• en iyi yabanci dilde film dalinda 1989'da oscari kapan, yonetmentligini bille august'un yaptigi isvec/danimarka yapimi film.
    filmde uzun yillar (bkz: ingmar bergman) ile calismis isvecli karakter oyuncusu max von sydow performansiyla olayi asmis
  • 19 yy sonlarında isveçli göçmenler danimarkaya çalışmaya gelirler.bu göçmenlerden olan baba max von sydow ve küçük oğlu pelle bir çiftlikte çalışmaya başlarlar, olaylar gelişir.kahramanımız pelle çiftlikte gördükleriyle epey bir büyür kestirme ve dikenli yoldan.bu insanı geren, içini daraltan filmin sonu ise sanırım en umut verici sonlarından birine sahiptir, veya o kadar şey gördükten sonra herhangi bir son bile bu hissi verebiliyor.
  • babası küçük pelleye eğer isterse bir gün dünyayı fethedebileceğini söyler ve olaylar gelişir.

    küçük pelle süper oyunculuğuyla yürekleri burkmakta, ıslak gözleriyle mütemadiyen bir eziklik hissi sızdırmaktadır.

    film türkçeye fatih pelle olarak çevrilmiş ve benim bir dönem, filmde bir türk çocuğun hikayesinin anlatıldığını sanmama sebep olmuştur. (bkz: küçükken neyi ne sanırdım)

    ayrıca super bir filmdir onu da belirteyim.
  • bu zamanında çok sevmiş olduğum filmin fatih pelle'nin kirli ve masum yüzünün yer aldığı afişi trafikte kamyonların yan pencerelerinde, sanayi mahallelerinin pis, ucuz esnaf lokantalarında görülen ağlayan çocuk resmine benzer.film türkiye'ye gelip de sinemalarda oynadığı zaman enteresan bir şekilde -zira pek bir gişe filmi değildir- tanıtımı için el ilanları bastırılmış ve sokakta dağıtılmıştı.hala eski defterlerimin arasında bir yerlerde olduğunu bildiğim bu ilanı o ağlayan çocuk resmi ile karıştırmam ve resmi asmış olan dükkanlarda, sağda solda falan görüp "aa fatih pelle amma da tanınıyormuş, bu amcalar da gördüler filmi, sevdiler astılar afişini heralde" diye düşünmem de benim küçükken neyi ne sanırdım itirafım olsun.
  • pelle erobreren (1987)
  • ... filmden sahane bir diyalog:

    - buyuyunce benim de cok param olacak.
    - asla buyumeyeceksin.
  • ... filmden kucuk bir replik:

    "benden korkma pelle; ben buyucu degilim, sadece cok yalnizim."
  • küçük pelle ve yaşlı babasının daha iyi bir hayat uğruna isveç'ten danimarka'ya yaptığı yolculuğu anlatan 150 dk uzunluğundaki bille august filmi
  • evet, dokunaklı bir film.. isveç sineması, bergman tadı var. wild strawberries ler var. ama olaylar gelişirdeki pek çok olay, filmin akışına, karakterlere birşey katmıyor. katmak zorunda mı, hayır. geleneksel anlatıyı sevdiğimden değil ama, bir şeylerin de etkileşmiş olması gerekiyordu. yoksa o kadar sıradan olayı neden izliyoruz? böyle naif filmde karakterlerin değişimi ve haliyle ilginç bir son iyi olurdu. yani pelle'nin okyanusa koştuğu sahne de bu temel eksikliğin bir sonucu gibi, inandırıcı olmayan ve etkisiz bir son.
  • fakirliğin,eşitsizliğin,haksızlığın dünya'nın her yerinde aynı olduğunu gösteren film.izlerken gördüm ki bunları yaşayan ülkelerden biraz geriden geliyoruz.onlarda şimdi ki tüm modernliklerine rağmen bu yollardan geçmiş.ezberci,dayakçı eğitim sistemi,dine ve kadına olan bakış açısı,tüm gün oynamak yerine tüm gün çalışan çocuklar,emeklerin karşılığını alamayan işçiler bir yerlerden tanıdık geliyor.

    --- spoiler ---

    pelle'nin dünya'yı fethetme sevdasının tamamını izlemek isterdim.filmin uzun bir süresine rağmen yalnızca 2 yılını görebiliyoruz hayatının. fırsat olsada pelle'nin okyanusa demir atmış zannettiği,kafasında mükemmel olarak gördüğü çin'i,ispanya'yı ve özellikle amerika günlerini de izleyebilsek.elbette isveç'ten danimarka'ya geldikten sonra ki hayalkırıklığı orada da yaşanacak ama bir çocuk için her zaman bir umut var dünya'nın neresinde olursa olsun.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap