• tarih öncesi uygarlığının gelişme sürecinde, kültürel evrelerin en uzunu (insanlık tarihinin neredeyse %99'u) ve buzul çağları'nın, jeolojik ismiyle pleistosen'in, kültürel karşılığı olan; insanlığın ilk ortaya çıkışından, m.ö. yaklaşık 10.000 yıl öncesinde neolitik çağ'ın başlamasına kadar süren arkeolojik çağ. bu çağı inceleyen arkeoloji dalı, pleistosen arkeolojisi, ya da paleolitik çağ arkeolojisidir.

    paleolitik çağ, insanın kanıtları bugüne kalan ilk aletleriyle başlar. bu aletler yaklaşık 2,5 milyon yıl önce doğu afrika'da yapılmıştır. bu ilk taş alet kültürünün adı oldowan'dır. onu acheul kültürü izler. bu dönemde çeşitli insan türleri bir arada yaşamıştır. ancak afrika dışına ilk çıkan, homo erectus'tur.

    paleolitik çağ, alt paleolitik çağ, orta paleolitik çağ ve üst paleolitik çağ olmak üzere üç alt döneme ayrılmaktadır.

    alt paleolitik çağ'da, genellikle homo erectus'un yaptığı kültürler egemenken,
    orta paleolitik çağ'da neanderthaller ortaya çıkarlar. ateşin yaygın kullanımı ve denetimi, mızrak gibi fırlatmalı aletlerin ortaya çıktığı dönem, orta paleolitik çağ'dır.
    üst paleolitik çağ ise, yaklaşık 35 bin yıl önce başlar. bu çağda etkin olan insan türü, modern insan olan homo sapiens'tir. bu çağda, mağara duvarlarına yapılmış resimler ve taşınabilir figürinlerden oluşmuş sanat, avrupa'dan iyi bilinmektedir.
  • eski taş çağı olarak artık bilinmekte.

    dönemin sonlarına doğru insanoğlu ateşi buluyor. (hala tartışmalar var bu konuda. ama çoğunluğun fikri bu yönde.)

    eski taş çağını aydınlatan, anadolu'da, istanbul yarımburgaz mağarası yerleşim yeridir ki en eski yerleşim yeridir.

    avrupa'da ise, ispanya'nın, bask bölgesindeki altamira bu dönemi aydınlatır.
  • eski taş devri ya da paleolitik çağ, yaklaşık 3 milyon yıl önce alet yapan insanların ortaya çıkışından yaklaşık olarak 12000 yıl önce son buz çağındaki erimeye kadar sürdü. bu zaman dilimi insan varoluşunun yüzde 99,5'ini kapsar.
  • japonya’da kyuusekki jidai / eski taş devri olarak adlandırılan paleolitik dönem mö 40,000 civarı başlamakta olup yaklaşık mö 14,000’e kadar süregelmiş olan zaman dilimidir.

    bu dönemin dünya tarihinde önemli bir yere sahip olmasının en büyük sebebi, insanların alet olarak kullanmış olduğu dünyadaki en eski öğütme taşlarının ve cilalı taşların mö 30,000 civarında japonya’da bulunmuş olmasıdır. bu ilkel teknoloji, dünyanın diğer yerlerinde genellikle neolitik dönemin başları olan mö 10,000 yıllarında ortaya çıkmış olmasıyla bilinirken japonya’da neden bu kadar erken gözlemlenebiliyor olduğu günümüzde hâlâ sırrını korumaktadır.

    paleolitik dönem japonyası bu kendine mahsus özelliğinden dolayı, taş tekniklerinin temel alındığı geleneksel anlamdaki paleolitik tanımına uymamakta olup, mezolitik ve neolitik dönem özelliklerini mö 30,000 gibi erken bir tarihte göstermektedir.

    japonya’nın paleolitik dönem nüfusu, daha sonraki joumon dönemi nüfusu gibi, bugünkü çin, kore ve japonya halklarının ataları olarak kabul edilen antik bir paleo-asian grubunun karakteristik özelliklerini göstermektedir. bulunmuş iskelet örnekleri, asya kıtasında yaşamış olan diğer aborjinal halklarla pek çok benzerlik taşımaktadır. diş yapıları güneydoğu asya’da yaşamış eski halkların da içinde bulunduğu sundadont grubuna ait olup, kafatasları basık gözlere sahip güçlü bir yapıdadırlar.

