tavsiye ederim...
  • kadıköyün vazgeçilmeslerinden biri
    eski yerinin daha küsel olduğuna katılıorum .artizleri hala küsel olsa da eski mekan tercihimdi.
  • eski salaş mekanını mum ile aratan,modern çizgisi ile tezat seyreden yiyecek çeşidi ile beni perhiz ve lahana turşusu ikilemine sürükleyen mekan.
    her daim sevdiğim babikkosu ve artisinden gayrı hiçbir zaman anjelik veya oklohoma benzeri bir siparişe rast gelinemeyen vazgeçilmez tat diyarı.
  • eskiden kadıköy mc donald's ın tam karşısında, tevfik gelenbe tiyatrosunun bulunduğu pasajda bulunan, binanın yıkılması nedeniyle şu anki yerine (moda sinemasının olduğu pasaj) taşınmak zorunda kalan efsane büfe.

    annem petek büfenin 1958'de kurulduğunu, öncelerinde çok küçük ve oturacak yeri olmayan bir büfe olduğunu hatırlıyor. o zamanlar dondurma da satarmış ve limonlusu çok güzelmiş. mehmet amca (büfe sahibi) 1963' te evlendiğinde annemler düğününe gitmişler. hatta düğün de kadıköy mado' nun karşısındaki pasajda yapılmış.*

    akabinde (ki ben de hatırlıyorum) bitişiğindeki tekel bayii kapanınca orayı da dükkanına katmış ve taşınmadan önceki son şekline kavuşmuştur.

    sahibi mehmet amca tanıdıklarına muhakkak ikramlar, indirimler yapar ve fiyatları kuruş olarak söyler. ben limon parası ödediğimi hatırlamıyorum desem yeridir.

    mehmet amca memleketinde* eşek üstünde çektirdiği fotoğrafları büfe'ye asmıştı. her gidişimde incelemekten bıkmazdım. bunun dışında trifaze elektrik sayacından, tekel bayiinden kalma şarap raflarına kadar her ayrıntısı aklımdadır. sosislerin haşlandığı bölümün bize bakan tarafında bir ayna vardı. onun yanında bir cam bölme içinde yığma sandviç ekmeği bulunurdu. onun yanında servis için boş alan, onun yanında limon makinesi onun yanında tost makinesi. uzun taburelerde duvara dönük oturulur, metal tabaklarda gelen sandviçleri mermer tezgah üzerinde götürülürdü. peçete yerine dikdörtgen saman kağıt verirlerdi ki bunların bi yüzü kaygan, bi yüzü ise ağız burun silinebilir kıvamda olurdu. küçük cam şişede sek ayran verirlerdi. ayrıca küçük cam şişede sek süt de bulabilirdiniz.

    her ne kadar anjelik, babikko, gandi, formullu,nazgül gibi değişik ve güzel sandviçleri varsa da artist' in yeri ve tadı tartışılmaz.

    halen her gittiğimde aç olup olmamama bakmaksızın muhakkak 2 artist bi dönerli bi ayran götürdüğüm mekandır. duruma göre bi limon ilave edilebilir. ya da geç gidildiyse döner kalmadığı için artist 3 olabilir.

    ergenlik çağımdayken mc donald's açıldığında tam karşısına; bir süre petek büfe'ye uğramamıştım.* *
  • ilk baki$ta sosisleri pek guven telkin etmese de, gayet temiz ve leziz sosisli ve turevleri yapan miniminnacik yer.
    durmayi bilmeyenler icin uygun sayilmaz.
  • açken girilmemesi gereken, aksi takdirde cüzdanın sonuna kadar boşaltılıp, dolu bir mideyle terkedildiği mekan. ciğeri en iyi yapan yer, öğleden sonra bulunamayacağı için sabah erken denenmesi gerekir.
  • eski kadıköylülerin 50'lerden bu yana "şaşmaz" adıyla da andıkları büfe. 70 ve 80'lerde özellikle dönerli sandvici meşhurdu, bazen öğlen 11'de gittiğinizde tükenmiş olurdu. 'artist'te kullandıkları rus salatasını mayonez değil de patates püresiyle yapmaları da ayrı bir güzellikti. farklı bir bakış açısıyla işletilseydi erken bir kırıntı vakası olabilirdi. niye olamadığı şu ayrıntıda gizlidir : yolunuz bahariye'de petek'in önünden geçiyorsa ve mehmet abi sizi görmüşse mutlaka içeri davet edip birşeyler ikram ederdi. "param yok, gelmeyeyim, başka zaman" gibi şeyler söylerseniz ayıp ederdiniz. para istemezdi. onunla daha önce bir selamlaşmış olmanız bile yeterdi. kendinizi büfede değil de çok sevdiğiniz bir akrabanızda bayram ziyaretinde gibi hissederdiniz. şimdi oğlu başında büfenin, mehmet abi ne yapıyor bilmiyorum, umarım memleketinin dağ havasında keyif çatıyordur.
  • geçen hafta itibariyle moda sinemasının olduğu pasaja girdiğimde kapanmış olduğunu görüp bir an için içimin cız etmesinin akabinde eski yerine yapılan yeni iş merkezi/pasaj'a taşındığını öğrenerek derin bir oh çektiğim ancak taşınmış olduğu söylenen yerde de inik bir kepenkten başka bir şey görmediğim için akıbetini merak ettiğim mekan.
hesabın var mı? giriş yap