• iranlı yönetmen majid majidi'nin 1996 yapımlı üvey baba çocuk hikayesi ekseninde hafif dozlu aile dramını konu edinen oldukça naif bir dille ele alan iran filmi.

    özellikle baba oğulun çöldeki yolculukları muhteşem derinlikli işlenmiş.iranın yerel motiflerini ve kültürünü tanımak isteyen bu adamın filmlerine şöyle bir göz atsın pişman olmayacaktır.

    gözümde en favori filmi the willow tree dir görülmeye değerdir.
  • 90 saniyelik, o sessiz sonla, derin bi oh çektirir bu film .
    derin bir ah çektiren için: (bkz: baran)
  • mecid in, filmin başında akan suyla aldığı pedar'i filmin sonunda mecidi durgun suda geri verir.
    anlarız ki anadolu ile iran arasında sadece hayali bir sınır çizgisi vardır.
  • iran ve majidi sinemasının metaforu olan kırmızı balık yerine iki adet fotoğrafın maneviyat ve anlam açısından
    kırmızı balık olduğu,suya düşürülen fotoğrafı kaybetme korkusu ile bulma huzurunun aslında çöl iklimini sildiğini anlatan değerli bir majid majidi filmidir
  • antipatik bir çocuk kahramana sahip film.

    neredeyse yüz defa karşılaştığımız bir üvey baba-çocuk hikayesine değişik rüzgarlardan bakıp, çölde bitirdiği için yönetmene saygılar..

    --- spoiler ---
    bu filmin hepsini izledim ve memrullah sen haksızsın !
    hulusi kentmen gibi adamı delirttin, çöllerde kuruttun..
    zaten filmin başında o gariban latif'i tokatlamandan belliydi ne halt olduğun..
    --- spoiler ---
  • yer yer esaslı güldüren dram filmi. mecidi diğer filmlerinde olduğu gibi içinizdeki sinema ateşini harlar.
  • neredeyse yirmi yıl öncenin filmi, şiiri bu ama dünya sineması sanki derinlik, anlatım bakımından o kadar gerisinde kalmış ki iran sinemasının. dramatik ögelerin hiç aksamadığı, hikayenin çok iyi bir biçimde kurgulandığı ve bu sayede meseleyi de, kabul etme sürecini de anladığımız bir film olmuş. yirmi yıl öncesinin filmine, iran sineması hakkında bu kadar bilgisizken üstelik, yorum yapma haddinde bulunmam komik elbette ama geçmişte, geçmişin fotoğrafında kalıp bunun acısını başkalarından çıkarmaya niyetlenen bir küçük saf çocuğun zamanın değiştiğini, daha güzel günler de yaşanabileceğini anlaması böyle güzel mi aktarılır? şiir, değişime şiir, ümide şiir, şans vermeye şiir. üvey babanın bir jandarma olması da boşuna değil, ayrıca saygı uyandıran bir tutum.

    bir de şu tek cümle içimizi titretiyor filme dair: #25855862
  • az önce izlediğim ilk iran filmi.

    konu çok klişe ama işleyiş şiirsel.

    ben tatmin oldum.
  • film, babası öldükten sonra para kazanmak için iran’ın güneyine çalışmaya gelen 14 yaşındaki mehrollah’ın hikayesini anlatır. mehrollah eve döndüğünde annesinin bir jandarmayla evlendiğini öğrenir. bu gerçekliği kabul edemeyen mehrollah üvey babasına jandarmaya karşı cephe alır. yönetmen filmin başkahramanı gurbette para kazanan yetim işçi mehrollah’ın eve döndüğünde yaşadığı hayal kırıklığını anlatırken, jandarma’nın da hayatını anlatmayı eksik etmez; kısır jandarma’nın tek isteği bir çocuk babası olmak lakin kısır olduğundan karısı onu boşamıştır. bu iki karakteri birleştiren ve aynı zamanda çatıştıran ailedir. mehrollah’ın üvey babasının evinde beylik silahı alıp kaçmasıyla üvey baba hem işi hem de babalık gereği mehrollah’ın peşine düşer. üvey oğlunu ehlileştirmek, zapt etmek, tahakküm altına almak isteyen üvey baba sahil kentinde yakaladığı üvey oğluna kelepçeyi takar. ikiliyi birleştiren aynı zamanda ayrıştıran motor bozulunca ikili yola motorsuz devam eder. eve dönüş yolunda ikili doğal ve beşeri bela ile kazalarla karşı karşıya gelirler. motosiklet bozulduktan sonra ikilinin arasındaki somut-teknolojik alet yok olur, ikiliyi bağlayan kelepçe kalır. çölde yol almak zorlaşıp, sıkıntılar çoğaldıkça ikili birbirine yaklaşır. çeşitli sıkıntıları beraber aşarlar suyu paylaşılır, çöl fırtınasını birbirlerine sarılarak atlatırlar, onları birbirine bağlayan resmiyeti temsil eden yapay bağlılık olan kelepçeyi atsalar bile birbirlerinde kopmaz aksine aralarındaki duygusal bağın kuvveti ikiliyi daha yoğun birleştirir. dindarların çile çekmek, inzivaya çekilmek için kaçtıkları kara parçasının en acımasız ehlileştiren mekanı olan çöl bu sefer birbirine zıt iki insanı birbirine bağlar. çöl de yalnız olduklarını anlayan ikili insan olarak birbirlerinin farkına varırlar. filmin sonuna doğru çölde bayılan üvey babayı üvey oğul suya kadar taşır, lakin filmin finalinin yoruma açık biter. iki karakterimizin zor durumdaki erdemli davranışıyla filmden yardımlaşma mesajını alırız. macid macidi ilk filmde olduğu gibi bu filminde de çocuk kahramana yer vermiş. yine iran’ın sosyo-politik ve ekonomik sıkıntılarını minimalist aksiyon ve dram içerikli bir hikaye üzerinden anlamış. filmdeki en güzel karakter ise eniştesinin yanında karın tokluğuna çalıştırılan kara kuru yüze sahip latif’ti
  • iran sinemasından güzel bir yapım.

    film, üvey baba-çocuk çatışmasından ilerliyor. böyle düşününce klişe gelebilir lakin film hakikaten çok güzel ve çarpıcı. gerçekçilik üst seviyede. ve konu bütünlüğü nakış gibi işlenmiş. zaten ilk sahneyle son sahnenin bir bütün hâline getirilmesi ne demek istediğimi bir nevi açıklıyor.
hesabın var mı? giriş yap