    ainu adı verilen ve günümüzde ekseriyetle hokkaido’da yaşamakta olan aborjinal halk da, benzer özellikler göstermelerinden dolayı bu paleolitik halkın torunları olarak kabul edilmektedir. ainuların bu fiziksel özellikleri geçmişte beyaz ırk özelliği olarak sayılmış olsa da, bugün paleolitik insan özellikleri olduğu bilinmektedir.

    genetik analizlerin sonuçlarına göre, günümüz japonya popülasyonu ağırlıklı olarak bu eski halklar ve daha sonra gelenler arasındaki ırksal karışmalardan oluşmaktadır. hesaplamalara göre, japonya nüfusunun sadece %10’u ilâ %20’si aborjinal paleolitik-joumon kökenlidir ve geri kalan nüfusun atalarını özellikle yayoi döneminde kıtadan göç etmiş halklar oluşturmaktadır.
  • tarımın buluşundan önceki beslenme şekli belki daha sağlıklıydı. düşünsenize ne süt var ne yoğurt ne makarna vs.
    bu avcı toplayıcı atalarımızın kemiklerine bakılmış ve bugün ki insandan 5 kat daha fazla vitamin ve mineral aldıkları ortaya çıkmış. günümüzün ilkel kabilelerinde ki avcı toplayıcı insanlar da bile bu kadar zengin vitamin ve mineral alımına rastlanılmamış.
    amerikalı bir bilim amcamızın araştırmasına göre o günkü atalarımız bir yılda 100 çeşit meyve yiyorlarmış. bizde ise düzenli meyve yiyen insanlar bile bunun yanına yaklaşamıyormuş. tüm o ulaşım kolaylığı ve ticari değiş tokuşa rağmen.
    diyetlerinin %65 ten daha fazlası meyve, sebze, kuruyemiş ve balken, %35 ide yabani hayvan eti, balık ve kabuklu deniz ürünlerindem oluşuyormuş.
    bizim diyetimizle karşılaştırıldığında %75 ini atalarımız hiç görmediği tatmadığı lezzetlermiş. mesela yağ çeşitleri, şeker ve tahıl bunların başlıcaları.
    kaynak: tt 1999 maria backman
  • taş çağlarının en eskilerinden olan paleolitik çağ, hem insanlık hem de kültür tarihinin en eski dönemidir. insanlaşma, toplumsallaşma ve kültüre ait ilk ve en basit adımlarının atılmaya başlandığı ve ilk ilkel örneklerinin ortaya çıktığı dönemdir.

    paleolitik çağ kendi içinde alt-orta-üst paleolitik diye üç evreye ayrılır. paleolitik çağın kesin bir tarihlendirilmesi henüz yapılmamış olup, m.ö. 2 milyon ile 15 bin yılları arasında bir döneme denk geldiği kabul edilmektedir.

    neandertal insan türünün yaşadığı çağ olarak bilinmektedir.
  • insanlık tarihinde, günümüzden 3 milyon yıl önce belirginleşen ve yaklaşık olarak 12 bin yıl önce besin üretim uygulamalarının başladığı zaman aralığına kadar geçen sürece verilen isimdir. avcı toplayıcı dönem ismiyle de anılmaktadır. ancak dünyanın önemli bir kısmı paleolitik dönemi geride bıraktıktan yüzyıllar sonra bile avcı toplayıcılık görülmeye devam etmiştir.

    bu dönemin karakteristik yaşam tarzı, av hayvanlarının yer değiştirmesine bağlı olarak yer değiştirmeye dayalı (bkz: konargöçer) bir yaşam tarzı olarak görülür. bu göç hareketinin içinde bulunan insan topluluklarının 15 kişi civarında olduğu düşünülmektedir. ilerleyen dönemlerde uzman avcılığın ortaya bu gruplar sayılarını 25 kişiye kadar yükseldiği görülmektedir.

