palan

• eşek üstüne oturmak içün kullanılan bir edevat. cümle içinde kullanalım:
  
  ben bir garip keloğlanım
  eşeğimin yok palanı
  işim gücüm doğruluktur
  hiç de sevmem ben yalanı.
• hakkında bu kadar az entry girilmiş olması, iş kültürümüze sahip çıkmaya geldiğinde ne kadar duyarsız olduğumuzun acı bir göstergesi. keremcem'e bile 193 entry girilmişken şu yazdığım satırlar palan hakkındaki yalnızca ikinci entry olacak. keşke böyle değerlerimizi öldükten sonra hatırlamasak, yaşarken kıymetlerini bilsek. keşke..
• sözlüğün turnusol kağıdıdır. popüler kültürün peşinde koşarken özümüzü unuttuk dostlar, yok mu çığlığımı duyan?
• (bkz: palandöken)
• (bkz: palantiri)
• semerin, ahşap iskelet kullanılmadan yapılanı.
• kamus-i türki'de palanın eğerden daha rahat olduğuna dair bir misal cümle var. eğerde "eğer kaşı" denilen bir yer oluyor. önde ve arkada eğerin yüksekçe olan kısımlarına eğer kaşı denilir. eğer, tahta bir iskelet şeklinde imal ediliyor. eğer kaltağı (koltuğu?) diye bir şey var bu yüzden. deri veya kumaşla kaplanan bu iskelet kısmına eğer kaltağı deniliyor. şiirde de geçtiği üzere:
  
  şalvarı şaltağ osmanlı
  eğeri kaltağ osmanlı
  ekende yok biçende yok
  yiyende ortağ osmanlı
  
  eğer ile semer birbirine yakın şeyler fakat semer eğerin daha kaba haline deniliyor.
  
  palan ise iskeletsiz bir tür semer diyebiliriz. kaşsız ve yumuşak olan semere ya da eğere palan deniliyor.
  
  onun için palan eğerden daha rahattır denilmiş.
• "aldı sazı ele halkçı cumhuriyet firkası, bakalım ne dedi:
  
  terakkiperver 'lere kanmayın
  onlar dostunuzdur sanmayın
  parmağınızı siyasete banmayın
  palan olsa da sırtınıza sırma hırkamız
  samansız bırakmaz sizi fırkamız.
  
  çıkar elbet bir gün mesai kanunu
  yüz sene, bin sene bekleyin bunu
  işte buna derler ali cengiz oyunu
  palan da olsa sırtınıza sırma hırkamız.
  samansız bırakmaz sizi fırkamız."
  nazım hikmet