    uzman avcılık, yaklaşık 250 bin yıl önce orta paleolitik dönemden itibaren görülmüştür. uzman avcılık; hayvanların hareket tarzları ve davranışlarının gözlemlendiği, onların hangi ekosistemde yaşadığına bağlı olarak yeterli düzeyde teknolojik gelişmişliğin takip edildiği ve ona uygun av stratejilerinin geliştirildiği bir sistemdir. genellikle ''mamut avcıları'' ile popüler olan bu avcı insanlar arkeolojik literatürde '' iri memeli hayvan avcılığı'' adıyla anılır.

    paleolitik dönemin sonuna doğru uzman avcılık yerini ''geniş tabanlı beslenme'' modeline bırakmıştır. geniş tabanlı beslenme; özünde bir bölgede tüketilebilecek bütün besinlerin kullanımı olarak tanımlanabilir. bu model avlanan hayvanların bölgeden bölgeden göç etmesinden sonra dahi beslenmeyi diğer unsurlarla devam ettirip, bölgedeki konaklamayı uzatmayı beraberinde getirmiştir. bu model insanları yarı göçebe ve ya bütün bir yıl boyunca aynı çevrede konaklayan gruplar haline getirmiştir. bununla beraber gruplardaki insan sayısında artış olmuş ve daha kompleks toplumsal ilişkiler kurulmaya başlanmıştır. devam eden süreçte yeni toplumsal ve ekonomik sistemler ortaya çıkacak sürecin sonu neolitik devrim'e uzanacaktır.(bkz: göbeklitepe)

    paleolitik çağ'ın önemli devrimleri vardır. bunlar; homo habilis'in el aletleri yapmasıyla başlayan süreç yaklaşık olarak 1 milyon yıl önce ateşin kontrol altına alınmasıyla gelişimini sürdürmüştür. fransa'da bulunan aşölyen kültürde ise birbirinin kopyası olarak bulunan simetrik taş aletler görünmektedir. bu durum aşölyen aletler kullanan homo ergaster ve homo erectusların tasarım kapasitesini, hayal gücünü ve belki de bir çeşit dil kullandıklarını göstermektedir.

    devam eden bu gelişim yaklaşık olarak 40 bin yıl önce sanat devrimini ve erken inanç sistemi ve menkıbeleri beraberinde getirmiştir.

    çeşitli insan türlerini barındıran paleolitik devrin sonunu gören tek insan türü homo sapiens olmuştur. organizasyon becerisi, adaptasyon gücü ve alet yapmaktaki geniş becerisi sayesinde dünyanın tamamına yayılan tek insan türü olmuştur.
  • paleolitik çağ (eski taş çağı) insanları; günümüzden yaklaşık 2 milyon yıl önce başlamış ve 12.000 yıl önce son bulmuştur. ancak verilen bu tarihlerin dünya geneli içinde geçerli olduğunu ve yerel olarak değişmeye açık bulunduğunu da belirtmek gerekir. insanlık tarihinin %99'u gibi çok büyük bir bölümünü kapsayan bu çağ, aynı zamanda ilk insan atalarının ortaya çıkışı ve ilk aletlerin üretimi yoluyla insanın kavrama yeteneği ve temsil etmesiyle de söz konusu tarihin gelişimi içinde çok önemli bir yer tutmaktadır.
    doğanın sınırlayıcı ve belirleyici baskısı altında yaşayan paleolitik çağ insanları ekonomik açıdan, avcı ve toplayıcı toplulukları temsil ederler. besin üretmeyi bilmeyen bu insanlar, yalnızca yaşadıkları ortamda bulunan yabani sebze, meyve ve kökler ile avlandıkları hayvanları yiyerek beslenmişlerdir. iklim ve çevre koşullarının değişkenliği nedeniyle, yeni besin kaynakları aramak ve av hayvanlarını izleyerek, küçük gruplar halinde konar-göçer tarzda yaşamışlardır. kaya sığınaklarının bulunduğu yerlerde mağara ve kayaaltı sığınaklarında barınmışlar, kaya sığınaklarının bulunmadığı yerlerde ise açık havada kurdukları sığınaklarda yaşamışlardır.

    kaynak
hesabın var mı? giriş yap